Çocuk Yetiştirmek | Çocuklu Dünya
 
Çocuk Gelişimi

Çocuk Yetiştirme Hakkında Sorularınızı Uzmanlarımız Cevaplıyor

Tarih: 25 Nisan 2022 - Pazartesi
Uzman görüşü için konu öner.

Çocuk Yetiştirme Hakkında Sorularınızı Uzmanlarımız Cevaplıyor

Çocuk yetiştirmek

Çocuğunuz yetiştirirken aklınıza gelen soruları uzmanlarımız cevaplıyor.

Bu hizmetimiz Yıllık Premium üyelerimiz için geçerlidir. Hemen üye olun, çocuğunuz hakkında pedagojik veya psikolojik sorunuzu uzman@cocukludunya.com ‘a yollayın, Uzmanlarımız sorularınızı cevaplasınlar.

Bir Çocuğa Değerli Olduğunu Hissettirmenin Yolları Nelerdir?

Eğitim Danışmanı, Pedagog Prof. Dr. Norma RAZON: Bir çocuğa değerli olduğunu hissettirmenin yolu ona zaman ayırmaktır.

Üye olun çocuk gelişiminde size rehberlik edelim!
Doğumdan itibaren çocuğunuzun gelişimine göre günlük eğitim planı
Uzmanların hazırladığı 2.500’den fazla eğitici oyun
Uzmanlarla seminerler
Uzmanlara danışma

● Çocuğun ihtiyaçlarını isteyerek ve sevecenlikle karşılamak,

● Duygularını net olarak çocuğa açıklamak,

● Çocuğun duygularını anlamaya çalışmak,

● Çocukla aktif bir iletişim kurmak,

● Çocuğa ilgi göstermek,

● Çocuğa zaman ayırmak,

● Çocuğu tanıyarak eğitmek…

Gibi davranışlar çocuğa kendini değerli hissettirir. Ayrıca, çocukların ihtiyaçları yaşa göre farklılık gösterir. Daha küçük çocukların ihtiyaçları altının temizlenmesi, giydirilmesi, yedirilmesi gibi daha temel ihtiyaçlar olurken büyük yaştaki çocukların ihtiyaçları gezmek, bir kitap hakkında sohbet etmek, ortak uğraşlar yapmak olabilir.

Anneanne ve Babaanne ile Kalan Çocukların Psikolojisi

Eğitim Danışmanı, Pedagog Prof. Dr. Norma RAZON: Anne ve babanın çalıştığı durumlarda anneanne veya babaanne devreye girebiliyor. Bazı aile büyükleri kendi çocuklarına olmadıkları kadar disiplinli davranabiliyor torunlarına, bazıları ise kendi çocuklarına olmadıkları kadar hoşgörülü davranabiliyor. Bazı anneanne ve babaanneler için çocuğun yemek yemesi, karnının doyması, çocuğun temiz olması, saygılı olması, terbiyeli olması daha büyük önem taşıyabilir. Böylece öğretime katkıdan çok eğitime katkıda bulunmuş olurlar. Ebeveynlerin devrede olmadığı zamanlarda anneanne veya babaannenin olaya müdahale etmesine izin verilmesi ve onlara müdahale edilmemesi daha doğru olabilir. Eğer ebeveynin evinde çocuğa bakılıyorsa anneanne veya babaanne o evin kuralına uygun çocuğa bakmalıdır fakat aile büyüğü kendi evinde çocuğa bakıyorsa o evin kurallarına müdahalede bulunulmamalıdır. Aile büyükleriyle kurallar hakkında çocuğun önünde tartışılmamalıdır. Böyle bir durum söz konusu olduğunda çocuk da kendi annesine babasına baş kaldırmayı öğrenmiş olur. Anne ile babanın daha ılımlı yaklaşması bu noktada önem taşır.

Çocuk Yetiştirme Hakkında Sorularınızı Uzmanlarımız Cevaplıyor

Karşı Gelme Bozukluğu Nedir?

Eğitim Danışmanı, Pedagog Prof. Dr. Norma RAZON: Karşı gelme bozukluğu çocuğun, yetişkinin verdiği her talimata tepki vermesidir. 2-2.5 yaşlarındaki çocuklarda görülen inatlaşma ile karıştırılmamalıdır, bu yaş aralığındaki çocuklarda çok yaygın görülen bir durumdur. Karşı gelme bozukluğu olan çocukları bir şey yapmaya ikna etmek çok zordur. Bazı ergenlerde de bu davranış bozukluğu görülebilir. Karşı gelme davranışı çok kolay çözülebilecek bir problem değildir, uzmanlardan destek almak işe yarayabilir. Her söylenilene karşı gelen çocukla iletişim kurarken sakin ve kararlı davranıldığında çocuğu ikna etmek uzun da sürse mümkün olabilir. Karşı gelme davranışı çoğunlukla çocuğun doğuştan var olan huylarıyla ilgilidir. Genetik faktörler ve ailenin çocukla iletişimde yaptığı hatalar bu bozukluğun ortaya çıkmasında rol oynayabilir.


Çocuklarda Kendine Zarar Verme Davranışı (Self Injury)

Eğitim Danışmanı, Pedagog Prof. Dr. Norma RAZON: Bu davranış çok küçük yaşlardan itibaren görülebilir. Özellikle 2 yaş dolaylarında negatifliklerin arttığı dönemde kendine zarar verme davranışı görülebiliyor. Çocuğun engellenmesi, istediğinin yapılmaması durumunda çocuk öfke nöbeti geçirip başkasına vurabileceği gibi kendisine de vurabilir, kafasını bir yerlere vurabilir veya kendini ısırabilir de. Çocuklara kimseye zarar vermemesi gerektiğini öğrettiğimiz gibi kendilerine de zarar vermemeleri gerektiğini öğretmeliyiz.

Çocuklara yangın ve deprem eğitimi?

Eğitim Danışmanı, Pedagog Prof. Dr. Norma RAZON: Öncelikle depremin ne olduğu çocuğa anlatılmalı, yer sarsıntısının ne olduğu en basit bilimsel sözcüklerle anlatılmalı ve ondan sonra bu depremden nasıl korunması gerektiği anlatılmalı. İki şeye çok dikkat etmek gerekir. Bir tanesi depremi anlatırken çocukta panik yaratmamak ve her an deprem olacak endişesi yaratmamak. ikincisi depremin çok aktüel olduğu dönemde sürekli televizyonu açık tutmamak, sürekli haberleri dinlememek, yazılı sözlü medyayı yakından takip etmemek. Çünkü bu çocuklarda tahmin ettiğimizden daha çok travmaya yol açabiliyor özellikle görüntüler. Yangın nedenleriyle açıklanmalı, hangi durumlarda yangın olduğu anlatılmalı. kibritle oynamamak, ocağa çok sokulmamak gerektiği, yanan bir ateşe kağıtla tahtayla yaklaşıp bunları içine atmamak gerektiği anlatılmalı. Yangının yaşandığı bölgeler sürekli televizyonda gösterilmemeli, evde sürekli bu konu konuşulmamalı ki çocukta endişe doğmasın. Böyle bir şeye de maruz kalmışsa bu çocuğa da açıklanmalı, maruz kalmanın sonunda da travma yaşanmışsa muhakkak tekniklerle psikolojik destek görmeleri lazım. Çocuğun yaşı müsaitse acil durum numaraları öğretilebilir, ne yapması gerektiği öğretilebilir, kimi araması gerektiği anlatılabilir, kiminle paylaşması gerektiği öğretilmelidir.

Cinsel İstismarın Çocuklar Üzerindeki Etkileri

Eğitim Danışmanı, Pedagog Prof. Dr. Norma RAZON: Cinsel istismar çocuklarda travma yaratan ve mutlaka profesyonel destek gerektiren bir durumdur. Bu nedenle çok küçük yaştan itibaren çocuklara kendi cinsel bölgeleri, cinsel bölgelerin mahremiyeti, kimsenin bu bölgelere dokunamayacağı, kimsenin çocuğun cinsel bölgelerine bakmaması gerektiği, çocuğun da başkalarının cinsel bölgelerine bakmak istese de bakmaması gerektiği, dokunmaması gerektiği öğretilmelidir. Çocuğun kendi kendini koruması çok önemlidir. Böyle bir durumda kaldığı zaman ne yapacağı ile ilgili çocuğun kafasında bir şablon olması gerekir. Çocuk, başına gelenleri anne babasıyla, öğretmeniyle paylaşabileceğini bilmelidir. Özellikle çocuklar bizim kontrolümüzden çıktıklarında, anaokuluna başladığında, oyun gruplarına katıldığında vs. ebeveynler çocuğu iyice kontrol etmelidir, dikkatli olmalıdır fakat bunu çocuğa hesap sorar gibi, kızar gibi yapmamalıdır. Çocuğu yıkarken, üstünü giydirirken, çocukla sohbet ederken vücutlarını denetlemek ve gün içerisinde ne yaptığını çocuktan dinlemek, sürekli tetikte olmaları gerekir. İstismar asla hafife alınacak, üstü kapatılacak bir konu değildir. Muhakkak bunu çocukla konuşabilmek, çocuğun yaşadığı duyguları paylaşabilmek ve muhakkak çocuğun destek almasını sağlamak lazımdır. Çocuğa suçluluk duygusu yüklemekten kesinlikle kaçınılmalıdır, çocukla konuşurken ‘’bu yaptığın ayıp, günah’’ diyerek çocuğa baskı uygulamamak gerekir. Böyle yanlış iletişimin sonucunda çocuk başına gelen hiçbir şeyi ailesiyle paylaşmamaya başlar. Aileler bu duruma çok duyarlı olmalıdır. Çocuk yuvaya başladığı zaman, arkadaşına yatıya gittiği zaman bilinçlendirmek, çocuğun başkasının kucağına oturmaması gerektiğini, tanımadığı kimsenin ona sarılmaması gerektiğini ve onun da tanımadıklarına sarılmaması gerektiğini aileler öğretmelidir. Çocuk, bir arkadaşının evine gittiğinde ya da çocuğun bir arkadaşı eve geldiğinde çocuğun odasının kapısının kapatılmaması gerekir, çocuk arkadaşının evine gittiğinde mutlaka evde bir yetişkinin olması ve o yetişkin ile iletişimde olabilmeniz gerekmektedir.

Çocuklarda Siber Zorbalık Nedir ve Nasıl Anlaşılır?

Eğitim Danışmanı, Pedagog Prof. Dr. Norma RAZON: Siber zorbalık bir temasın olmadığı fakat internet üzerinden yapılan zorbalıktır. Bu zorbalık türünde çocuğun bir yetersizliği dile getirilip alay konusu olabilir, fiziksel yetersizlik, okul başarısı, arkadaş ilişkileri bu zorbalık konularından olabilir. Bunu yaşayan çocuk arkadaşlarından uzaklaşır, içine dönük olur, uzaklaşır, mutsuz olur. Siber zorbalıklarda en çok ele alınan konulardan biri başarısızlık. Çocuğun başarısızlıklarıyla internet ortamında dalga geçilebilir. Fiziksel özellikleri dalga konusu olabilir. Çirkin, zayıf, şişman, kısa vs. gibi fiziksel özellikleriyle dalga geçilebilir. Başka bir zorbalık türü de arkadaşlıktan yoksun bırakmak, dışlamak, yok saymak. Cinsel kimlikler de alay konusu olabiliyor.

2 yaş çocukları için spor, müzik ve resim yetenekleri için ne yapmalıyız?

Eğitim Danışmanı, Pedagog Prof. Dr. Norma RAZON : 2 yaşlarındaki bir çocuk, bu yaşa özgü bir cimnastik grubuna, yüzme okuluna, müzik veya resim (resim derken, çizim değil, parmak boya, hamur, çamur ile aktivitelerin yapıldığı) sınıfına katılabilir. Çocuk bunlardan hangisine ilgi duyuyorsa, hangisinden keyif alıyorsa, hangisinde başarılı ise, bu aktivite sonraki yıllarda düzenli yapılan bir hobi olarak devam ettirilebilir. Yaşı kaç olursa olsun, bir çocuğun sanatsal ve/veya sportif bir hobisinin olması çok yararlıdır.

2 yaş çocuğu ne kadar televizyon seyretmeli?

Kızımız 2 yaşında. Dijital dünya ile etkileşim de kafa karıştıran bir konu. Biz bu zamana kadar sınırlı süreli olacak şekilde bazı müzikli video-çizgi film (kukuli, ali baba vs. ) izletme dışında olabildiğince uzak tutmaya çalıştık. Ancak bundan sonra nasıl bir yol takip edilmeli. Bu dünyanın kazanımları da var muhakkak ve bunlardan nasıl faydalanmalıyız. Dijital oyunları tavsiye eder misiniz? Eğer evet ise hangilerini önerirsiniz. Bunu da merak ediyoruz.

Eğitim Danışmanı, Pedagog Prof. Dr. Norma RAZON : Günümüzde çocukları dijital dünyadan tamamen uzak tutmak mümkün değil. Önemli olan çocuğun yaşına ve özelliklerine uygun içerikler seçmek ve süreyi sınırlamayı bilmek. Tabii ki 2 yaşlarında bir çocuk 15-20 dakikalık eğitici, öğretici, eğlendirici bir çizgi filim, bir video izleyebilir. Çocuğa zararlı olan: uzun saatler ekrana (T. V. , cep telefonu, tablet) maruz kalmasıdır.

Çocuğuma kendisini korumasını nasıl öğretebilirim?

Kızım 3 yaş 1 haftalık. Sosyal bir çocuk parka gittiğimizde hemen arkadaşlarının yanına gidiyor ve adını söyleyip tanışıyor arkadaşlarıyla ve oynamak istiyor. Ancak bazı durumlarda sadece arkadaşı olması için çocuklar yanından gitmesin diye taviz veriyor. Çocuklar ona zarar verip vurduklarında dahi itiraz etmiyor. Haftaya kreşe başlayacak ve yanında ben olmadığım zamanlarda kendini korumayı nasıl öğretebilirim?

Eğitim Danışmanı, Pedagog Prof. Dr. Norma RAZON : Sosyal bir çocuğa sahip olmak, anne baba için büyük keyif. Parkta, oyun alanlarında çocuklarla oynadıkça, gideceği kreşte akranlarıyla bir arada oldukça kendini korumayı öğrenecektir. Tabii ki bugünden bir takım önlemler alınabilir.

- Parkta bir çocuk ona vurduğunda: "Çocuğun sana vurduğunu gördüm, kimse sana vuramaz, kimse sana zarar veremez, çocuk sana vurunca kim bilir neler hissettin... kızmış olabilirsin, üzülmüş olabilirsin...vurmasından hoşlanmadığını çocuğa nasıl söyleyebilirsin nasıl anlatabilirsin?" diye sorun çözüm üretmesini, bekleyin, onun adına çözüm üretmeyin.

- "Çocuk sana vurduğunda kendini korumamayı seçersen parkta kalmayıp eve dönmeyi seçmiş olursun, kendini korumayı seçersen parkta kalıp oynamayı seçmiş olursun" deyin. Kendini korumadığında eve dönün, yolda "Ben senin zarar görmeni istemiyorum, kendini nasıl koruyabileceğini düşünmen için eve dönüyoruz" deyin, kısa net konuşun.

- Parktan eve geldiğinizde canlandırma (taklit, dramatizasyon, role playing) oyunları oynayın. "Sen parktaki vuran çocuk ol, ben de Asya Güneş olayım" deyin. O size vurduğunda, siz kızınızın yapmasını istediğinizi yapın ve söylemesini istediğinizi söyleyin. "Bana vurmanı istemiyorum, acıtıyorsun, vurmandan hoşlanmıyorum" deyip bedeninizi korumak üzere kollarınızı uzatın veya yüzünüzü korumak üzere kollarınızı katlayıp yüzünüzün önünde tutun. Böylece kızınıza öneride bulunmamış, yapacağını ve söyleyeceğini dikte etmemiş olursunuz, sizi örnek alması için fırsat yaratmış olursunuz.

- Evcilik oyunu oynayabilirsiniz, birbirine vuran ve vurmayan çocuklardan oluşan oyunlar kurabilirsiniz.

- İçinde vuran ve vurmayan çocukların bulunduğu hikayeler anlatabilirsiniz, kimi haklı kimi haksız bulduğunu sorabilirsiniz, vuran ve zarar gören hakkında neler düşündüğünü sorabilirsiniz.

Kolay gelsin

Yurt dışında yaşama çocuğumu nasıl alıştırabilirim?

43 aylık bir kızım var. Yaklaşık 4 ay önce yurtdışına taşındık. Kreşe başladı. Erken konuşan ve kendini konuşarak ifade etmeye alışmış bir çocuk. Burada yeni bir ortam yeni bir dil zorluk yaşıyor. Normalde canı yandığında bile yaygara yapmayan bir çocuk. Son zamanlarda çok ağlamaya ve elindekileri fırlatmaya başladı. Evde ağlamalarına müdahale etmiyorum ancak dışarda “birisi bu kadar ses çıkarsa hoşlanır mısın? İnsanları rahatsız etmeye hakkın yok” diyorum. Ona da “canın yanmadı, korkmadım ne için bu kadar ağlıyorsun diyorum. Yani sonuçta binada ok ağladığında, gerçekten biri rahatsız olabilir. Sonuçta o çocuk ama bir yandan da biri birşey derse diye geriliyorum sanırım. Bu konuya nasıl yaklaşmalıyım sizce?

Eğitim Danışmanı, Pedagog Prof. Dr. Norma RAZON : Yeni bir ülke, yeni bir hayat, yeni bir ortam, yeni bir kreş, yeni bir dil. Hepsi ayrı ayrı zorluk yaratan durumlar. Hele ana dilini erken konuşmuş, kendini konuşarak ifade etmeye alışmış bir çocuk için. Muhtemelen okulda konuşulanları anlamamak, kendini ifade edememek, çocukta stres, endişe, korku yaratıyor. Yaşadığı bu kırıklık onda öfkeyi tetikliyor. Kırıklığını ağlayarak, öfkesini elindekini fırlatarak dışa vuruyor, olumsuz davranışlarla dikkat çekmeye çalışıyor, tarafınızdan anlaşılmayı bekliyor.

-Önce bulunduğunuz ülkenin dilini bir an önce öğrenmesi için destekleyin

-Oyun öğretmeni, ev öğretmeni, oraya üniversiteyi okumak için giden Türk gençleri, oyun arkadaşı bulun

-Ona sürekli neden ağlıyorsun diye sormayın, o da nedenini bilmiyordur

-Ona devamlı ağlama demeyin, bina içinde çok ağlıyorsa açık havaya çıkarın

-Onu anladığınızı söyleyin... Şu dili konuşamadığın ve söylenenleri anlamadığın için sıkıntın var, bu konuda ben sana nasıl yardımcı olabilirim.... ağladığın zaman konuştuklarını anlamıyorum, biraz sakinleş sonra konuşalım..... deyin, üstüne gitmeyin

-Onu rahatlatacak oyunlar bulun. evde su-kum-kil-hamurla oynatın, her fırsatta sokağa parka bahçeye çıkarın, enerjisini boşaltacak aktiviteler yaratın ve yaptırın, anne baba onunla ayrı ayrı oyun oynayın, kitap okuyun, faaliyet yapın bazen anne çocuk, baba çocuk ikili bazen de 3 lü keyifli zaman geçirin.

Çocuğa paylaşmayı öğretmenin yolları nelerdir?

3,5 yaşında bir kızım var. Kreşe gidiyor. Bazen arkadaşlarıyla olduğu ortamlarda oyuncağını paylaşmak istemiyor. Alan olursa elinden alıp o benim diyor ve elletmiyor. Başkası kendisi ile paylaşmayınca gelip bana “oyuncağını benle paylaşmadı” diyor. Bu süreçte nasıl davranmalıyım?

Eğitim Danışmanı – Pedagog Prof. Dr. Norma Razon: Merhabalar,

· Eve ara ara bir arkadaşını davet edin ve arkadaşı gelmeden "Bak şimdi arkadaşın seninle oynamaya gelecek, paylaşmak istemediğin oyuncakları benim odama koy, onları paylaşmak zorunda değilsin ama senin odandakileri veya oyun alanındakileri arkadaşınla paylaşman gerek çünkü o seninle oynamaya geliyor. Biliyorsun siz oynadıktan sonra, oyuncakların burada kalıyor, arkadaşın gidince de onlarla oynayabileceksin" deyin.

· Genelde çocuklar oyuncak paylaşmayı ana okulunda/ kreşte veya kardeşleri varsa, evde öğrenirler.

· Bu arada evde kendisi ile simit/ poğaça/ meyva/oyuncak paylaşın, paylaştığı için teşekkür edin, oyun bitince de oyuncaklarını geri verin.

· Anne baba kuru yemişleri paylaşırken ona gösterin.

· Taklit/dramatizasyon/ canlandırma oyunları oynayın. Oyunlarınızda, oyuncaklarını paylaşan bir çocukla, oyuncaklarını paylaşmayan bir çocuk olsun, onlarla ilgili senaryolar kurgulayın. Bu oyunlar nasihat etmekten daha yararlı olur.

· Başkasının oyuncağını alıp "benim" dediği zaman, "Bu oyuncak hepinizin veya bu oyuncak arkadaşının" diye uyarın.

Kolay gelsin


Üye olup, Haftalık Programımızı uyguladığınızda, 14 gün içinde çocuğunuzdaki değişimi fark edeceksiniz.

ETİKETLER

Çerez Kullanımı
Kişisel verileriniz, mevzuata uygun olarak toplanıp işlenir. Detaylı bilgi almak için Verilerin Korunmasını inceleyebilirsiniz.
X