Duyguları düzenleyebilme becerisi olumsuz veya uygunsuz duyguları ortadan kaldırmak veya mutlaka olumlu bir duygu ile yer değiştirmek demek değildir. Duygusal düzenleme ister olumlu ister olumsuz olsun, duygusal dinamikleri optimal bir dengede tutabilmek, böylece çevremizde gerçekleşen ister olumlu ister olumsuz olsun, tüm değişikliklere uyum sağlayıcı bir yanıt verebilmektir. Daha ayrıntılı tanımlayacak olursak aslında duygu düzenleme becerisinin oldukça karmaşık olduğunu anlarız. Duyguları fark etmek, anlamak ve kabul etmek; olumsuz bir duygu yaşarken bile amaca yönelik hareket edebilmek ve aklımıza esen davranışları kontrol edebilmek; amaca ve durumun gerektirdiği koşullara göre duygusal tepkilerimizin biçimini, süresini ayarlayabilecek stratejilere sahip olabilmek; istediğimiz şeye ulaşmaya çalışırken olumsuz duygulara razı olabilmektir.
90’lı yılların sonundan beri giderek artan çalışmalar çocuklardaki ruhsal hastalıkların altında yatan buzdağının duygusal düzenleme sorunları olabileceğine işaret etmektedir. Son yıllardaki birçok araştırma sağlıklı bir ruhsal yapı için hayati faktörün “duyguları düzenleyebilme becerisi” olduğunu ileri sürmektedir.
Çocuk gelişiminde duygularını düzenleyebilme becerisi iyi olan çocuklar daha dikkatli, sebatkar, çalışkan ve başarılı olmaktadırlar. Ayrıca yaşıtlarıyla sorun yaşadıklarında daha kolay çözüm yolları bulabilmekte ve bir sorun karşısında stresi daha iyi yönetebilmektedirler. Ayrıca çocuk ve gençlerde görülen birçok ruhsal sorun ve hastalıkta duyguları düzenleme becerilerinin de bozuk olduğunu artık bilmekteyiz.
Çocukların sağlıklı bir duygu düzenleme becerisi geliştirmeleri bebeklikten itibaren ebeveynleriyle kurdukları ilişkide saklıdır. Bebekler iyi duygu düzenlemeyi, anne-babaları ihtiyaçlarını ve duygularını doğru bir biçimde okuduğu zaman ya da bebekler isteklerinin, ihtiyaçlarının veya hislerinin anlaşıldığından emin oldukları zaman öğrenebilirler. Çocuklar anlaşıldıklarını hissettiklerinde, zor bir durumla karşılaştıklarında bile yaşayacakları hayal kırıklığı, kızgınlık veya üzüntü ile daha iyi baş edebilirler. Erken çocukluğun yani “terrible two”, “inatlaşma” “özerklik” de denilen dönemde çocuğun bireyselliğinin ve biricikliğinin an be an farkında olmak, egemenlik çabalarına izin vermek hatta onurlandırmak ve duygularını anlayıp ona ifade etmek sağlıklı bir duygusal gelişimin kilit noktalarıdır.
Uzman Pedagog Güzide Soyak’ın “Çocukların İlişki Kurma Becerisi” yazısını da okumanızı tavsiye ederiz.
Çocuğun gerçekte kim olduğunu tanımaya ve anlamaya çalışmak ve birey olmak için verdiği mücadeleye saygı duymak, ısrarcılığı azaltacağı gibi suçlanmadan ve utanç duymadan büyümek, özgüven için sağlam temeller oluşturacaktır. Ne kadar uygunsuz veya olumsuz olsa da isteklerinin, ilgilerinin veya duygularının anlaşılması ve bunlara saygı duyulması çocuğun diğerlerini anlamasını yani empati duygusunun gelişmesine katkı sağlayacaktır. Elbette çocuklara “hayır” demek ve “sınır koymak” çocukların sosyal ve duygusal gelişimi için gereklidir. Ancak dikkat edilmesi gereken çocuğun olumsuz davranışlara sınır koymaktır, duygulara set çekmek değil. Bir örnek ile açıklayacak olursak uygunsuz bir isteğine hayır dendiğinde ağlayan veya üzülen bir çocuğa ağlama, boşuna üzülme gibi ifadeler kullanmak bu duyguların saklanmasına, inkar edilmesine veya utanç verici veya korkutucu şeyler olduğunu düşünmesine yol açabilir. Üstelik duyguları yaşamak yerine saklamayı, bastırmayı ve inkar etmeyi öğrenen çocuk duyguları kontrol etmeyi ve duyguları düzenlemeyi öğrenemeyebilir.
Bu konu hakkında söyleyecek çok söz ve yazacak çok şey var aslında ama en temel öğretilmesi ve kabul edilmesi gereken olumsuz yaşantıların ve duyguların da yaşamın bir parçası olduğudur. Bunları yaşamak ve hissetmek kaçınılmaz olsa da nasıl tepki vereceğimizi biz seçebiliriz. Çocuklara bunu en iyi öğretmenin yolu da model olmaktır. Elbette ki bu konuda kimse mükemmel değildir. Ama anne babalar bu konuda ne kadar çaba gösterirse ve eksiklikleri gidermeye çalışırsa çocuğun bu davranışları da model alacağı ve duygusal düzenleme konusunda kendini geliştireceği aşikardır.
ÇocukluDünya Editörünün mesajı: Her bebek için erken dönemlerde yaşanan deneyimler gelişimleri için oldukça önemlidir. Bebeklerin anne karnından başlayarak anne ile bağlanma becerilerinin geliştiği ve duygularını regüle etme becerilerinin oluştuğu bilinmektedir. Bebeklerin ebeveynleriyle kurduğu bağ, bebeğin büyürken oluşan kendini regüle etme becerinin gelişimini etkiler. Ebeveynlerin özellikler 3 yaşa kadar bebeğin fiziksel ihtiyaçlarının karşılanması kadar duygusal ihtiyaçlarının karşılanması da büyük önem arz etmektedir.
Çocukların hiçbir davranışı aslında sorun değildir. Çocukların karşılaştıkları sorunlara gösterdikleri tepkilerdir. Örneğin çocuk aşırı çekingen bir tavır sergiliyorsa bu çocuğun stres altında olduğunun göstergesi olabilir. Çocuk yaşadığı problemler sonucunda savunmaya geçebilir. Bu da çocuğun yatıştırılmaya ihtiyacı olduğunu belirtir. Çocuk bunu kendi başına yapamadığı zamanlarda ebeveynlerine ihtiyaç duyar.
Başarılı bir şekilde güncellendi
Başarılı bir şekilde silindi
İşleminiz gerçekleştirilirken hata oluştu.