Boşanma ve En Çok Sorulan Hukuksal Konular | Çocuklu Dünya
 
Annelik-Babalık

Ailelerde Boşanma ve Hukuksal Süreçler

Tarih: 5 Nisan 2022 - Salı
Uzman görüşü için konu öner.

Ailelerde Boşanma ve Hukuksal Süreçler

BOŞANMA VE EN ÇOK SORULAN HUKUKSAL KONULAR

Kötü bir eş, kötü ana veya baba olacak şeklinde bir kaide yoktur. Ancak, en kolay gerçekleşen boşanmalarda dahi çocukların hayatı tamamıyla değişmekte, anne ve babanın bir arada bulunduğu aile modeli iki ev, iki düzen, iki yaşam alanı olarak bölünmektedir.


Türkiye’de 2021 yılında 561.710 çift evlenmiş, 174.085 çift boşanmış, 165.937 çocuk velayete verilmiş; 2020 yılında 488.335 çift evlenmiş, 136.570 çift boşanmış, 124.742 çocuk velayete verilmiş; 2019 yılında 542.314 çift evlenmiş, 156.587 çift boşanmış, 139.660 çocuk velayete verilmiştir.


Velayet Nedir?

Velayet, çocuk üzerinde anne ve babaya tanınmış hak ve yükümlülüklerdir. Anne veya baba dışında herhangi birine velayet verilmesi mümkün değildir. Evliyken ortak kullanılan velayet, boşanma halinde eşlerden birine verilebilir veya son zamanlarda ortak olarak devam ettirildiği de görülmektedir. Boşanma davası neticesinde veya velayet davası sonunda velayeti alan ebeveyn çocuğun bakım ve eğitimlerinden sorumludur; diğer eşten nafaka desteği almasa da çocuğun tüm giderlerini üstlenir, çocuk ile ilgili tüm kararları verir. Özetle, çocukla ilgili tüm sorumluluk velayeti alan eşe aittir. Velayet, boşanma davası ile birlikte karara bağlanabilir. Boşanmadan sonra velayetin değiştirilmesi için velayet davası açılması da mümkündür.

Boşanmada Çocuğun Velayeti Kime Verilir?

Türkiye’de gerçekleşen boşanmalarda; 2021 yılında, velayet %76.1 anneye, %23.9 babaya; 2020 yılında, %75.8 anneye, %24.2 babaya; 2019 yılında, %76 anneye, %24 babaya verilmiştir.

Üye olun çocuk gelişiminde size rehberlik edelim!
Doğumdan itibaren çocuğunuzun gelişimine göre günlük eğitim planı
Uzmanların hazırladığı 2.500’den fazla eğitici oyun
Uzmanlarla seminerler
Uzmanlara danışma

Boşanan eşlerin başka konularda anlaşması mümkün ise de, boşanma davasında veya boşanmadan sonra açılabilecek velayet davasında bir boşanma avukatı nın velayet ile ilgili kuvvetli bir mücadele vermesi gerekir. Nitekim velayet kimsenin vaz geçmek istemediği bir meseledir.

Boşanmada Çocuğun Velayetinin Kime Verileceği Neye Göre Belirlenir?

Çocuğun velayetinin belirlenmesinde en öncelikli ilke çocuğun üstün yararının gözetilmesidir. Velayet davasında çocuğun üstün yararını belirlerken; bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal açıdan gelişiminin hangi şartlarda daha iyi sağlanacağı değerlendirilir. Boşanma avukatının ispatlaması gereken mesele, çocuğun hangi ebeveyn ile birlikte yaşamaya devam ederse fayda sağlayacağıdır; zira mahkeme tarafından asıl değerlendirilen husus budur. Bunun değerlendirmesinde elbette ana ve babanın sağlayacağı faydalar, ahlaki değer yargıları, sosyal ve ekonomik durumları değerlendirilir.

Esasen eşler arasındaki anlaşmazlıklar ve boşanmaya sebep olan olaylar çocuğun velayetinin hangi eşe verileceğine dayanak oluşturmasa da, eşlerin boşanmaya neden olan kusurları hakimin velayeti belirlerken değerlendirdiği hususlardandır. Eğer boşanmaya neden olan kusur çocuğun üstün yararını zedelemekte ise, hâkim velayetin diğer eşe verilmesine karar verebilir. Burada esas olan boşanma sebebi değil, çocuğun bu boşanma sebebine yol açan eşin karakter ve niteliklerine bağlı olarak velayetin o eşe verilip verilemeyeceğine dair güven oluşturma meselesidir.

Nitekim bazı boşanmalarda, eşlerin kusurları her ne kadar diğer eşe karşı gerçekleşmiş ise de, çocuğun kendilerine velayetin verilmesini engeller niteliktedir. Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme özel nedenlerine bağlı boşanma davalarında veya hayata kast, pek kötü muamele veya onur kırıcı davranış özel sebebiyle açılan boşanma davalarında, bu sebeplere dayalı olarak boşanma kararı veren mahkeme, velayetin suç işleyen eşe, haysiyetsiz hayat süren eşe veya pek fena muamelede bulunan eşe vermeyi genellikle uygun bulmaz. Benzer şekilde, akıl hastalığına dayalı özel boşanma sebeplerinin varlığı halinde de çocuğun velayeti akıl hastalığı olan eşe bırakılmaz. Boşanma avukatının titizlikle bu gibi durumları gözeterek iddia ve delillerini sunması, mahkeme nezdinde tesir oluşturması gerekmektedir.

Türkiye’de yukarıdaki hususlar gözetilmekle birlikte, boşanma davasında veya velayet davasında çocuğun cinsiyeti, yaşı, boşanma davası öncesinde veya sonrasında doğmuş olması, eğitimi, sağlık durumu gibi özellikler de hâkim tarafından göz önünde bulundurulur.

Çocuk Velayeti Hangi Durumlarda Anneye Verilmez?

İstatistikler ile sabit olduğu üzere, çocuğun velayeti ortalama %75 oranında anaya verilmektedir. Bu genel bir kural olmayıp, bazı durumlarda anneye velayetin verilmesinin uygun olmadığına karar verilebilir. Bunun dışında, taraflar anlaşmalı boşanma ile de velayetin babaya ait olacağına karar verebilirler. Ancak bu gibi düzenlemelerin hâkim denetiminde olduğu unutulmamalıdır; hakimin uygun bulmadığı hallerde, taraflar velayet konusunda anlaşmış olsalar dahi, velayet taraflardan diğerine verilebilir ve yahut çocuk için anne ve baba dışında bir üçüncü şahıs vasi olarak atanabilir.

0-3 Yaş Grubu Çocuklarda Velayet

Çocuğun 0-3 yaş grubunda olması halinde, çocukların anaya derin duygusal bağlarla sıkı sıkıya bağlı olduğu bir gerçektir. Bu yaş grubunda çocuğun bütün yaşantısı annesi çevresinde kurulmuştur ve psikolojide genellikle bu yaş grubunda anadan yoksun kalmak insanda kötü yaralar açmaktadır. Yargıtay da psikologların bu çıkarımlarına katılmaktadır; küçük yaştaki çocukların “ananın yakınlığına ve şefkatine muhtaç bir yaşta olduğu, benliğinin geliştiği bu yaşlarda ana yoksunluğunun derin izler bırakabileceği gözetilerek velayetinin anneye bırakılması uygun olacaktır” şeklinde ifadeler ile, bu yaş grubundaki çocukların velayetlerinin anneye bırakılmasına karar verilmektedir.

Bu yaş grubunda hemen meydana gelebilecek bir tehlike yoksa, velayet anaya verilir. Nitekim bu yaş grubundaki çocuk çoğu zaman anne sütüyle beslenir ve dolayısıyla baba tarafından bakılamaz. Bu yaş grubunda annenin yaşantısının nasıl olduğu velayetin anaya verilip verilmemesinde gözetilmez. Dolayısıyla, annenin zina yapması, kocasını aldatması, değişik erkeklerle birlikte olması, seks işçisi/hayat kadını olması gibi sebepler 0-3 yaş grubu çocuğun velayetinin anneye verilmesine engel değildir.

Nitekim Yargıtay görüşünde, bu yaştaki çocuk annenin yaşantısını idrak edemez ve olumsuz davranışlarını anlayamaz; anne şefkatine olan ihtiyacı daha öncelikli menfaattir.

3-6 Yaş Grubu Çocuklarda Velayet

Her ne kadar bu yaş grubundaki çocuklar 0-3 yaş grubundaki kadar olmasa da, anne yakınlığına, bakım ve şefkatine ihtiyaç duyarlar. Çocuğun benliğinin geliştiği bu yaşlarda da Yargıtay, çocuğun velayetinin anneye verilmesinin daha uygun olacağı görüşündedir. Yargıtay’a göre, anne yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri, ahlaki gelişmesine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı deliller olmadığı ve hemen meydana gelebilecek tehlikelerin bulunduğu ispatlanmadığı sürece, çocuğun velayetinin anneye bırakılması daha uygundur.

6-13 Yaş Grubu Çocuklarda Velayet

Yargıtay, bu yaş grubundaki çocuğun ana bakım, ilgi ve şefkatine muhtaç olduğu kanaatinde değildir. Buna göre çocuk daha küçük yaşlarda olduğu gibi anneden ayrılma durumunda kuvvetli ve derin yaralar almaz. Bu halde, babanın da velayeti alması anne ile eşit olarak değerlendirilir ve mahkemece tüm hususlar değerlendirilerek bir karar verilir.

8 yaşındaki çocuk idrak çağındadır. İdrak yaşında olan çocukların velayeti değerlendirilirken, ana-babanın sadakatsiz olması gibi meseleler mahkeme tarafından dikkate alınır. Nitekim sadakatsiz anne veya baba çocuğa iyi bir rol model oluşturmayacaktır. Benzer şekilde, şiddet içeren ailelerde, şiddet gösteren eşe velayetin verilmesi uygun görülmeyecektir. Çocuğu istememe, alkol bağımlılığı, çocuğa kötü davranma, tehdit etme, anne-babanın birini öldürmüş olması gibi hususlar bütün olarak değerlendirilerek, çocuğun üstün menfaati gözetilerek velayet kararı verilir.

13-17 Yaş Grubu Çocuklarda Velayet

Ergenlik çağından sonra çocuğun yaşantısında baba figürünün model teşkil etmesi ve otoriteye karşı mücadelesinde baba önemlidir. Bu itibarla, babanın velayeti alması anne ile eşit olarak değerlendirilir.

Özellikle çocukların alıştığı ortamdan uzaklaşmaması veya kardeşlerinden ayrılmaması için babaya velayetin bırakılması genel bir uygulama olmaktadır. Şöyle ki, idrak çağına gelmiş bir çocuğun velayeti kendi isteğiyle babaya bırakıldığında, kendinden daha küçük kardeşinin velayetinin de herhangi bir sakınca görülmemesi halinde babaya bırakılması mümkün görülmektedir.

Çocuk Velayeti Hangi Durumlarda Babaya Verilmez?

Çocuğun velayetinin anneye bırakılmadığı durumlarda, velayet babaya verilir. Ancak velayetin anneye verilmemesi, ille de velayetin babaya verileceği anlamına gelmemektedir.

Özellikle anlaşmalı boşanmalarda veya halihazırda baba ile birlikte yaşamaya alışmış bulunan çocuklarda anneden ziyade babaya velayetin bırakılması uygun görülebilir. Ancak çocuğun velayetinin anneye verilmesinin uygun olmadığı durumlarda, babaya velayeti bırakmanın çocuğun menfaatine olup olmayacağı ayrıca değerlendirilir.

Mahkeme velayetin babaya bırakılmasının da sakıncalı olacağına karar verirse, çocuğa vasi atanmasına veya çocuğun bir kuruma yerleştirilmesine karar verilebilir.

Genellikle uygulamada, babanın şiddet eğilimi olması, çocuğu başka bir aile üyesine bırakıp gitmesi, örneğin babaanneye terk edip hiç ilgilenmemesi, veya ülke dışında çalışıyor olması, kısıtlı olması gibi sebepler ile babanın çocuğun velayetini almasının sakıncalı olduğu değerlendirilir.

Ortak Velayet Nedir?

Türk Medeni Kanunu uyarınca evlilik devam ettiği sürece anne ve baba çocuğun velayetini ortak olarak kullanırlar. Son zamanlarda, yurt dışında da oldukça yaygın olan ortak velayet Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası antlaşmalar ışığında Türkiye’de de iç hukuk halini almış ve bugüne değin uygulama alanı bulmaktadır.

Türkiye adına 1985 tarihinde imzalanan “11 Nolu Protokol ile Değişik İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmeye Ek 7 Nolu Protokol” uyarınca eşlerin boşanması halinde çocuğun üstün yararı gerektiriyorsa ortak velayete karar verilebilmektedir.

Protokol’ün 5. maddesine göre; “Eşler, evlilik bakımından, evlilik süresince ve evliliğin bitmesi halinde, kendi aralarındaki ve çocuklarıyla olan ilişkilerinde, özel hukuk niteliği taşıyan hak ve sorumluluklar açısından eşittir.”

Dolayısıyla, evliliğin boşanma ile bitmesi halinde de esas olan velayetin ortak olmasıdır; velayetin eşlerden bir tanesine bırakılması istisna olarak kabul edilmektedir.

Buna karşın, ortak velayet Türkiye’de gönüllülük esasına dayalıdır. Eğer taraflar arasında çocuk ile ilgili alınan kararlarda çekişme ve ihtilaf doğacağı düşünülüyorsa, velayetin ortak olması çocuğun üstün menfaatine aykırı gelecektir.

Hâkim tarafların ortak velayet konusunda mutabık kalmış olmasına bağlı değildir; çocuğun menfaati gerektiriyorsa hakim tarafların anlaşmalı olarak ortak velayet talebinde bulunması halinde dahi, velayeti tamamıyla tek bir eşe bırakabilir.

Tek tarafa velayetin verilmesindeki karar sürecinde olduğu gibi, mahkemece idrak yaşında olan çocuğun görüşünün de alınması gerekir. Hakim, gerekirse uzman görüşü de alabilir.

Tüm araştırma ve değerlendirmeler yapıldıktan sonra verilebilecek ortak velayet kararı herşeye rağmen kesin karar niteliğinde değildir; her zaman değiştirilebilir veya sonlandırılabilir.

Kardeşlerin Velayetinin Farklı Taraflara Verilmesi

Psiko-sosyal öğreti ve hukuk öğretisi, kardeşlerin ayrılmamasının benlik ve gelişimleri için olumlu olacağı görüşündedir. Birden çok çocuklu evliliklerin boşanma ile sona ermesi halinde çocukların kardeşlik duygularını yaşayarak gelişmeleri için üstün yararları gerektirmediği sürece aynı ebeveyne verilmelerinin tercih edilmesi gerektiği hususunda mutabakat vardır. Nitekim kardeşlerin birbirlerinden ayrılması onların gelişimine olumsuz etki yapacaktır. Yargıtay’a göre “Çocuklar ana babasının boşanmasını değiştiremeyeceği bir olgu olduğu için içine sindirebilir, kabul eder ve ruhen hazmedebilir. Ancak çocuklar kardeşlerinden ayrılmasını önlenebilecek bir olgu iken önlenememiş acı bir sonuç ve ailenin tamamen parçalanması olarak algılayacaklarından zorunluluk bulunmadıkça kardeşlerin dağılması engellenmelidir.”


Üye olup, Haftalık Programımızı uyguladığınızda, 14 gün içinde çocuğunuzdaki değişimi fark edeceksiniz.
Çerez Kullanımı
Kişisel verileriniz, mevzuata uygun olarak toplanıp işlenir. Detaylı bilgi almak için Verilerin Korunmasını inceleyebilirsiniz.
X