Eğitimcilerin bir kısmı özellikle ilköğretim çağında, çocukların bağımsız öğrenmeyi başarabilmesi, öğrendiklerini tekrar etmesi, bir sonraki derse hazırlanması, öğrendiklerinin değerlendirebilmesi amacıyla önemli gördükleri ev ödevlerine sıkı sıkıya bağlı kalırken, bir kısmı da çocuğun aşırı yorulmasına neden olduğu, aktif öğrenmenin gerçekleştiği sınıf ortamı etkisini değiştirdiği ve aile dinamiklerini olumsuz etkilediği düşüncesiyle ödevler konusunda çekimser kalmaktadır.
Anne babalar da ödev konusunda karmaşa yaşamaktadır. Hiç ödev verilmeyen okul sistemlerinde, eve gelen çocuğun okulda neler öğrendiğini bilemeyen ebeveyn belirsizlik ve endişe baskısı altında kalırken, fazla ödev verilen sistemlerde aile, çocuğun ödev yapmasının garantörü pozisyonunu almakta, ebeveyn rolüne bir de “ödev yaptıran kişi”, “belletmen”, “etüd sorumlusu” gibi denetleyici bir role bürünmeye zorlanmaktadır.
Şüphesiz ki bu iki rol de aile dinamiklerini belirgin olarak etkilemektedir.
Özellikle, eğitim konusunda zorlanmalar yaşayan ve özel eğitim gereksinimleri olan Dikkat Eksikliği/Hiperaktivite Bozukluğu ve özgün öğrenme bozukluğu gibi özellikleri bulunan çocuklar için ev ödevi tamamlama konusu, hem ev içinde uzayan saatler anlamına gelmekte, hem de çocuğun başarı konusunda yaşayabileceği özgüven sorunlarına yenilerini eklemektedir.
Ertesi gün öğretmen tarafından kontrol edilmeyen ödevler ise apayrı bir sorun oluşturmaktadır. Yerleştirilmeye çalışılan “düzenli çalışma davranışı” öğretmen tarafından denetlenmezse çocuk için önemini yitirmektedir.
Bağımsız çalışmanın öğrenilmesi, ev ödevlerinin verilmesindeki temel ilke ise, ödevin alacağı süre ve yapılacağı biçim çocukların gereksinimlerine göre iyi ayarlanmalıdır. Yalnız başına yapılamayan bir ödev, amacına uygun bir ödev değildir; anne babaların yardımları olmadan tamamlanamayacak projeler, kaynaklar konusunda yeterli bilgi aktarılmadan verilen internet ödevleri, saatler süren araştırma ödevleri de amaçlarına uygun ödevler değildir.
Buradaki dengeyi kuracak olan okul sistemi olmalıdır. Okul, aile ve öğrenci üçgeninde özellikle bilinçli bir tercihle uzun dönemli bir eğitim politikası halinde kurulması önem taşımaktadır.
Ülkemizde milli eğitim sisteminin çelişkileri, yıllık değişiklikleri, öğrenci seçme sistemlerinin yıpratıcı, yarıştırıcı etkileri gibi makro düzeyde etkiler altında kalan okul sistemleri bu uzun soluklu politikaları belirlemekte zorluklar çekmektedir. Bu nedenle evlerimizde okul ödevlerinin dışında da yüzlerce test sorusu çözmek, hatta özel ders aldığı öğretmenin de verdiği “vazifeleri” tamamlamak gibi sorumluluklar çocuklarımızı beklemektedir.
Ek Not:
Türk Dil Kurumu Sözlük:
Ödev: (isim)
1. Yapılması, yerine getirilmesi, insanlık duygusu, töre ve yasa bakımından gerekli davranış, vazife, vecibe
“Şimdiye kadar ihmal ettiğim için kendimi suçlu saydığım bir ödevi yerine getirdim.”- N. Hikmet
2. Öğretmenin öğrencilere okul dışında yapmaları için verdiği çalışma
“Öğretmenleri ödev vermiş, ders çalışıyorlar.”- A. Ümit
ÇocukluDünya Editörünün mesajı: Ödev kavramı ilkokula adım atmış her öğrencinin hayatına giren bir kavramdır. Aynı şekilde ailelerde çocuklarıyla birlikte ödev kavramı ile tanışırlar. Kimi aile ödev verilmesini desteklerken kimi aile bu kavrama mesafeli yaklaşmaktadır. Aynı şekilde eğitimciler kimi zaman ayarında ödev verirken kimi zaman farkında olarak veya olmayarak ödev yükünü arttırmaktadır.
Burada önemli olan nokta ödevin çocuklara kazandıracağı öğrenimlerdir. Eğitimciler ödev vermeyi özellikle ilkokul çocuklarının sorumluluk bilincini geliştirmek ve kendi kendine öğrenmeyi pekiştirmek adına önemli görmektedir. Çocukların eğitimlerine önem vermesi, kendilerini geliştirmeyi sorumluluk haline getirmesi ve bunun için çalışması önemlidir.
Başarılı bir şekilde güncellendi
Başarılı bir şekilde silindi
İşleminiz gerçekleştirilirken hata oluştu.