Yazılar

Çocuğun Sanat Eğitimi

Çocuklar büyürken genetik faktörler mi daha baskın yoksa çevresel etkenler mi? Yıllardır tartışılan bu sorunun halen net bir cevabı olmasa da genler ve çevre birbirinden bağımsız düşünülemez.

Çocuğun Gelişiminde Arkadaşın Önemi

Bence sosyal çevrenin etkileri, çocuklar büyüdükçe kendini daha çok göstermeye başlıyor. Anne veya bakım verenden ayrışmanın en belirgin olduğu anaokulu ve ilkokul yılları, sosyal çevrenin de çocuk üzerinde etkisini iyiden iyiye hissettirdiği bir dönem. “Çevrenizdeki en yakın 5 insanın ortalaması kadarsınız” lafına çok inanıyorum. Bu yüzden özellikle çocuklukta arkadaş çevresi çok önemli. Arkadaş çevresini de öncelikle hangi okulda okudukları ve nerede oturduğunuz belirliyor.

Yetenek gelişiminde çevrenin önemi

Kızım Derin bu yıl 6 yaşına girdi. Her zaman sanatsal faaliyetlere, masa başı aktivitelere, kesip, biçip, boyamaya meraklı bir çocuktu. Ancak onun sanata olan ilgisini anaokulu öğretmenlerinin de gözlemleriyle iyice fark ettik. Evet sanata meyilli bir çocuktu ancak başta anneannesi ressam olmasa, sonra da gittiği okul bu kadar desteklemese bunu fark eder miydik bilmiyorum.

Ailecek Gezimiz

Yetenek gelişiminde ailenin önemi

Yıl boyunca her ay, farklı bir ülke ve sanatçıyı işlediler. Derin’in sanata ve resme olan yakınlığını fark ettikçe, biz de destekledik ve kısa zamanda ev sanat kitapları ile dolup taştı. Dünya sanatçılarını okuduk, eserlerini inceledik, biz de onunla birlikte yeniden öğrendik. Öğrendiği yerli/yabancı sanatçıları bize hep büyük bir ilgi ve hayranlıkla anlattı ve Gaudi ile Van Gogh’un yaşadığı yerleri görmek istediğini söyleyip durdu. Babası ile bayram tatili için bir gezi planı yaptık. Tam anlamıyla bir sanat turu idi. Önce Barcelona’ya gidip, Gaudi, Picasso ve Dali’nin müze ve evlerini gezecek, ardından Fransa’ya geçerek, Van Gogh’un yaşadığı yerleri keşfedecektik. Biraz iddialı bir programdı. 6 yaşındaki bir çocuk için fazla ağır olduğunu, anne/babası olarak bir hevesle gaza geldiğimizi düşündüm. Ancak Derin beni utandırdı. Tüm gezi boyunca her bir müzeyi merakla inceleyip, sorular sordu. Benden daha çok ilgilendi diyebilirim. Dali’nin karısına aşkını, Van Gogh’un bir hastane odasında tek başına neler düşünmüş olabileceğini konuştuk. Elbette yoruldu, zaman zaman sıkıldı, huysuzlandı. Ancak hangimiz yapmıyoruz ki?

Sanat Gezimizden Bir Kare

Sanatta Başarılı Olan Çocuk

Yakın zamanda tanıştığım, Dünyanın En İyi Öğretmeni seçilen Andria Zafirakou, “Aileler çocukları hep matematikte, fizikte başarılı olsun istiyor. Ama şunun farkında değiller ki, sanatla ilgilenen ve sanatta başarılı olan çocuk, her şeyde başarılı olur!” demişti. Sanat, farklılıklara saygı göstermek, görünenin ötesini görmek, hayal etmek, hoşgörülü olmak için harikulade bir araç. Yaratıcılığı geliştiriyor, dünyanın aslında ne kadar büyük olduğunu, düşünmenin, öğrenmenin sonu olmadığını fark ettiriyor. Ruhu dinlendiriyor, ifadeyi güçlendiriyor. Sanatı küçümsemeyip, çocuklarımızı erken yaşta daha çok sanatsal aktivite ile buluşturmalıyız.

Sayesinde yaptığımız bu gezi sonrası, çevresel etkenlerin çocuk gelişimindeki önemini tekrar düşündüm. Geniş ailenin, arkadaşların, okulun çocuğun gelişimini hangi alanlarda desteklediği çok önemli. Bazen bu sayede çocuğunuzu daha iyi tanıyor ve hangi alanlara ilgili ve hangi alanlarda yetenekli olduğunu keşfedebiliyorsunuz. Bu da özellikle kişiliğin kemikleştiği ve meslek seçiminin yapıldığı ergenlik dönemi için büyük avantaj!

Unutmayın; sanatta başarılı olan çocuk, her şeyde başarılı olur!

Zeynep İSMAN

Sosyal Medya ve Çocuk İstismarı

Çocuğunuza her baktığınızda onun ne kadar özel ve güzel olduğunu düşünüyorsunuz değil mi? Onu dünyaya getirene dek birçok anı biriktirdiniz ve şimdi de onun büyüyüşünü izleyerek her gününüzün bir öncekinden farklı olduğunu gözlemliyorsunuz. Peki, gördüğünüz bu farklılıkları; onun günden güne kazandığı yeni yetenekleri ve onun en genel anlamıyla büyüyüşünü sevdiklerinizle paylaşmak kulağa nasıl geliyor? Harika, değil mi? Hem belki bu sayede çocuğunuz sayesinde siz de daha keyifli olacaksınız. İnsanlar onun ne kadar tatlı olduğuyla ilgili yorumlar yazdıkça siz de kendinizi daha iyi hissedeceksiniz. İşte içeriğimizin başından beri anlattığımız bu hikaye aslında bir çocuk istismarı hikayesi… Hem de burada çocuk ebeveynleri tarafından istismar ediliyor.  Bu istismar nasıl mı oluyor? Gelin birlikte keşfedelim.

Çocuk İstismarı Nedir?

Çocuk istismarı, çocuğun çocuk gelişimini fiziksel; duygusal ve cinsel yönlerden olumsuz etkileyecek durumlarla karşı karşıya kalması sonucunda ortaya çıkan durumdur.

İstismar edilmiş çocuk

Biz bu içerikte çocuk istismarının cinsel ve fiziksel boyutundansa duygusal boyutuna değineceğiz. Çünkü çocukların fotoğraflarını onların iznini alma gereği görmeden ya da geleceği düşünmeden fütursuzca paylaşmak aslında onları duygusal olarak etkilemektedir ve bu durum oldukça tehlikelidir.Eğer cinsel istismar ile ilgili daha çok bilgi sahibi olmak isterseniz uzmanlar tarafından kaleme alınan “Çocuk İstismarcısı Kimdir? Nasıl Önlenir?” yazısını okumanızı öneririz.

Sosyal Medyada Çocuk Fotoğrafı Paylaşmanın Zararları

  • İçeriğimizin girişinde de belirttiğimiz gibi ebeveynler çocuklarının güzelliğinin ve tatlılığının herkes tarafından görülmesini istedikleri için onların pozlarca fotoğrafını sosyal medya hesaplarında paylaşmaktadır. Çünkü çocuklarının ilgi görmesi ebeveynlerin kendilerini daha mutlu hissetmelerini sağlayacaktır. Fakat bazen çocuk birçok kişi tarafından beğenilmeyi kaldıramaz ve kötü durumlar yaşayabilir. Nazar inancı olarak daha da somutlaştırmamızın mümkün olduğu bu durum aslında enerjiyle ilgili bir durumdur ve çocuğunuzun kötü gözlere maruz kalması onun enerjisinde dalgalanmalar yaratabilir. Bu dalgalanmalar sonucunda da başına üzücü durumlar gelebilir.
  • Çocuğunuzun uzun süre fotoğrafını çekip sosyal medya hesabınızda paylaşıyor olmanız bazen yalnızca istismar kelimesinin altında açıklanabilecek bilinçsiz bir hareket olsa da; asıl sorun çocuğunuzun bu denli ilgi odağı olduğunu fark etmesiyle başlar. Çünkü ilgi odağı olduğunu fark eden çocuk; küçük bir yaşta “narsizm” ile tanışacaktır ve çocuğun gelişimi tanıştığı yeni kavramdan kötü etkilenecektir. Şöyle ki beğenildiğini fark eden çocuk, bir süre sonra telefonunuzu yanına getirerek size kendi fotoğraflarını çektirmeye başlayacaktır. “Son fotoğrafımda beni güzel bulmuşlar mı?” minvalindeki sorularla karşınıza gelecek ve sürekli bu konuları merak ederek gelişimi açısından yararlı çocuk aktivitelerini yapmaya geç kalacaktır. Tüm bu yaşananların neticesinde biricik miniğiniz en büyük zararı sizden görmüş olacaktır.
  • Fotoğraf Çekilen Anne ve Kız

  • Çocukların fotoğrafları paylaşılırken onların istismar edilmesine neden olan önemli noktalardan biri de; onun fotoğraflarını herkesle paylaşmanızı isteyip istemediğini sormamanızdır. Çocuğunuzun böyle bir konu hakkında yetkiye sahip olmak için küçük olduğunu düşünüyorsanız o zaman durumun ciddiyetinin farkına varmak için 15 yıl sonrasını zihninizde canlandırmalısınız. Bugün 3 yaşında olan ve aradan geçen 15 yılın sonunda 18 yaşına gelecek çocuğunuz o yaşına geldiğinde sizin yıllar önce onun her anını insanlarla paylaşmanızdan memnun olacak mı? Peki, memnun olmadıysa sizi nasıl affedecek? Onun özel hayatına saygı göstermemenizin doğurduğu kızgınlığı sizinle arasındaki iletişime yansıtırsa o mu suçlu olacak? İşte çocuğunuzun fotoğraflarını bu soruları düşünerek sosyal medyada paylaşmamalısınız.
  • Bu durumu kaleme almak çok zor olsa da; internet kullanıcılarının içerisinde çocukların fotoğraflarını kötü emelleri için biriktiren kişilerin sayısı bir hayli fazla… Bunu biz de gündeme düşen haberlere dayanarak söylüyoruz. Siz de eğer çocuğunuzun fotoğraflarını sosyal medya hesaplarına yüklemeye kalkışırsanız karşınızdaki kötü niyetli kişiye miniğinizin fotoğrafını depolama davetiyesi çıkarmış olacaksınız. Bu riski almaya değer mi bir kez daha düşünmek gerek.
  • Çocuklar ve Sosyal Medya


    Son yıllarda özellikle çocuklarına sosyal medya hesabı açan Instagrammer ya da Blogger annelerin sayısında büyük bir artış var. Hatta bu anneler, onlar adına açtıkları sosyal medya hesaplarında çocuklarını sanki bir moda ikonuymuş gibi lanse ediyorlar. Bu da çocuk gelişimini oldukça kötü etkiliyor. Çünkü blogger anneler bir kimlik yaratıyorlar ve çocuklarını da oluşturdukları bu sanal kimliklerin içerisine yerleştiriyorlar. Bu da çocuğun kimliğini oluşturma sürecini kötü etkiliyor.

    Çocukların ne kadar şeker olduğunu; onların sizin biriciğiniz olduğunu ve bu güzellikleri insanlarla paylaşma noktasında olayı bir refleks gibi yorumlayarak kimi zaman çok da düşünmediğinizi biliyoruz. Ama aslında tüm anlatılanlardan da anlayacağınız gibi durum bir hayli tehlikeli… Bu nedenle siz de çocuğunuzun fotoğraflarını sosyal medyada yayınlamaya ara vererek onun haklarına saygı duymalı; onu kişilik bozukluklarından korumalı ve onu tehlikelerden esirgemelisiniz.  Ayrıca çocuğunuzun sürekli fotoğraflarını çekmek yerine onunla Çocuklarınızla Evde Yapabileceğiniz Aktiviteleryazısındaki etkinlikleri yaparsanız bu çocuk gelişimi açısından daha yararlı olacaktır.

     

    Geleneksel Çocuk Oyunları: Körebe

    Oyunların Çocuklar Açısından Önemi

    Oyunlar, çocuklar açısından çok önemlidir. Çünkü çocuklar oyunlarla birlikte sosyalleşirler; kendilerini ifade etme yeteneği kazanırlar; ilk arkadaşlarını edinirler ve oyun oynayarak gelişimlerini fiziksel olarak da desteklerler. Sırf bu nedenlerden ötürü çocuklar mutlaka oyun oynamalıdır.

    Ülkemize bakıldığında geçmişten bugüne oynanan çok eğlenceli ve eğitici geleneksel oyunlarımızın olduğunu görmek mümkündür. Hazırladığımız yeni seride sizlere birbirinden farklı özellikteki geleneksel oyunlarımızı tanıtacağız. İlk olarak da “Körebe”den başlayacağız.

    Körebe

    Körebe

    Çocuklardan birinin gözleri bağlanır. Diğer çocuklar ise ebenin etrafında bir çember halinde dönmeye başlar. Gözleri kapalı olan ebe kollarını öne uzatıp birini yakalamaya çalışır, yakaladığı zaman onun saçlarına, başına, üstüne dokunarak kim olduğunu bilmeye çalışır. Eğer doğru bilir, tuttuğu kişi ebe olur, önceden ebe olan kişi de çembere dahil olur.

    Bu oyun 5 yaş üstü çocuklar için uygundur.

    Çocuklar İçin Kuşkonmazlı Yemek Tarifleri

    Çocuğunuz sebzeleri gördüğünde yemek masasında ağlamaya başlıyor olabilir. Merak etmeyin bu konuda yalnız değilsiniz. Çünkü çoğu çocuk meyveleri tatlı aromaları sayesinde keyifle tüketirken söz konusu sebzeler olduğunda daha çekimser davranıyor. Bu durumun en önemli nedenlerinden biri; çocuğunuza sebzeleri onun seveceği şekilde hazırlamamanız olabilir. Bugün bu yazımızda her çocuğun bayılarak tüketeceği üç ayrı kuşkonmazlı yemek tarifine yer vereceğiz. Ama öncesinde sebze olarak kuşkonmazı seçmemizin başlıca nedeni olan kuşkonmazın faydalarına bir göz atalım.

    Kuşkonmazın Faydaları

  • Sebze folik asit bakımından zengin içeriğiyle tüketenlerin kanserden korunmasında etkilidir.
  • Kalorisinin oldukça düşük olması kuşkonmazı diyet yapan kişilerin sıklıkla tükettiği bir besin olarak karşımıza çıkarmaktadır.
  • Kuşkonmazın güçlü bir antioksidan özelliği vardır.
  • Zihinsel gelişim açısından oldukça yararlı besinlerden biridir.
  • İçeriğinde yüksek oranda kalsiyum bulunması kuşkonmazın kemikleri güçlendirmesini sağlar.
  • Özellikle probiyotik bakterilerin gelişimini desteklemesi çocuk gelişimi açısından oldukça önemlidir.
  • Kuşkonmaz göz sağlığı açısından da çok yararlıdır.
  • Çocuklarınıza onların gelişimini desteklemek için yukarıdaki sebeplerden dolayı kuşkonmaz yedirmeyi başarmalısınız. Fakat kabul edelim ki kuşkonmazın çocukların ilgisini çekecek bir görüntüsü olduğunu söylemek pek mümkün değil. Bu nedenle elinizdeki kuşkonmazları öyle bir şekilde sunmalısınız ki çocuğunuzun yemeği ilk gördüğü anda gözleri tatmin olmalı… Gelin, şimdi hep birlikte çocuğunuzun çok sevebileceği kuşkonmaz tariflerine bakalım.

    Çocuklar İçin Kuşkonmazlı Yemekler

    Fırında Parmesanlı Kuşkonmaz

    Bahsedeceğimiz ilk tarifi bir ana yemekten ziyade çocuklarınız için hazırladığınız proteinlerin yanında servis edebileceğimiz lezzetli bir eşlikçi olarak düşünebilirsiniz. Özellikle tavuk ve balıkla çok yakışan Fırında Parmesanlı Kuşkonmazları tabağa özenle yerleştirirseniz ve bir de yanına miniğinize yedirmek istediğiniz lezzetli protein çeşidini de eklerseniz çocuğunuzu daha küçük yaşlarından itibaren tattan anlayan bir gurme olarak yetiştirebilirsiniz. Tarife geçecek olursak;
    Malzemeler

  • 1 bağ kuşkonmaz
  • Yaklaşık 50 gr parmesan peyniri
  • Zeytinyağı
  • Tuz
  • Çocuğunuzun yaşına göre tercihen az miktar karabiber
  • Yapılışı
    Kök kısımlarını aldığınız ve kabuklarını soyduğunuz kuşkonmazları şoklama yöntemiyle pişirin. Sonrasında soğuyan kuşkonmazları zeytinyağı, tuz ve karabiber ile ovarak fırın tepsisine dizin. Üzerine rendelediğiniz parmesan peynirini ekleyerek fırına attığınız kuşkonmazları 220 derece fırında yaklaşık 15-20 dakika pişirerek servise hazır hale getirin.

    Fırında Kuşkonmaz

    Domatesli ve Kuşkonmazlı Pizza

    Çocuğu pizza sevmeyen bir ebeveynle bugüne dek karşılaşmadık. Çünkü pizza rengarenk görüntüsiyle ve hamurun sevilen lezzetlerle buluşmasıyla ortaya çıkan dengeli tadıyla çocukların keyifle yedikleri yiyeceklerden biri… Siz de çocuğunuzun halihazırda sevdiği bu yiyeceğe kuşkonmaz ekleyerek onun bu yararlı sebzeden yararlanmasını sağlayabilirsiniz. Özellikle pizzaya başka sebzelerden de eklerseniz çocuğunuza daha sağlıklı bir ana öğün sunacağınızı vurgulamak isteriz. Kuşkonmazlı ve lezzetli pizzamızın tarifine geçecek olursak;
    Malzemeler
    Hamuru İçin Malzemeler

  • Yarım su bardağı ılık su
  • Yarım su bardağı ılık süt
  • ¾ çay bardağı sıvıyağ
  • 1 tepeleme çay kaşığı kuru maya
  • Arzu ettiğiniz kadar tuz
  • Aldığı kadar un
  • Domates Sosu İçin Malzemeler

  • 2 yemek kaşığı domates rendesi (salça da kullanabilirsiniz ama domates rendesinin daha sağlıklı olduğunu unutmayın)
  • Tuz
  • Kekik
  • Kıvam alması için göz kararı su
  • Üzeri İçin Malzemeler

  • Küp küp doğranmış domates (domatesleri tuzlamalısınızI)
  • Rendelenmiş kaşar ya da mozarella peyniri
  • Temizlenmiş kuşkonmazlar
  • Yapılışı

    Su, süt ve yağı karıştırdıktan sonra üzerine kuru mayayı da ekleyerek homojen bir karışım elde edin. Sonra azar azar unu ekleyerek yoğurun, hamurunuza tuzu da ekleyin. Ardından hamuru 1 saat beklemeye alın. Sos için gerekli tüm malzemeleri karıştırarak domates sosunuzu hazır edin. Yaklaşık iki katına ulaşan hamurunuzu aldıktan sonra pizza tabanı yapın. Tabanı sosladıktan sonra domates ve peynirleri tabana yayın. Kuşkonmazları üzerine ekledikten sonra onların üzerini de bir kez daha seçtiğiniz peynirle kaplayın. Hazır ettiğiniz pizzanızı 180 derecede yaklaşık 30 dakika pişirerek servis edin.

    Kuşkonmazlı Pizza

    Kuşkonmaz Çorbası

    Çorba, çocukların ilk tanıştıkları yemeklerden biridir. Yani çocuklar çorbalara çok uzun yıllardan beri alışkındır. Siz de miniklerin bu alışkanlıklarını bir fırsata çevirip kuşkonmazlı çorba pişirerek onların bu lezzetli ve sağlıklı sebzeyi afiyetle yemelerini sağlayabilirsiniz. Lezzetiyle yiyen minikleri hayran bırakacak çorbamızın tarifine gelecek olursak;

    Malzemeler

    • 1 demet kuşkonmaz
    • 3 yemek kaşığı tereyağı
    • 1,5 yemek kaşığı un
    • 5 su bardağı et suyu
    • 1 su bardağı süt
    • 1 çay kaşığı kaya tuzu

    Yapılışı
    Bu lezzetli çorbayı hazırlamak için önce kuşkonmazlarınızı temizleyerek minik minik kıyın. Sonrasında da erittiğiniz tereyağında kıydığınız kuşkonmazları soteleyin. Kuşkonmazların sotelenmesinin ardından karışıma unu ekleyin.  Kıvam alan karışıma suyu ve sütü azar azar ekledikten sonra baharatları da katın. 15 dakika daha pişirerek altını kapayın.
    Not: Çorbayı çocuğunuza içereceğiniz için isterseniz blenderdan da geçirebilirsiniz.

    Kuşkonmaz Çorbası


    Miniklere kuşkonmazı sevdirebileceğiniz lezzetli tarifler böyle… Aynı zamanda başka sebzeleri de sevdirebileceğiniz tariflerimizi okumak isterseniz size “ Çocuğunuza Sebzeleri Sevdireceğiniz 5 Tarif” yazımızı da öneririz. 

    Bebek ve Yaz Tatili

    Çiftler bebek sahibi olduktan sonra en korktukları şeyin başında uzunca bir süre seyahate çıkamayacak olmaları gelir. Bebekle tatil, birçok aile için imkansızlar listesinin başında gibi görünse de aslında çok büyük bir yanılgıdan ibarettir.

    Bebekle tatile çıkılan dönemleri çok basit bir şekilde üçe ayırmak mümkündür. İlk altı aylık dönem; 6-12 aylık dönem ve 1 yaşından sonrası. Bebeğin anne sütünden başka hiçbir şeye ihtiyaç duymadığı dolayısı ile fiziksel olarak tatile gitmenin en kolay olduğu dönem, ilk dönemdir. Yanınızda çocuğun beslenmesi için hazır mamalar, çorbalar, vb… şeyler taşımak zorunda olmadığınız, dolayısıyla da tatile en hafif gittiğiniz dönemlerin başında gelir. Burada tek istisna eğer bebeğinizi emzirecek derecede sütünüz yok ise o zaman tatile gittiğiniz süre boyunca bebeğinize yetecek kadar devam sütünü mutlaka yanınızda taşımak zorundasınız. Gittiğiniz yerden de pek tabi devam sütü satın alabilirsiniz ama tatildesiniz, keyif almak için ordasınız, dolayısı ile bebeğin temel gıdası olan süt pek riske atılacak bir konu değil bence. Süprizlerle karşılaşmamak adına varsın bavulunuz biraz ağır olsun ama bebeğinizin sevdiği süt yanınızda olsun.

    6 Aylık Bebekle Tatil

    İlk 6 ayda bebekle tatil deyince yazlık yerlere gitmeniz tatilinizin sorunsuz geçmesi açısından önemlidir. Bebekler, ilk 6 aylık dönemde enfeksiyonlara çok açık olduğu için havanın soğuk olabileceği, bebeği üşütebileceğiniz yerlerden kaçınmakta fayda var. Bütün anne babaların en çok merak ettiği soruların başında, bebeğin denize ne zaman sokulabileceği gelir. Öncelikle bebeği suya sokabilmek için belli başlı aşılarının tamamlanıp, başını da dik tutabiliyor olması gerekir. Bu da 4-6 aya işaret eder. Sonrasında da denize girmenin ön koşulu olarak deniz suyu sıcaklığının 29-30 derece olması, hava sıcaklığının da bunun en az 2-3 derece üzerinde olması gerektiği söylenir. Fakat 29-30 derece sıcaklığında deniz suyu sıcaklığını her zaman bulmak çok mümkün olmayabilir, o yüzden 25 derece üzeri sıcaklıklar da bence oldukça makul seviyelerdir. Kaldı ki tatile gittiğinizde sakın bu kadar detayı düşünüp de etraftakileri sıkmayın. Deniz size göre sıcak bir denizse, hava da sıcak güneşli bir günse, çocuk doktorunuz da izin veriyorsa bebeğinizi suya çekinmeden sokabilirsiniz. Yalnız burada unutulmaması gereken nokta, havuzlar yeterince steril olmadığından, temizlemek için kullanılan klorlar da bebeğe zarar verebileceğinden, bebekler havuz yerine mutlaka temiz olan denizlere sokulmalıdır. Bazı doktorların 1 yaşına kadar İstanbul’da denize girmeyi pek tavsiye etmediğini ve daha temiz denizleri önerdiklerini de unutmayalım.

    Bebekler İçin Yüzme Simidi

    Bebeklerle deniz tatiline giderken, hangi simitle suya sokulacağı da yine önemli bir konudur. Bu konuda bebekten bebeğe farklılık gösterir. Küçüklüğümüzde en çok kullanılan ucuz simitler, bebeğinize bu aylarda çok büyük geleceğinden ve içinden kayabileceğinden onları kesinlikle kullanmayın. Ama tatilde, yanınıza simit almayıp, gittiğiniz yerde de bu simitler varsa da çok dert etmeyin; bebeğinizi içine koyduktan sonra mutlaka bir elinizle devrilmemesi için simidinizi, diğer elinizle de simidin içinden bebeğinizi tutun. Bebek için en doğru alternatifler, bacaklarını içine geçirebileceğiniz; kurbağa, araba, vb… şekillerde tenteli veya tentesiz olan simitlerdir. Bebekler, bu simitlerin içine oturup, yüzmek için çaba göstermeden etrafı seyredebilir, suyla oynayabilirler.

    Bebekler için yüzme simidi


    Tenteli olanlar, güneşten koruma fonksiyonunu da üstlendikleri için daha çok tercih sebebi olabilirler. Ama simitlerde unutulmaması gereken en önemli nokta, denizdeki en ufak dalgalanma veya yanlış bir harekette devrilme riski oluşabilir, o yüzden bir elinizle simidi her zaman tutmayı ihmal etmeyin. Son dönemde popüler olan swimtrainer marka simitler ise bebekleri yüzme esnasında daha aktif hale getiriyor. İçinden kaymasını önleyen şişirilebilir yüzey, kollardan geçip, vücuda oturan klipsli sistemle bebeğin öne düşmesini de engelliyor. Özellikle ilk denize girişlerde bebeğinizi tek yerine iki kişi ile beraber sokmayı tercih edin. Simidi mi çocuğu mu tutacağım derdine düşmeden içiniz rahat olur. Dalgalı denizlerden, temiz olmayan, suya zor girilen yerlerden ve herhangi bir şekilde tehlike oluşturabilecek yerlerden uzak durun.

    Rosi Razon

    İki Çocukla Tatil Yapmanın Zorlukları

    Tatil Nedir?

    Tatil sizin için ne ifade ediyor? Güneş, sıcacık kumlar, deniz, sereserpe uzanmak kitap okumak veya harika bir rüzgar eşliğinde bir yaylada saatlerce yürümek; saatlerce manzara izlemek; başka bir şehri, ülkeyi karış karış gezmek, keşfetmek. Kısacası keyif, keşif, huzur, sakinlik, dinginlik, istediğini yapabilme özgürlüğü…

    İki Çocukla Tatil Nedir?

    2 ufak çocuğunuz varsa ve yardımsız çekirdek aile olarak tatile çıkıyorsanız bütün bunları unutun! İster tatil köyü olsun ister başka bir yer 2 küçük çocukla tatile gittiğiniz zaman bu hoş hisler yerini karmaşa, kaos, iki arada bir derede iş halletme/ihtiyaç karşılama, optimize olma mecburiyeti, diken üstünde durma gibi kavramlara bırakabiliyor.

    3 buçuk yaşında bir kızım ve 18 aylık bir oğlum var. Evimizde yardım alıyoruz. Daha önce kız kardeşimin yardımı ile hep beraber tatil yapmıştık ama bu tatilde oğlum daha ayaklanmamış bir bebekti. Sadece kızımızla yaz tatiline çıkmışlığımız da elbette ki var; burada ‘Tek çocuk hiç çocuk’ sözü anlam kazanıyor sanırım çünkü 2 çocukla tatile çıkmak gerçekten bambaşkaymış.

    Ailece Tatile Çıkmak

    Babamız bu bayram öncesinde ‘Bayramda sadece dördümüz başbaşa tatile çıkalım mı’ diye sorduğunda korku filmi izler gibi suratına baktığımı ve boğazımın nasıl düğümlendiğini şimdi hala hatırlıyorum. İkinci doğumumdan sonra endişe seviyem yükseklere çıktığından ve iki çocuklu ailelerin tatil maceralarını bolca dinlemiş olduğumdan beni aldı bir panik dalgası. Evimizde tırmanacak yer bırakmamış 18 aylık bir oğlan ile varlığını her fırsatta çeşitli krizlerle ortaya koyan 4 yaş sendromlu bir kız çocuğundan bahsediyorum. Aralarındaki inişli çıkışlı ama şu sıralar tavan yapmış kıskançlık krizlerinden hiç bahsetmeyeyim. Bu nedenle işimizi kolaylaştırmak amacıyla bir tatil köyüne gitmenin bizim için daha anlamlı ve konforlu olacağına kocamı sonunda ikna etmeyi başardım. Kendisinin önerisi karavan kiralayıp 2 çocukla belde belde gezmekti ziraJ Neyse onu da 5-10 sene sonra yaparız artık.

    Tatil Köyü

    Çocuklu Tatil İçin Bavul Hazırlığı

    Tatile gitmeden önce çok yakın bir arkadaşıma (kendisinin de 2 çocuğu var ve ailecek oldukça maceralı bir yaz tatili geçmişleri mevcut) bayramda ilk kez ailecek dördümüzün tatile gideceğini söyledim. ‘Nereye gidiyorsunuz? Nerede sefil olacaksınız?’ dedi. Gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Ama hazırlıklı olursam bu işin altından kalkarım dedim. Tatil öncesi beni sardı bir telaş. İlk iş bir kağıda ihtiyacım olacak şeyleri listeledim. Anne ve babanın ihtiyaçları toplamda 10-15 kalem tuttuysa çocuklarınkine sayfa yetmedi. Koştum elimizdeki bavullara bir bakayım dedim; hepsi kabin boyu. Kocamla baş başa tatile giderken kullandığımız bavullara ufaklığın yedekleri anca sığar. Yaptığımız münazaranın sonucu olarak gittik bir büyük boy bir de orta boy bavul satın  aldık. 2 bavul, 2 puset (gittiğimiz tatil köyünde mesafeler uzun olduğu için puset almamız önerildi) 2 sırt çantası ile havaalanına geldik.

    Çocuklar İçin Otel Önerileri

    Az biraz rötar ile uçağımız kalktı ve maceramız başladı. Otele akşam yemeği saatinde varacaktık ve çocuklara akşam yemeği verip odamıza öyle geçecektik ancak uçağın rötarı nedeniyle uçaktan aldığımız sandviç ve keklerle karnımızı doyurduk. Büyük kızım bir boğaz ve mide virüsü sebebiyle ateşliydi ve otele 1 saat süren transferimiz boyunca kustu. Otele varıp yatak düzenlememizi yaptık ve uyuduk. Bence şu ana kadar gayet iyiydi diye düşündüm düşünmez olaydım.

    Günlerimiz genelde program yapıp o programa asla uyamayarak geçti.  Sabahları en optimum şekilde nasıl kahvaltı edebiliriz sorunumuza anca 6. gün bir çözüm bulabildik. Eğer çocukların kahvaltısı bizden önce bitiyorsa küçük kendini mama sandalyesinden atmak istiyor büyük de ondan kıskanıp sıkıldım diyerek ağlama krizine giriyordu. Utancımızdan tabaklarımızdakini bitiremeden kalkıp uzaklaşıyorduk.

    Çocuklar İçin Havuz mu Deniz mi?

    Kahvaltı sonrası deniz mi havuz mu sorunsalı başlıyordu. Kızımız havuz istiyor oğlumuz da kumlarla oynamayı sevdiği için denizde mutlu oluyordu. Dördümüz aynı anda denize giremedik. Fethiye’de deniz dalgalı olduğu için çocuklara özel olarak set çekilmiş ve suyu bileğimize kadar gelen sahilde takıldık. Yetişkinlerin girdiği denize de yol üzerinden geçerken 30 saniye suda kalma suretiyle girebildik. Suyun üzerine yerleştirilmiş ve dalgalar yüzünden hoplayan plastik iskeleye çocuklarla beraber yürüdük.’ Bekleyin denize gireceğiz’ dedik. Tabii ki dönüşümlü olarak girdik. Denizde yüzmeyen ebeveyn hoplayan iskele üzerindeki çocukların denize düşmesine engel oluyordu. Sonra 4 çanta, 2 puset ve 2 çocuk ile öğle yemeğine doğru yol aldık.

    Allahtan öğle uykusu diye bir şey var. Çocukların öğle uykusu senkronik olduğunda değmeyin keyfimizeJ Çocuklar öğle uykusundayken dinlenmek, oturmak, soluklanmak, öğle yemeği yemek ve dönüşümlü denize girmek için vaktimiz oluyordu.

    Öğlen Uykusu

    Çocuklar uyandığında onlara yedirip kendimizi yine havuz kenarında buluyorduk. Oğlanı da havuza alıştırdığımızda ve kum oyuncaklarını kumda değil de havuzda oynamayı öğrettiğimizde de hepimiz nihayet havuz da olsa aynı suda yüzebildik.

    Banyo yapmak temizlenmek, rahatlamak ve kendine gelmek içindir değil mi? Ama hem çocuklarınız hem de siz yıkanacaksanız bu da bir strateji gerektiren bir eylem haline dönüşüyor. Önce bir çocuğu tv karşısına oturtup sakinleştiriyorsunuz. Sonra bir ebeveyn banyo içerisinde çocukla diğeri de banyonun dışında olmak üzere çocuğu yıkıyor; içerdeki ebeveyn kendi yıkanıyor. Dışardaki de yıkanmış olan çocuğu kurutup giydiriyor ve doğru tv karşısına oturtuyor; sonra da diğer çocuk aynı şekilde banyo yaptırılıyor. Okurken bile yorulduysanız bir de yaparken düşünün.

    Akşamları yine çocuklar sıkılıp kendilerini yerlere atıp bağırana kadar açık büfeden artık ne bulabildiysek karnımızı doyurup yemekleri boğazımıza tıkıyorduk çünkü Mini Disco’ya yetişmezsek kızımızın motivasyonu düşüyordu. Mini Disco’da çocukları dans ettirmek de başka bir kabiliyet. Elin Rusu ve İngilizi valla animatörün hareketlerini benden daha elegan yapıyordu. Yaklaşık yarım saat top gibi zıplayan cicozlarımız nihayet yoruluyordu. Ufaklık pusette uyuyordu büyük de Mini Club sinemasında takılıp uykulu bir şekilde odaya dönüyordu.

    Gittiğimiz tatil köyünden büyük kızımızı sabahtan akşama kadar Mini Club’da bırakma şansımız vardı. İlk 3 gün hasta diye içimiz el vermedi sonraki 2 gün de; babası ‘Ben zaten çocuklarımı hafta içi göremiyorum onlarla bu tatilde bağlarımı güçlendirmek istiyorum’ diye hava attığı için yine kızımız bizleydi. 6. Gün ise kahvaltıdan sonra Mini Club’a bir koşuşumuz var ki aklınız almazJ Sabah verip akşam aldık çocuğu.

    Kısaca Çocukla Tatil

    2 çocukla tatil, evde yaptığın şeyleri 40 derece sıcakta yapmak, açık büfeden her yemek aldığında hız rekoru kırmak, yemekleri tadını bile anlamadan boğazına tıkmak, bol bol puset itmek, hiç kullanmadığın yedek eşyalarla dolu çantaları taşımak, deniz tatilinde ayağını denize bile sokamayıp normalde asla yüz vermeyeceğin havuza tabi olmak diyebilirizJ

    Çocuklar çok eğlendi ve onların keyif alması herşeye değerdi. Biz yine yazın ailecek bir yerlere kaçmak için kaşınmaya başladık bileJ

    Bir sonraki yazımda, Tatil Köyü’nde daha konforlu tatil yapmanın ipuçlarını paylaşacağım.

    Sandy Allovi Muraben

    Bakıcı Seçiminde Dikkat Edilmesi Gerekenler

    Bebek bakıcısı seçmek,  çocuk gelişimi açısından oldukça önemlidir. Çünkü seçilen bakıcının çocuğunuzla nasıl bir iletişim kuracağı ve onunla nasıl ilgileneceği çocuğunuzun ileride olacağı kişiyi doğrudan etkileyecektir. Bu nedenle bebek bakıcısı seçerken aşağıdaki etmenlere dikkat etmelisiniz.

    Doğru Bakıcı Seçimi

    • Bakıcılar, özellikle tek çocuklu evlerde mutlaka basit ev temizliği, yemek ve ütü gibi işlerden de sorumlu olmalıdır. Bebeklerin uyuduğu saatler, yemek yapımı, çamaşır yıkama ve yerleri silme gibi işler için uygun zamanlardır. Sizin ihtiyacınız olan size maksimum destek sağlayabilecek ve her konuda olabildiğince esnek olacak biri.
    • Bakıcı seçerken; çok çekingen, inisiyatif alamayan, her şeyi sizin söylemenizi bekleyen birini seçmeyin. Pratik, problemlere hızlı çözüm bulan, cesaretli birini seçin. Günlük hayatta bebeğinizin başına her şey gelebilir, dolayısıyla hızla karar alabilecek, çocuğunuzu her zaman cesaretlenip, daha zorunu yapması için teşvik edecek birini aldığınıza emin olun.
    • İzin konusunda genelde gidecek yeri olan her bakıcı 24 saatlik izin talep eder. Yalnız bu konuda da mümkün olduğunca esnek olan bir bakıcı seçmeyi tercih edin. Sizin gezme gününüz Cumartesi ise Pazar günleri izne gidecek bir bakıcı seçin. Ama gerektiğinde hafta içi de izne gönderebileceğinizi, bu konuda esneklik beklediğinizi de mutlaka söyleyin. Siz de tabii ki esnek olun.
    • Bakıcı alırken, mutlaka referans sorun. Referansları arayıp konuştuğunuzda, almak istediğiniz bakıcı ile ilgili genel bir fikre sahip olabilirsiniz. Tabii ki her zaman referansın aslında bir arkadaştan ibaret olması da çok mümkündür ama yine de şansınızı deneyin.
    • Bakıcı ve bebek

    • Bakıcıya ne kadar para ödeyeceğiniz birçok unsura göre değişmektedir. Evinizin kolay ulaşılabilir olup olmaması, evin büyüklüğü, bakılacak çocuk sayısı ve yaşları, sizin beklediğiniz deneyim, evin bulunduğu semt vb… Sonuçta bakıcınız ne kadar deneyimli ise sizden o kadar fazla para isteyecektir.
    • Eğer yeriniz müsait ise bakıcınıza ayrı bir oda vermekte fayda vardır. O da boş zamanlarında yalnız kalmayı tercih edecektir. Hatta odaya televizyon koymanız onu mutlu edecektir. Ama birçok bakıcı artık telefon konusunda uzmanlaştığı için wireless olan bir evde telefonla saatlerce kendilerini meşgul etmeleri sorun olmayacaktır.
    • Tüm kurallarınızı baştan net olarak bakıcınızla paylaşın. Son olarak bakıcınızın tabikide kendine has bir düzeni ve işleri yapış şekli olacaktır.

    Yabancı Bakıcı Çalıştırma

    • Yabancı bakıcı aldığınızda mutlaka bakıcınızın oturma ve çalışma izni olduğundan emin olan. Bakıcılar daha kolay iş bulabilmek adına genelde oturma izinlerini kendi yapıyorlar. Çalışma iznini bazı bakıcılar işverenden beklerlen, bazıları sigortalı olabilmek adına, masrafları işverenle bölüşebiliyor. Bu konuda çevrenizde size yardımcı olan birçok avukat ve aracı şirketlerde bulabilirsiniz.
    • Bakıcınızın, derdini anlatacak kadar Türkçe konuştuğundan emin olun. En basitinden bebeğinizin bir sıkıntısı olup olmadığını anlatabilmesi gerekir. Hiçbir şekilde kendinizin bile anlaşamadığı birini bakıcı olarak tercih etmeyin.
    • Eğer bebeğinizin ufak yaştan İngilizce öğrenmesini istiyorsanız o zaman Filipinli bir bakıcı tercih edebilirsiniz. Fiyatları genelde diğer bakıcılara göre daha pahalı olsa da tamamen tercih meselesidir. O yüzden eğer çocuğunuzu bu şekilde büyütmek istiyorsanız, özellikle Filipinli bakıcıları bulan aracı şirketlerle temasa geçin.
    • Bakıcınızı seçerken, eğer yabancı ise ne kadar süre Türkiye’de kalmayı planladığını, uzun süreli gelip gelmediğini mutlaka öğrenin.

    Yatılı Bakıcı Çalıştırmak

    • Birçok kişi yatılı bakıcı yerine gündüzlü bakıcıyı da tercih etmektedir. Ama şunu aklınızdan çıkarmayın, gündüzlü bakıcıya ödeyeceğiniz ücretle yatılı bakıcıya ödeyeceğiniz arasında çok ciddi bir fark olmayacaktır. O yüzden eviniz ve maddi durumunuz müsait ise yatılı bir bakıcı seçilmesi, işte uzayan mesai saatlerinde çocuğuma kim bakacak derdinden kurtaracaktır.

    Bakıcı Ajansları

    • Bakıcı bulurken kullandığınız ajanslardan bir kısmı sizden hiçbir ücret beklemezken, bazıları sizden bir maaşa kadar ücret isteyebilir. Tavsiyemiz siz istemeyenlerden başlayın, onlardan memnun kalmazsanız bu işe bir bütçe ayırarak deneyin.

    Yazar: Rosi Razon

    Çocukla Araba Yolculuğu

    Yaz geldi. Yazla birlikte sıcaklayan havalar da olası seyahat planlarını gündeme getiriyor. Siz de bu yaz için güzel planları olan bir ebeveynseniz; çocuğunuzla araba yolculuğu yaparken hayatınızı kolaylaştıracak tüm unsurları bu yazımızda bulabilirsiniz. Hepinize şimdiden keyif ve mutluluk dolu seyahatler!

    Çocukla Araba Yolculuğu Yaparken Dikkat Edilmesi Gerekenler

    Çocuklar canları sıkıldığı an kolaylıkla ağlarlar. Bu nedenle eğer siz keyifli ve huzurlu bir araba yolculuğu hayal ediyorsanız çocuğunuzun kendini mutlu, huzurlu ve keyifli hissettiğinden emin olmalısınız. Çünkü miniğinizin canını sıkacak ya da kendisini rahatsız hissetmesine yol açacak her etmen onun tepkileri aracılığıyla size de yansıyacaktır. Huzursuz bir yolculuk olasılığını yok etmek için seyahatiniz öncesinde alabileceğiniz önlemler söz konusudur.

    Bu önlemler;

    Oyuncak Çantası

    Çocukların keyfini yerine getiren ve çocuk gelişimi açısından yararlı başlıca unsurlardan biri de şüphesiz ki oyuncaklardır. Bu nedenle siz de çocuğunuzla yolculuk yaparken onun kendisini daha keyifli hissetmesi için bir oyuncak çantası hazırlamalısınız ve bu çantayı da kolaylıkla ulaşabileceğiniz bir yere koymalısınız. Böylelikle çocuğunuz ağladığı zaman ona en sevdiği oyuncağı vererek onu sakinleştirebilirsiniz. Ya da miniğinizin ağlayacağını hissettiğinizde ona çantanızdaki oyuncakları verebilir böylelikle çocuğunuzun keyfinin kaçmasına karşı önceden önlem alabilirsiniz. Çocuğunuz için yolculuk oyuncak çantası hazırlarken dikkat etmeniz gereken başlıca nokta; ona zarar vermeyecek oyuncakları seçmektir. Çünkü çocuğunuz araba ortamında bu oyuncaklarla oynarken kendine zarar verebilir. Bu nedenle yolculuk oyuncak çantasına pelüş oyuncaklar ya da büyük bebekler ekleyebilirsiniz.

    Oyuncak Çantası

    Not: Özellikle çantayı hazırlarken dikkat etmeniz gereken en önemli bir diğer nokta da; küçük oyuncaklar seçmemenizdir. Eğer ki seçtiğiniz küçük oyuncağı çocuğunuz yere düşürürse ve bulmanız için ısrar ederse oyuncağı bulmanız zor olabilir.

    Rahat Kıyafet

    Çocuğunuzun yolculuk sırasında kendini rahat hissetmesini sağlayacak bir diğer önemli etmen de; yapacağınız kıyafet seçimidir. Eğer ki yolculuk yapacak çocuğunuz için rahat bir kıyafet seçmezseniz onun huysuzlanması kaçınılmaz olacaktır. Çünkü arabada özgürce hareket edemeyen çocuk, bu duruma bir de kıyafetlerinin rahatsızlığı eklenince kendini bir kafesteymişçesine özgürlükten uzak hissedebilir. Bu his de onun davranışlarına yansıyarak yolculuğunuzu oldukça sıkıntılı bir sürece dönüştürebilir.

    Not: Her ne kadar önümüz yaz olsa da çocuğunuzla kış mevsiminde yolculuk yaparken aklınızda tutmanız gereken bir ipucu daha vermek isteriz. Eğer ki çocuğunuzla kışın araba yolculuğu yapacaksanız arabanın içini çocuğunuzun montsuz oturabileceği bir sıcaklıkta sabitlemenizi öneririz. Montlar çok kalın giysiler oldukları için çocuğunuzun kendisini rahat hissetmesini engelleyebilir. Bu da yine yolculuğunuzu huzursuz bir seyahate dönüştürebilir.

    Yemek Çantası

    Çocukların sevdikleri yiyecekleri atıştırmaktan büyük keyif aldığını söylemek mümkündür. Ayrıca besinler çocuk gelişimi açısından da çok değerlidir. Siz de arabanızla yapacağınız uzun yolculuk sırasında bu bilgiden yola çıkarak yanınıza bir yemek çantası alabilirsiniz. Bu çantanın içerisine süt gibi sağlıklı içeceklerden; çocuğunuzun severek yediği meyvelerden ve ellerinizle yaptığınız yiyeceklerden koyabilirsiniz. Böylelikle miniğinizin canı sıkıldığında ona sevdiği yemeklerden vererek onun keyfini yerine getirebilirsiniz.

    Not 1: Çocuğunuzla keyifli bir yolculuk geçirmek için ona atıştırmalıklar vermek oldukça mantıklı bir yol olsa da; eğer ki atıştırmalık verme sıklığınıza dikkat etmezseniz çocuğunuzun çok yemekten midesi bulanabilir. Bu da yolculuğunuzu zorlaştıran bir diğer olay senaryosunu beraberinde getirir.

    Beslenme Çantası

    Not 2: Uzun yolculuk sırasında yemek molası vermeniz kaçınılmaz… Bu molalar sırasında çocuğunuzu memnun etmek için onun istediği yiyecekleri almasına izin vermeyi düşünseniz de seçilen yemeklerin çocuğunuzda herhangi bir yan etki yapmadığına emin olmalısınız. Çünkü örneğin çocuğunuzun midesini bulandıracak bir yemeği ona almanız yolculuğun kalan saatlerini sizin açınızdan zorlaştırabilir. Bu nedenle de çocuğunuz için doğru olan yemekle çocuğunuzun istediği yemek arasında bir orta yol bulmaya çalışmanızı öneririz.

    Araç Koltuğu

    Her ne kadar çocuğunuzun yolculuk sırasında kendisini ne kadar rahat hissettiğinin çok önemli olduğunu söylesek de; hiçbir şey onun güvenliğinden daha mühim olamaz. Bu sebeple siz de çocuğunuzun yolculuk sırasında çocuk araç koltuğunda oturduğundan emin olmalısınız. Çocuk araç koltuğu güvenlikli olduğu için çocuğunuzun canının sıkılmasına neden olacak olsa da; ona oyuncak vererek sıkıntısının azalmasını sağlayabilirsiniz.

    Not: Çocuğunuza yolculuk boyunca su vermeyi unutmamalısınız. Araç koltuğunu çocuğunuzun su kabını yere atma olasılıklarına karşı önlem olarak da kullanmanız mümkündür. Şöyle ki; uzun bir ip aracılığıyla araç koltuğuna çocuğunuzun akıtmaz su bardağını bağlayabilirsiniz. Böylelikle çocuğunuz bardağını yere atsa da ip aracılığıyla bardağı kendinize çekerek kolaylıkla elinize alabilirsiniz.

    Ecza Çantası

    Hemen hemen her çocuk, doktorunun önerdiği ilaçları kullanır. Siz de çocuğunuzla ilk kez yolculuğa çıkacaksanız doktorunuzun önerdiği ilaçlarla bir ecza çantası yapmalı ve bu çantayı arabada kolaylıkla ulaşabileceğiniz bir yere koymalısınız. Çünkü yolculuk esnasında miniğinizin “Anne midem bulandı” deme olasılığı söz konusu olabilir. Böyle bir durumda onun kusma olasılığını engellemek için ecza çantanıza başvurabilirsiniz.

    Ecza Çantası

    Araba Cam Süsleri

    Bilindiği üzere arabaların camlarına takabileceğiniz süs çeşitleri bulunuyor. Siz de yolculuk yapan çocuğunuzun ilgisini başka şeylere çekmek için camlara bu süslerden takabilirsiniz. Hatta örneğin hayvan şeklinde süsler alabilir ve bu süsler aracılığıyla miniğinize hayvanları tanıtacak bir oyun kurgulayarak keyifli bir çocuk etkinliği yapabilirsiniz.  Fakat çocuğunuzun ilgisini çekmek için bu süslerden yararlanacaksanız onun bu süsleri camdan sökmemesi için onu sıklıkla gözlemlemelisiniz. Çünkü süsleri camdan sökerse bu süsleri yemeyi denemesi söz konusudur.

    Yolculuğu Çocuğunuzun Uyku Saatine Göre Ayarlama

    Yolculuğunuzu keyifli kılmak için yapacağınız en mantıklı hareketlerden biri de; yola çıkma saatinizi çocuğunuzun uyku saatine göre ayarlamak olacaktır. Eğer bu ayarlamayı yaparsanız çocuğunuz yolculuğun ilk anlarında mışıl mışıl uyuyacağı için araba yolculuğunuz oldukça sakin bir şekilde başlayacaktır.

    Tuvalet Molası Sıklığı

    Çocuğunuzla ilk kez yolculuğa çıkacaksanız; onun size göre daha çok lavaboya gitme ihtiyacı olacağını bilmenizi isteriz. Bu nedenle de kötü sürprizlerle karşılaşmamak için molalarınızı çocuğunuzun önceden belirlediğiniz tuvalete gitme sıklığına göre vermelisiniz.

    Çocuğunuzla Seyahate Çıkarken Bunları Unutmayın

    Çocukla tatile gitmek…


    Son olarak çocuğunuzla seyahat ederken hazırlayacağınız çantaya eklemeyi unutmamanız gereken ürünlerden bahsedecek olursak; hazırlayacağınız çantada mutlaka aşağıdaki elementler bulunmalıdır.

  • Ateş Ölçer: Gideceğiniz yerde çocuğunuz herhangi bir sıkıntı yaşarsa ateşini ölçmeniz gerekebilir.
  • Güneş Kremi: Belirttiğimiz üzere önümüz yaz… Çocukların da ciltleri oldukça hassas… Bu nedenle hazırlayacağınız çantada mutlaka doktorunuzun önerilerine uygun bir güneş kremi bulunmalı.
  • Böcek Kremi ya da Spreyi: Bebeğinizin huzurunu minimize ederek onu mutsuz edecek etmenlerden biri de böceklerin ısırıkları olacaktır. Bu nedenle çantanızı hazırlarken önleminizi de yanınıza almalısınız ve çantanıza doktorunuzun önerdiği bir böcek kremi ya da spreyi eklemelisiniz.
  • Islak Mendil: Zaten bir ebeveynseniz ıslak mendillerin ne kadar hayat kurtardığını biliyorsunuzdur. Tatil valizinizi hazırlarken içerisine birkaç paket ıslak mendil de eklemeyi unutmamanızı şiddetle tavsiye ederiz.
  • Boyama Kitapları: Belki yaz tatilinde kusursuz bir otele gidiyorsunuz belki de çocuğunuzun en sevdiği akrabalarınızın yanına… Fakat yine de tatil çantasını hazırlarken içine miniğinizin yaptığı çocuk aktiviteleri doğrultusunda eşyalar eklemeyi de unutmamalısınız. Örneğin boyama kitaplarını yanınıza almalısınız. Bu hem onu mutlu edecektir hem de ona sizin onun hobilerine değer verdiğinizi hissettirecektir.
  • Diş Macunu: Çocuğunuz için uygun diş macununu diş hekiminizle birlikte seçtikten sonra bu macunu sıklıkla değiştirmeniz önerilmez. Bu nedenle valizinizi hazırlarken mutlaka çocuğunuzun diş macununu da yanınıza almalısınız. Çünkü gideceğiniz yerde çocuğunuzun halihazırda kullandığı diş macununu bulma ihtimaliniz olmayabilir.
  • Tırnak Makası: Tırnak makasları kişisel eşyalardandır. Bu nedenle de çocuğunuzun bir yetişkinin tırnak makasını kullanması doğru değildir. Siz de bu farkındalıkla hazırladığınız valize çocuğunuza özel tırnak makasını da eklemelisiniz.
  • Çocuklarla araba yolculuğu yaparken dikkat edilmesi gerekenleri sizlere anlattık. Eğer ki miniğim daha çok küçük henüz boyama yapacak ya da çeşitli besin gruplarını tadacak kadar büyümedi diyorsanız sizi “Bebeğinizle Seyahat Ederken Dikkat Etmeniz Gerekenler” yazımıza bekliyoruz.

    İstanbul’da Ücretsiz Çocuk Etkinlikleri

    İstanbul’da Ücretsiz Çocuk Etkinlikleri

    İstanbul’daki Ücretsiz Çocuk Aktiviteleri

    Çocuk gelişimi açısından önemli etmenlerden biri de; çocuklarının aileleriyle ne kadar kaliteli vakit geçirdiğidir. Siz de çocuklarınızla keyifli çocuk etkinliklerine katılarak onun kazanımlar elde etmesini istiyorsanız aşağıdaki etkinliklere göz atabilirsiniz. Bu etkinlikler hem çok yararlı hem de ücretsiz! Çocuğunuza tiyatro oyunları ve atölyeler aracılığıyla yeni bilgiler kazandırdığınız bir ay olması dileğiyle…

    Trump Towers Etkinlikleri

    Selma Hekim ile


    Selma Hekim ile “İleri Dönüşüm” Sanat Atölyesi 8 Haziran ve 22 Haziran Cumartesi saat 15:00’de Trump AVM B3 katında.

    Trump Çocuk Etkinlikleri


    Dünya’yı Kurtaran Çocuk


    “Hayat Ağacı”; kökleriyle tüm dünyaya yasam sevinci dağıtan fantastik bir ağaç. Güzelliğiyle görenleri büyüleyen, hasta kuşların dallarında iyileştiği, kelebeklerin, sincapların, arıların, kuşların evi; Hayat Ağacı… Ama birileri bu ağacın varlığından rahatsızdır. Bu ağaç var olduğu ve tüm dünyaya yaşama sevinci aşıladığı sürece istedikleri olmayacaktır. Gökyüzünü ele geçirmeye çalışan Bay Beton ve adamları buldukları tüm çöpleri (Pet Şişe, Teneke Kutu, Kağıt Kutu, Cam Şişe vb.) bu ağacın köklerini yollamaya başlarlar. Böylece ağacın kökleri nefessiz kalacak ve çürüyüp yok olacaktır. Ama bu ağacı canlarından çok seven çocuklar izin vermeyecektir Hayat Ağacı’nın solmasına….
    ETKİNLİK BİLGİLERİ
    TARİH: 1 HAZİRAN CUMARTESİ
    YER: MECİDİYEKÖY (TRUMP AVM)
    YAŞ GRUBU: 3+

    Sportmen Kral


    Sportmen kral ve komutan “Aburcuburistan” adasını yönetirler. Çocuklar için öyle bir tuzak hazırlamışlardır ki bu tuzağa düşenler patlayana kadar şişer ve köle gibi çalışırlar. İki kahraman çocuk bu oyunu bozar.
    ETKİNLİK BİLGİLERİ
    TARİH: 2 HAZİRAN PAZAR
    YER: MECİDİYEKÖY (TRUMP AVM)
    YAŞ GRUBU: 3+

    En Güçlü Kim


    Çocuk kabına sığmıyor; Atlıyor, zıplıyor, koşuyor, coşuyor…
    Çok ama çok güçlü olmak istiyor..
    Her şeyden güçlü olmak istiyor.. En güçlü olmak istiyor… Her şeyi ısıtan Güneş oluyor önce, sonra güneşin önünü kapatan Bulut, sonra Bulut’u önüne katıp sürükleyen Rüzgar ve en sonunda Rüzgar’ın çarpıp yenildiği Dağ.. Ama başka bir çocuk, iyiliğin en büyük güç olduğunu gösteriyor O’na sonunda..
    ETKİNLİK BİLGİLERİ
    TARİH: 15 HAZİRAN CUMARTESİ
    YER: MECİDİYEKÖY (TRUMP AVM)
    YAŞ GRUBU: 3+

    Cesur Fare Cik Cik


    Fare kedilerden korkmaktan bıkıp usanmış; Bir kedi olsam diye hayaller kurmuş. Ama kedinin de köpekten korktuğunu görünce vazgeçmiş, keşke köpek olsam diye düşünmüş. Ama O’da ne? Köpek’te Aslan’dan korkuyormuş meğer. O’da hemen Aslan olmak istemiş. Aslan da avcıdan korkuyormuş meğer.. En sonunda kendisi olmaya karar vermiş; Eğer cesur bir yüreğe sahipsen, yeryüzünde korkacağın hiç bir şey yoktur , demiş masalın sonunda..
    ETKİNLİK BİLGİLERİ
    TARİH: 16 HAZİRAN PAZAR
    YER: MECİDİYEKÖY (TRUMP AVM)
    YAŞ GRUBU: 3+

    Uçan Adam


    Çooook ama çoook eski zamanlarda, dedemin dedesinin dedesi bile dünyaya gelmemişken, çook ama çoook uzaklarda birbirine komşu iki ülke varmış. Bu ülkelerden birinin adı Tıngırtı Ülkesi, diğerinin adı Gümbürtü Ülkesi’ymiş. Gümbürtü Ülkesi’ni, savaşmayı çok seven bir Kral yönetirmiş. Tıngırtı Ülkesi’ni ise bağıra çağıra şarkı söylemeyi çok seven bir Kraliçe…
    Bu iki ülkeyi yönetenler birbirleriyle hiç geçinemezmiş. Sürekli kavga ettikleri için yanlarında hiç kimse kalmamış. Gümbürtü Ülkesi’ni yöneten Kral, daha fazla toprak kazanmak için çok savaşmak; Tıngırtı Ülkesi’ni yöneten Kraliçe ise, sesini tüm dünya duysun diye kulakları sağır edene kadar şarkı söylemek istiyormuş. Her ikisinin de tek derdi, yeryüzündeki her şeyin sahibi olmakmış.
    Bu iki ülkenin ortasında, kendi yaptığı Sevgi Kulesi’nde yaşayan, hayvanları çok seven küçük bir çocuk varmış. Bu çocuk, Sevgi Kulesi’nden sürekli çevreyi izler, yardıma ihtiyacı olan bir hayvan sesi duysa hemen yanına koşarmış. Bu çocuğun en büyük isteği uçmakmış. Böylece ağaçlardan, çatılardan inemeyen yavru kedileri kurtarmak çok kolay olacakmış…
    ETKİNLİK BİLGİLERİ
    TARİH:23 HAZİRAN PAZAR
    YER: MECİDİYEKÖY (TRUMP AVM)
    YAŞ GRUBU: 4+
    Detaylı takvim için Trump Tower Etkinlikler Sayfası’nı ziyaret edebilirsiniz.

    Çocuk Etkinlikleri

    Pera Müzesi

    Renkleri Sıçrat: Boyalı Mini Hokey


    Sanatçı Zhou Fan’ın eserlerinden esinleniyor boyaları sıçratıyor, renkleri karıştırıyorlar. Mürekkebe, fiziksel dünya ve mekânının bedenle olan ilişkisini anlamanın bir yolu olarak bakan sanatçılardan hareketle masa üzeri hokey oyunu ile eğlenceli vakit geçirirken bu keyifli oyunun izdüşümü de kağıtlara yansıyor. Özgür hareketlerle yarattıkları desenleri hayal güçleri ile yorumluyor, mini hokey oyununda boyaların kağıda bıraktığı izleri gözlemleyerek desenlerin hikayelerini birbirlerine anlatacaklar. Oyun aracılığı ile ortaya çıkan eserler Babalar Günü hatırasına dönüşüyor.
    ETKİNLİK BİLGİLERİ
    TARİH:16 HAZİRAN PAZAR
    YER: PERA MÜZESİ
    YAŞ GRUBU: 4+

    Traş Köpüğü Baskısı: Rengarenk Kartlar


    Babanın traş olurken kullandığı köpükten sanat eseri yapmak daha önce hiç aklına gelmiş miydi? Mürekkep resim geleneğinin farklı yorumlarına odaklanan sergiden esinlenerek, atölyede babalar ve çocuklarla traş köpüğünü gıda boyaları ile renklendiriyor, üzerine sevdikleri desenleri çizerek kağıda baskı alıyor ve ebru sanatına güncel bir yorum getirecekler.
    ETKİNLİK BİLGİLERİ
    TARİH:16 HAZİRAN PAZAR
    YER: PERA MÜZESİ
    YAŞ GRUBU: 4+

    Halis Kurtça Çocuk Kültür Merkezi

    Oyunlarla Ritmik Dans


    Oyunların içinde ritmi duymaya ve dansı keşfetmeye hazır mısınız? Çocuklar, en eğlenceli şarkılar ile hem oyun oynayacak hem de dans edecekler. Bu eğlencede kılavuz ritim. Beden koordinasyonunu güçlendirmek ve beden farkındalığını arttırmak isteyen çocuklar atölyeye davetliler.
    ETKİNLİK BİLGİLERİ
    TARİH:12 HAZİRAN ÇARŞAMBA
    YER: Halis Kurtça Çocuk Kültür Merkezi
    YAŞ GRUBU: 4+

    Kitap Ayracı Atölyesi


    Kitapları ve kitap okumayı sevdiğinizi biliyoruz. Hangi sayfada kaldığımızı hatırlatacak birbirinden güzel, ebru sanatından yapılmış desenlerden oluşan kitap ayraçlarımızı birlikte yapmaya ne dersiniz?
    Katılacak öğrenci sayısı; 10 kişi ile sınırlıdır.
    Katılım ücretsizdir ve rezervasyon ile yapılmaktadır. Atölye tarihinden beş gün öncesi itibariyle, 0216 357 28 37 numaralı telefondan ön kayıt yaptırmanız gerekmektedir.
    Katılımın beklenenin altında olması durumunda etkinlik iptal edilebilir.
    ETKİNLİK BİLGİLERİ
    TARİH:22 HAZİRAN CUMARTESİ
    YER:Halis Kurtça Çocuk Kültür Merkezi
    YAŞ GRUBU: 4+

    ÇocukluDünya’daki çocuk etkinliklerini görmek için tıklayın.

    Bilinçle Yönetilen Hastalık: TİP1 DİYABET

    Tip1 Diyabetli Kızımızla Öykümüz

    Merhaba, ben Rina, 43 yaşındayım; 13 yaşında Tip1 diyabetli bir çocuk annesiyim.
    Bir süredir yazıyorum; hikayemizi, deneyimlerimizi yazıyor hem kendime hem de yeni teşhis almış diyabetli çocuk annelerine yeni bir pencere açmaya çalışıyorum.

    Tip1 Diyabet Tanısı

    Kızımız Nitsa 2 yaşındayken aldı Tip1 diyabet teşhisini. O günden beri hayatımızın bir parçası olarak bizimle beraber nazlı arkadaşımız…işte hikayemizin başlangıcı….
    20 Temmuz 2008 Pazar günü…. Kızımız Nitsa henüz 2 yaşını yeni doldurmuştu…. Nitsa’ya diyabet teşhisi koyulduğu o gün, benim, eşimin, tüm aile fertlerinin ve en çok da Nitsa’nın tüm hayatı birdenbire değişiverdi…. Amerikan Hastanesinin acil servisinde, ufak tefek kara gözlü doktor hanımın sesi hala kulağımdadır…. Kızımızın kan şekerinin 536 ölçüldüğü, Tip 1 diyabet olduğu ve ömür boyu insülin iğneleri ile yaşaması gerektiğini söylemesi, işte o anı asla unutmadım…
    Aradan koskoca 11 yıl geçti. Ne mi oldu, çok şey…Hayır artık o kadar karamsar değilim.

    Çocuklarda Diyabet

    “Diyabet” denildiğinde ben de herkes gibi bunu yaşlılarda olan nam-ı değer “şeker hastalığı” sanırdım… Biz diyabet yakınları ve diyabetliler “şeker hastalığı” lafından hiç hoşlanmayız. Diyabet bizim için artık bir hastalık değil, birlikte yaşamasını öğrendiğimiz bir arkadaş gibidir. Ben de, Diyabet hastalığının 2 türü olduğunu ve çocukluk çağında da Tip 1 olarak ortaya çıkabileceğini işte o gün öğrendim…
    Tıpkı diğer aileler gibi bizim de dünyamız karadı…”Neden biz ?” diye kendimize sorup dururken, bir yandan da var gücümüzle yeni duruma adapte olmaya çalışıyorduk. Yaklaşık 10 günlük hastane tedavisi ardından, insülinlerimiz, glukometremiz ve Tip1 diyabetimizle baş başaydık.

    Tip1 Diyabet ile Yaşamak

    Yıllardır çalışan bir kadın olarak öncelikle işime ara verdim. Ne mi hissettim? Berbat…İlk aylar biraz isyan, biraz karamsarlık, çokça da kendimi dış dünyaya kapatmakla geçti. Çok sevdiğim dostlarımın telefonlarını açamaz oldum. Kimseyle konuşamaz derdimi anlatamaz oldum…Kimsenin beni anlayamayacağını düşündüm, umutsuzdum. Beni en çok yaralayan ise bize her yerde acıyarak bakan gözlerdi…
    Ah ne yazık, daha çok küçük, vah vah vah… işte bu cümleleri duymamak için kendimi dış dünyaya kapattım…
    Sonra biraz sosyal medya biraz da o dönemde bize çok emeği geçen sevgili diyetisyenimiz ve sevgili doktorlarımız sayesinde, aslında yalnız olmadığımızı bizimki gibi yüzlerce, hatta dünyada binlerce Diyabetli çocuk olduğunun farkına vardım. Bu ruh halimin ne bana ne de sevgili yavruma bir faydası yoktu. Toparlanman lazım dedim kendi kendime…
    Karbonhidrat sayımı ve insülin uygulamalarını biraz yoluna koyduktan sonra Nitsa ile gündüzleri ilgilenecek birini bulmakla işe başladık. Bir süre sonra da işime geri döndüm. Bu noktadan sonra sanki hayatımız normalleşmeye başladı. Bu süreçte ailemizin, özellikle büyükannelerin ve sevgili dostlarımızın rolü büyüktür. Tabii diyabet teşhisinden tam 4 yıl sonra gelen evimizin neşesi oğlumuz afacan Ronen’i de unutmamak gerekir….

    Rina çocukları Nitsa ve Ronen ile birlikte


    İnsülin dozları, karbonhidrat sayımları derken, fark ettiğimiz en önemli şey diyabette sürekli öğrenmemiz, kendimizi geliştirmemiz gerektiği oldu. Kızımız çok küçüktü… biz okuyacak, , öğrenecek ve kızımıza faydalı olacaktık….

    Tip1 Diyabette Bilinçli Aile Olmanın Önemi

    İşte bu yüzden eğitimin özellikle de ailelerin eğitilip bilinçlendirilmesinin çok önemli olduğuna inanıyorum. Unutmayalım ne kadar çok bilgi edinirsek, çocuklarımıza o kadar faydalı oluruz…diyabeti yok edemesek de iyi yöneterek onu yenebiliriz….
    Günlük rutinimizde açlık ve tokluk kan şekeri ölçme, yediği öğünlerden sonra karbonhidratlarını sayarak insülin dozu uygulama artık son derece sıradanlaştı. Nitsa’cık bu işi o kadar normal kabul ediyordu ki, 3 yaşındayken bana “Anne senin pıtın nerde” diye sorardı….
    Pıt, kan şekeri ölçümü için aramızda kullandığımız özel bir şifre

    Diyabet Anneleri


    Biz diyabet anneleri sanki 7/24 çalışan yapay pankreas gibiyizdir. Her an tetikte, her an gözümüz telefonda…..24 saat mesai yapan bir hemşire gibiyiz biz…..Her gece saat 3te çalan alarmımız, ya da biyolojik saatimiz vardır…Bazen karbonhidrat hesabını araba kullanırken bile yapabilen bir hesap makinesi oluruz, bazen besin değerlerini ezbere bilen karbonhidrat cetveliyizdir.

    Hepimizde bir dijital tartı hassasiyetinde göz kararı vardır…Biz diyabet anneleri belki de özel bir donanımla geliyoruz bu dünyaya, yavrumuzu koruma içgüdüsüyle her şeye yetiyoruz, ya da yetmeye çalışıyoruz…
    Biz diyabeti yenenlerdeniz. Nitsa bugün 13 yaşında, o çok bilinçli, kendini bilen, kendi diyabetini şimdiden yönetebilen bir genç kız.
    Tabaklarca pasta yememesi haricinde diğer arkadaşlarından bir farkı olmadığını görüyor ve mutlulukla izliyorum. Hani soruyorlar ya bazen “çikolata yiyebiliyor mu! yazııık” evet yiyor meraklanmasın kimse.
    Aktivite, oyun, spor, dans…diyabet bunların hiçbirine engel değil. Yeter ki doğru yönetelim, yeter ki bilinçli olalım. Yeter ki dışarı çıktığımızda insanlar bize acıyarak bakmasın, bizi umutsuzluğa sürüklemesin…

    Rina DARSA
    diyabetliannesi blog yazarı