Folikül Stimule edici hormon (FSH) kadın üreme fonksiyonlarının düzenlenmesinde anahtar rolü üstlenen temel hormonlardan biridir. FSH beyinde hipofiz bezi ön bölümündeki hücrelerden salgılanarak yumurtalıklarda folikül (yumurta hücresi içeren olduğu içi sıvı dolu kesecik) büyümesini uyarır, yumurta etrafındaki hücrelerden östrojen hormonu sentezlenmesini sağlar.
FSH değeri yumurtalık reservinin ve kadının yumurtalıkların ne derecede görev yaptığının bir göstergesidir.
Adet kanamasının 2-3. Günü alınan kanda FSH hormonu değerleri ölçülür. FSH değerinin 5-10 mIU/mL olması normal yumurtalık rezervini gösterir. FSH’nın 30 üzerinde olması kesin menopozu işaret ederken, FSH 10’un üzerindeki yükselmeler de yumurtalık reservinin azaldığını gösterir.
FSH hormonunda yaş çok önemli bir faktördür, FSH’sı yüksek olan genç hastalarda yumurta sayısı az bile olsa yumurta kalitesi iyi olacağı için gebelik şansları daha yüksektir.
Bazen FSH değeri 5 mIU/mL altında olabilir. Doğum kontrol hapı, bazı ilaçlar veya hormon ilaçları kullanımına bağlı olarak düşük olabilir. Ancak gerçek anlamda düşük olması beyinde hipofiz bezinin veya onun daha üst merkezi olan hipotalamusun yeterli çalışmadığının göstergesidir (hipogonadotropik).
FSH değerinin yüksek olması yumurtalık reservinin azaldığının göstergesidir. 10-15 mIU/mL arasındaki FSH değerleri yumurtalık rezervin sınırlı olduğunun işareti iken bunun üzerindeki FSH değeri düşük yumurtalık reservinin göstergesidir. 30 mIU/mL üzerindeki değerlerde ise artık menopoz söz konusudur.
Sağlıklı yumurtlama için FSH değerinin ne yüksek ne de düşük olması gerekiyor. 5-15 mIU/mL arasındaki değerlerde hamile kalabilme şansı yüksektir. Ancak FSH 8 mIU/mL üzerinde ise yumurtalık reservinin ayrıca diğer testler ile değerlendirilmesi gerekir.
Yaş ilerledikçe menopoza doğru FSH değeri artmaktadır. FSH hormonunun yükselmesi menopoz döneminde yaşanabilen belirtileri beraberinde getirebilir. En sık görülen menopoz belirtileri; ateş basmaları, terleme, sinirlilik, uykusuzluk, vajinal kuruluk, cinsel isteksizliktir.
FSH değeri yumurtalık reservinin azaldığını bir başka deyişle biyolojik olarak artık yumurtaların tükendiğinin göstergesi olması nedeni ile bu kaybedilmiş olan yumurta havuzu maalesef geri getiremiyor. Geri dönüş olamadığı için yükselmiş FSH hormonu seviyeleri düşürülemiyor.
Östrojen hormonu üreme dönemindeki kadınlarda yumurtalıklarda her ay büyüyüp gelişen folikül içindeki yumurtanın etrafında bulunan granulosa hücrelerinden üretilir. Yumurtalıklardan salgılanan östradiol (E2) asıl östrojendir.
Kadınlarda bir ikinci östrojen kaynağı ise yağ dokusu, iskelet kasları ve karaciğerde üretilen östron (E1) hormonudur. Menopoz döneminde vücudun salgıladığı tek östrojendir. Bir üçüncü östrojen olan östriol (E3) ise östradiol ve östron hormonunun metabolizması sonucunda ortaya çıkar. Hamilelik sırasındaki asıl östrojendir.
Adet kanamasının başladığı ilk gün ile başlayan süreçte yumurta büyüdükçe östrojen hormonu giderek artmaya başlar, yumurtlama döneminde (adet kanamasının 13-14. Günlerinde) kanda en yüksek seviyesine ulaşır.
Östrojenler, insan vücudundaki kadın özelliklerinin gelişimini ve korunmasını destekler. Adet döngüleri ve üreme sisteminin düzenlenmesinde, memenin büyümesinde önemli rolü vardır. Adet döngüsü sırasında östrojen, progesterone hormonu ile birlikte embriyonun döllenmesi, implantasyonu ve beslenmesi için uygun bir ortam sağlarlar.
Gebelik döneminde anne adayının vücudunda bebeği taşıması ve emzirmesi için de gerekli değişimleri oluşturur. Östrojen hormonu gebelik döneminde cilt lekelenmeleri ve meme uçlarının renginin koyulaşmasında etkilidir.
Kadınlarda kolesterolü kontrol altında tutar, kemik sağlığını korur. Menopoz döneminde östrojen eksikliğine bağlı kalp damar hastalıkları ve kemik erimesi riski artmaktadır.
Gebelik hormonu olarak da bilinir. Sağlıklı, üreme çağındaki kadınlarda her ay döngü halinde yumurtalıklardan salgılanır. Progesteron hormonu, embriyonun rahim duvarına tutunmasını sağlamak için endometriumu (rahim duvarını) kalınlaştırır.
Hamileliğin ilk 10 haftasında yumurtalıklarda yapılırken 7. haftadan itibaren plasentadan yapımı başlar. 10. gebelik haftasından sonra plasenta progesteronun en önemli kaynağı haline gelir ve anne dolaşımdaki seviyeleri giderek yükselir. Doğuma yakın progesteron seviyeleri kanda 100-200 ng/ml arasında değişir ve plasenta günde 250 mg progesteron üretir. Üretilen progestronun çoğu anne dolaşımına katılır. Amnion sıvısındaki progesteron konsantrasyonu 10. ve 20. haftalar arasında maksimumdur ve daha sonra yavaşça azalır.
Kadın üreme sisteminde progesteron yumurtlama, embryonun rahim duvarına yerleşmesi ve gebeliğin devamı için gereklidir. Düz kasları gevşeterek tüpler ve rahim duvarında aktiviteyi kontrol edip embryonun yerleşmesine yardımcı olur.
Progesteron; rahim iç dokusunu gebeliğe uygun şekle hazırlamak yanında gebeliğin devamı için de önemlidir. Rahim duvarı kaslarını rahatlatıp gevşetir. Progesteron hormonu gebelik döneminde kabızlığa, sık idrara çıkmaya, varislere ve ödeme neden olabilir. Damar duvarlarındaki düz kasları gevşeterek damar direncini düşürür ve bu nedenle hamilelikte kan basıncı düşer.
Human Koryonik gonadotropin (β-hCG) hamilelik hormonudur. Embryo dediğimiz döllenmiş yumurtanın dış yüzünü çevreleyen ve ilerleyen süreçte plasentaya dönüşecek olan sinsityal hücreler tarafından salgılanan glikoprotein yapısında bir hormondur.
8-10. gebelik haftalarında kanda en yüksek düzeydedir. β-hCG hormonun bilinen en önemli görevi gebeliğin ilk 10 haftasında yumurtalıklarda progesteron ve relaksin hormonu yapımını uyarmaktır.
Kesin olmamakla birlikte hCG anne karnında erken dönemde erkek bebeğin testisinde hormon yapımını uyararak cinsel organların erkek yönüne farklılaşmasının sağlanması için androjen denilen erkeklik hormonları üretimini başlatır.
β-hCG hormonu hamilelikte mide bulantısından sorumlu olarak görülmektedir.
Hazır kit şeklinde eczanelerden reçetesiz olarak temin edilebilen pratik idrarda gebelik testi veya kanda β-hCG hormonu seviyesi ölçülerek gebelik tanısı konulur. Kanda yapılan β-hCG testi idrar testine göre daha erken dönemde ve daha kesin sonuç verir. Kan testi günün herhangi bir saatinde yapılabilir ve aynı gün içinde kısa sürede sonuç elde edilir.
Beklenen adet günü geçerse idrarda veya kanda gebelik testi yapılır. Daha erken yapılan testler doğru sonuç vermeyebilir. Kan testi henüz idrar testinde ölçülemeyecek düzeydeki HCG hormonu yükselmelerini tespit edilebilir.
Son adet tarihinin ilk gününden sayılarak gebelik haftası hesaplanmaktadır. Buna göre 28 günlük bir adet döngüsü olan kadında beklenen adet günü henüz yeni geçtiğinde gebelik 4 haftalıktır. Bu günlerde kanda yapılan β-hCG testi 50 mlU/mL’de başlayarak günaşırı nerdeyse katlanarak artış gösterir.
Döllenmeden sonraki 8. ila 11. haftada kandaki beta-hCG değeri en üst seviyesine ulaşır ve ilerleyen gebelik haftalarında beta-hCG değeri düşmeye başlar.
β-hCG hormonu yükselmelerinin beklenen değerlerin altında seyretmesi durumunda dış gebelik, hamilelik haftasının yanlış hesaplanmış olması, beklenmeyen düşükler gibi olasılıkların değerlendirilmesi gerekir.
Kısırlık tedavisinde kullanılan human koryonik gonadotropin (yumurta çatlatma iğnesi) Beta HCG hormonu içerdiği için adet günü geçmeden yapılan gebelik testlerinde ilaca bağlı yalancı pozitiflik olabilir.
Beta HCG değerleri hamilelik dışında bazı kanser türlerinde (mide, pancreas, yumurtalık kanserleri) ve Mol hidatiform denilen üzüm gebeliğinde de yüksek bulunur.
Beta HCG değerin yüksek olması gebeliğin sağlıklı olduğunu göstermez.
Bu nedenlerle β-hCG testinin pozitif olduğu durumda doktorunuzun değerlendirmesi, sağlıklı ve son adet tarihinizle uyumlu bir gebelik olduğunun teyit edilmesi gereklidir.
Oksitosin beyinde hipofiz bezinin arka bölümünden salgılanan dokuz adet aminoasit içeren protein yapısında bir hormondur.
Oksitosin anne ve bebek arasındaki duygusal bağı etkilemesi yanında çiftler arasında aşk ve sadakatte önemli bir role sahiptir. Oksitosin doğum sırasında anne ile bebeğin, orgazm sırasında ise eşlerin arasındaki bağlılığı artıran bir hormondur.
Oksitosin yalnızca anne ile bebek arasındaki bağı değil, sosyal ilişkiler ve partnerlerle olan bağları da sağlar. Kişinin içindeki güven ve cömertlik duygusunu açığa çıkarır.
Sarılmak ve el ele tutuşmak, masaj yaptırmak, hayal kurmak, sevdiğiniz, eğlenceli aktiviteler yapmak, egzersiz, tempolu yürüyüş, yüzme ve diğer fiziksel aktiviteler, yoga, meditasyon ve nefes egzersizleri yapmak, evcil hayvanınıza sarılmak, onunla oynamak, iyilik yapmak, arkadaşlarınızla konuşmak, birlekte iyi vakit geçirmek, müzik dinlemek, iyi bir yemek yemek gibi durumlarda ve sarılmak, el ele tutuşmak ve öpüşmek gibi temas sağlayan faktörlerde oksitosin seviyesi artar.
Gebelik başından itibaren oksitosin reseptörleri yavaş yavaş artar. Doğumların daha çok gece olması oksitosin sekresyonunun daha fazla gece olması nedeni iledir.
Relaksin hormonu gebelik hormonlarından biridir. Gebelikte yumurtalıklardan üretilen protein yapısında bir hormondur. Yumurta ile spermin döllenmesinden 3 hafta sonra anne kanında ölçülebilen relaksin ilk 3 ayda kanda en yüksek düzeydedir, ikinci 3 ayda giderek düşer, daha sonra doğuma kadar sabit bir seyirle devam eder.
Görevi rahim duvarını oluşturan kasların gebelik sürecinde gevşemesini sağlamaktır. Diğer görevleri yeni damarların oluşmasına yardımcı olmak ve doğum anında bebeğin pelvis bölgesinden rahat çıkması için çatı ekleminin gevşemesini sağlamaktadır.
Başarılı bir şekilde güncellendi
Başarılı bir şekilde silindi
İşleminiz gerçekleştirilirken hata oluştu.