‘’Mutlu aileler birbirine benzer. Tüm mutsuz ailelerin ise kendine özgü mutsuzlukları vardır’’
TOLSTOY
Yazım boyunca gözünüzde hep ‘’birbirine bağlı dişli bir çark sistemi ‘’hayal etmenizi rica edeceğim. Çünkü ailenin yapısı, birbirine bağlantılı dişli çarklara benzer. Eş, anne, baba, çocuk, kardeş bu büyük sistemin parçalarıdır. Aksayan ve takılan bir parçayla birlikte bu çark sistemi ya tamamen durur ya da hareketi düzensizleşir. Örneğin aileye sonradan katılan yeni bir küçük kardeş, büyük çocuğun duygu durumunu etkileyecektir. Dolayısıyla anne ve babayı, sonuç olarak da tüm ailenin işleyişini etkileyecektir. Veya anne babanın boşanması tüm sistemi bir süre durduracak ardından sağlıklı boşanma ve yeni yaşam planları ile uygun ayrılmanın ardından sistem değişmiş şekilde yeniden çalışmaya başlayacaktır.
Aile sisteminde bu gözle görülen değişimlerin ötesinde ‘’örtük dengeler’’ olabilir. Örneğin çocuğun yaşadığı fizyolojik olmayan alt ıslatma probleminin temelinde anne babasının tartışmaları olabilir . Veya anne eşinden veya kendi ebeveyninden alamadığı sevgi ve ilgi davranışlarını çocuğuna abartılı şekilde yansıtarak çocuğunun bağımsızlığını ve büyümesini işgal edecek kadar yoğun ve koruyucu olabilir. Bu da çocuğun ya çok erken büyümesine ya da pek sorumluluk almak istemeyen, karar vermekte zorlanan ve çekimser özellikler edinen bir birey olmasına sebep olabilir. Çocuğun okul başarısının düşük olması duran bir sistemin sonucudur. Sistemin esas durdurucu noktasının ne olduğuna inildiğinde ise anne ve babanın çocuğun yanında olumsuz iletişim metotlarıyla tartışıyor olması görülebilir. Böylece çocuğun akademik başarısını yükseltmek için aile içi ilişkiler ve çocuğun ihtiyaçları konuşulur. Sistemdeki esas durma nedeni düzeltilerek sistem yeniden harekete geçirilir.
Ailenin istikrarını sağlayan en kritik ve büyük sistem parçası ‘ ’Eş Sistemi’’dir. Eşler birbiriyle farklı iletişim yollarını öğrenir, birbirlerinin ihtiyaçlarını karşılar, tutarlı olur ve birbirlerinin rollerini desteklerlerse ailenin istikrarı ve huzuru artar. Çünkü eşlerin birbirine yönelik her olumlu veya olumsuz tutumu, onları model alan çocukların tutumlarını da etkileyecektir.
Aile de tüm sistem parçalarının sınırları vardır.
Bu sınırlar ‘’Katı sınırlar’’, ‘’ Belirsiz sınırlar’’ ve ‘’Belirgin sınırlar’’ dır.
Sınırlar, tüm aile sistemik yapısını etkiler.
Çok katı ve keskin sınırlara sahip ailelerde ihtiyaçların ifade edilememesi ve esnekliğin hiç olmamasından hareketle sistem akışı aksayabilir. Duygusal krizler, uzaklaşmalar yaşanabilir.
Belirsiz-Kopuk sınırlara sahip ailelerdeyse bir sınırsızlık hakimiyeti olduğundan düzensizlik ve sıklıkla kaos görülür. Özgürlükten ziyade bir kopukluk vardır. Aile içinde herkesin rolleri karışmıştır. Anne-baba çocuk rolünde, çocuk ise anne veya baba rolünde baskın olabilir. Bir üyenin kişisel hakları devamlı ipotek edilmiş bir üyede tamamen dışlanmış olabilir. Bu durum da duygusal zorlanmalar, birikmişlikler ve krizler getirebilir.
Belirgin sınırları olan aileler ise istenen yapıdır. Herkesin rolü ve kişisel alanı belirlidir. Sınırların varlığının tüm aile üyeleri farkındadır ancak bu sınırlar kaskatı değildir. Bazen duruma göre esneyebilir. İletişime açıktır. Bireyler istemediği şeylere hayır diyebilir ve istediği şeyleri rahatlıkla ifade edebilir. Her üyenin gelişimine, kişisel alanına ve özgürlüğüne saygı duyulur, desteklenir. Kararlar ve kurallar birlikte karşılıklı konuşulur, istişare edilir.
Yapısal Aile Danışmanı Minuchin’e göre aile içinde bazen kurulan koalisyonlar yani gruplaşmalar görülebilir. Örneğin anne ve büyük çocuk daima babaya karşı öfkeyle bir araya gelebilir. Veya baba ve babanın annesi eşe karşı suçlamalarla bir araya gelebilir. Bu gibi koalisyonlar da aile sisteminin akışını ve işleyişini son derece derinden etkilemektedir. Ya da baba ve çocuk iş birliği içinde anneden bir durumu saklayabilir.
Gruplaşmalar iletişime direnç oluşturur ve aile ilişkilerini çok olumsuz etkiler.
ÖZETLE: EV VE YUVA ARASINDA DERİN BİR FARK VARDIR. AİLEMİZİN VE EVİMİZİN OLUMLU İLİŞKİLERİN AĞIRLIKTA OLDUĞU, YAŞANABİLECEK PROBLEMLERİN GÜVENLE ÇÖZÜLECEĞİNE İNANDIĞIMIZ YUVAMIZ OLMASI YAŞAMDAKİ EN BÜYÜK DESTEKLERİMİZDENDİR.
Kendimizi en güvende hissetmemiz gereken yerdir aile. Koşulsuz kabul edildiğimiz, yalnızca var olduğumuz için dahi değerli kılınmamız gereken ilk sosyal yapımızdır. Hayatı gözlediğimiz ilk yerin en güvenli ve huzurlu limanımız olması ne büyük şanstır. Dünyada sorun yaşamayan ve zorlanmayan insan - aile yoktur. Çünkü aile bir sistem gibi olsa da ‘’insan’’dan oluşur. Aile sisteminde zaman zaman mutlaka aksamalar olacaktır. Ancak önemli olan bu aksamaların nedenlerini keşfedip uygun şekilde bakımını yaparak kısa zamanda sistemi yeniden yürürlüğe koymaktır. Yürürlüğe koymakta güçlük çekilen noktalarda ise bulanan görüşümüzü objektifliği ile keskinleştirmenize yardımcı olacak ‘’Aile Danışmanlarımız’’ mevcuttur.
Sevgi ve saygı dolu ailelerde büyüyen sevgi ve saygı dolu çocuklar, sevgi ve saygı dolu toplum umuduyla…
Başarılı bir şekilde güncellendi
Başarılı bir şekilde silindi
İşleminiz gerçekleştirilirken hata oluştu.