P4C Eğitimi & Çocuklarda Felsefenin Faydaları | Çocuklu Dünya
 
Çocuk Eğitimi

Çocuklar İçin Felsefe ve Faydaları

Tarih: 9 Mayıs 2020 - Cumartesi
Uzman görüşü için konu öner.

Çocuklar İçin Felsefe ve Faydaları

Çocuklar İçin Felsefe

Çocuklar ve Topluluklar İçin Felsefe (P4C) yöntemi, 1970’lerin başında Amerikalı felsefeci Matthew Lipman tarafından geliştirilmiştir. Bugün pek çok ülkede, alanda uzman kişi ve kurumlar, çocuklarla ve eğitimcilerle çalışmakta, uluslararası topluluklar içerisinde bilgi ve deneyimlerini paylaşmakta, öğrenme konusunda değişen ihtiyaçları gözeterek alanın gelişmesine katkı sağlamaktadır. 2015 yılından bu yana ülkemizde bu alanda bir hareketin doğmasına öncülük ve tanıklık eden biri olarak, bir uygulama eşliğinde Çocuklar İçin Felsefe yönteminin nasıl çalıştığını, hangi kazanımları desteklediğini sizlerle paylaşmak isterim.

Çocuklar ve Topluluklar İçin Felsefe (P4C)

Klasik bir P4C oturumunda, bir hikâye eşliğinde çocukları bir kavram ya da felsefi soru etrafında sorgulamaya davet ederiz. Kolaylaştırıcı olarak, çocukların varsayımlarını açığa çıkarmalarına ve bu varsayımların doğruluğunu sorgulamalarına rehberlik ederiz. Amacımız, çocuklara bir konuyu anlatmak, öğretmek, farklı bakış açılarıyla zenginleştirilmiş şekilde sunmak değil, o konuyla ilgili çocukların düşünmesini sağlamaktır. Bunu etkin şekilde yapmanın anahtar formülüyse, bir kolaylaştırıcı olarak bizzat kendimizin konuyu merak etmesi, sahici bir ilgiyle soruşturma sürecine katılması ve derinleştiren sorularla süreci yürütmesidir. Yani iyi bir P4C oturumu hem kolaylaştırıcı hem katılımcıların tam bir mevcudiyetle topluluk içinde olmasını, konuşmasını ve birbirini dinlemesini gerektirir. Bu etkinlik, çocukların eleştirel ve yaratıcı düşünme becerilerinin gelişmesi kadar, birlikte çalışan ve birbirine özen gösteren topluluk imkanını görmelerini de sağlar. Hedefimizse, her hafta düzenli yapılan oturumlar sonunda çocuklarda felsefi düşünme becerisinin gelişmesini sağlamaktır. Hayat boyu süren öğrenme yolculuklarında, onlara sunulan içerikleri sorgulayan, anlayan, kabul edip etmeme hakkını kullanan bağımsız ve cesur bireyler olmalarına yardımcı olmaktır.

Üye olun çocuk gelişiminde size rehberlik edelim!
Doğumdan itibaren çocuğunuzun gelişimine göre günlük eğitim planı
Uzmanların hazırladığı 2.500’den fazla eğitici oyun
Uzmanlarla seminerler
Uzmanlara danışma

Resimli çocuk kitaplarıyla çalışmayı seven bir kolaylaştırıcı olarak, bu sene Judith Malika Liberman’ın “Önce Hayal” adlı kitabıyla yaptığım uygulamayı sizinle paylaşmak isterim. Kitap, kuşaklar boyu terzilik yapan bir ailenin kendisi de terzi olan üyesi Jozef’in hikayesini anlatmaktadır. Jozef herkese kıyafetler dikerek yıllarını geçirirken bir gün çırağının uyarısıyla hiç kendine kıyafet dikmediğini fark eder. Çırağı ona, “Herkes için hayal kurarken hiç mi kendin için hayal kurmuyorsun?” diye sorunca, Jozef düşünceye dalar ve ertesi gün mesleğini ilk keşfettiği yer olan dedesinin atölyesine gider. Tozlu rafları ve kutuları karıştırır, eski fotoğraflara bakar.

Hikâyeyi buraya kadar okuduktan sonra şu cümle karşımıza çıkar: “Jozef tam olarak ne aradığını bilmiyordu. Ama dedesinin eski sandığını görünce, bulduğunu anladı.” Bu cümlede bir felsefi soru vardır: “Nesnesi tanımlı olmayan bir arama eylemi olabilir mi?” Tabi ki bu soruyu çocuklara hikâye aracılığıyla sorarız: “Mesela, evde gözlüğümü arıyorum, arama eylemimin hedefi belli. Jozef’in arayışı böyle bir arayış mı?” Bu soruyu 10 yaşındaki çocuklardan oluşan topluluğa sorduğumda, tamamen onların cümleleriyle aktaramasam da şöyle bir akış olmuştu:

Ç1 : Hayır, değil. Gözlüğünü ararken, ne aradığını biliyorsun, bulacağını tahmin ediyorsun ve aramaya başlıyorsun. En sevmediğim işlerden biri. Jozef’in arayışı daha çok içinde bir huzursuzluk hissetmek gibi. Şimdi o şeyi bulacağım ve rahat edeceğim gibi bir hisse kapılmak. Ama o şeyin ne olduğunu bilmiyor.

K : O şeyi aynı anda hem biliyor hem bilmiyor diyebilir miyiz?

Ç1 : Evet, tam olarak öyle. Yazlıktan İstanbul’a dönünce bana çok sık oluyor bu. Yazlıkta zaman geçirirken çok özel ve güzel zaman geçiriyorum diye düşünmüyorum. Ama İstanbul’da odamda sıkılmış otururken bir an içimde Jozef’inki gibi bir kıpırtı oluyor. Bir şey olacak ve çok güzel olacak diye. Huzursuzluk veren bir duygu, tam tarif edemiyorum. Sonra yazlıkta geçirdiğimiz bir gün geliyor aklıma, aradığım şeyin o olduğunu anlıyorum. Başlangıçta ne olduğunu bilmiyorum, ama bir yandan da aslında biliyormuşum gibi. Tuhaf, hiç böyle düşünmemiştim.

Ç2 : Benim de aklıma şu geldi. Bazen bir şey yemek istiyorum ama ne yiyeceğimi bilmiyorum. O şeyi yersem mutlu olacağımı düşünüyorum. ‘O şey’ diyorum, demek ki ‘o şey’ var, ama ne adını biliyorum ne de ne olduğunu. O zaman tanımlayamadığımız nesneler var.

K : Nerede o nesneler?

Ç2 : Bilmem, hafızamızda mı?

K : Peki açlık hissettiğin için mi arıyorsun o yiyeceği?

Ç2 : Hayır, aç olduğum için değil. O şeyi yediğimde mutlu olacağım için arıyorum.

K : İki örnekte de sanki bir boşluk var ve bir şey gelip orayı dolduracak gibi anlattınız.

Ç2 : Evet. Benim boşluğum midemde gibi gözüküyor ama aslında midemde değil, içimde bir boşluk.

Burada, “tanımlanamayan nesne”, “aynı anda hem bildiğin hem bilmediğin nesne”, “bilincin nesneleri” gibi ontolojik sorularla birlikte, “boşluk hissi” gibi varoluşsal bir soru gündeme gelmektedir. Tabii biz çocuklara bunları açıklamayız.

K : Peki aradığınız nesneye ulaşamayınca ne oluyor?

Ç1 : Yazlıktaki o günü hatırlamak, onu hayal etmek biraz iyi geliyor. Bir yandan çok da iyi gelmiyor, çünkü gerçekte bir türlü ulaşamıyorum.

Ç2 : Ben de aradığım yiyeceği bulamadığımda dolapta bulduğum bir şeyi yiyorum, biraz isteğimi geçiştiriyorum, ama tam tatmin olmuyorum.

K : Bir soru daha sormak istiyorum. Bu boşluk hissi kalıcı olsa ne olur? Mesela büyüdün ve sürekli yazlıkta geçen güzel günleri arıyorsun.

Ç1 : Zihnin bir şeye takılı kalır. O güzel günleri düşünürken, içinde bulunduğun zaman da geçiyor. O zaman aralığında geçen şeyleri önemsemediğin ve hep geçmişteki günü istediğin için, o zaman aralığını gerçekten yaşayamıyorsun. Depresyonda olmak gibi bir şey bu.

Ç2 : Ben de hep o yiyeceği arayarak yıllarımı geçirir ve her seferinde yerine başka şeyler yersem şişmanlarım herhalde.

Çocuklar İçin Felsefenin Faydaları

Tartışmada, çocuklar farkında olmadan hafıza, bellek, bilinç, bilinçdışı, melankoli gibi pek çok kavrama uğramaktadır. Onlar buralara uğradıklarını bilmezler, siz de kolaylaştırıcı olarak onları kavram bombardımanına tutmazsınız. Çünkü amacımız bu kavramları öğretmek değildir. Tartışmadaki ontolojik, psikolojik, varoluşsal kavramlar ve sorular üzerine derinlemesine düşünmeleri ve bağlantılar kurmalarını sağlamaktır. İlgisi olan çocuklar bu etkinliği düzenli olarak yaptıklarında ileri düzey düşünme becerileri gelişecektir. Topluluk içinde yapıldığındaysa, hem arkadaşlarının düşüncelerini duyarak kendi düşüncelerini geliştirecekler hem de bazı soruların yalnızca kendileriyle ilgili değil insan olmakla ilgili olduğunu görmenin rahatlığıyla karşılaşacaklardır.

Görüldüğü üzere, Çocuklar İçin Felsefe etkinliği, herhangi bir kitap okuma ve metin sorgulama etkinliğinden farklıdır. Varsayımları açığa çıkarmayı, gerekçeler sunmayı, varsayımların doğruluğunu araştırmayı hedefleyen bir çalışmadır. Öğretmen ya da ebeveyn olarak bu yöntemi uygulamak isteyenlerin her zaman bir uygulayıcı eğitimine katılmalarını öneririm. Ayrıca düzenli uygulamalarla önce kendilerindeki zihniyet dönüşümüne izin vermeleri gerektiğini, sonrasında çocuklarla çok daha verimli çalışmalar yürütebileceklerini belirtmek isterim. Daha fazla örnek görmek isteyenler için de çocuklar için yazdığım felsefe serisi kitaplarını önerebilirim.

Felsefe serisi kitaplarını buradan etmin edebilirsiniz: https://www.redhouse.com.tr/searchresult.aspx?search=%c3%b6zge%20%c3%b6zdemir


Üye olup, Haftalık Programımızı uyguladığınızda, 14 gün içinde çocuğunuzdaki değişimi fark edeceksiniz.
Çerez Kullanımı
Kişisel verileriniz, mevzuata uygun olarak toplanıp işlenir. Detaylı bilgi almak için Verilerin Korunmasını inceleyebilirsiniz.
X