1) Ayrılık Anksiyetesi Bozukluğu
(bakım vericiden ayrılıkta aşırı korku yaşanması)
2) Sosyal Anksiyete Bozukluğu
(sosyallikten aşırı korku veya negatif değerlendirme)
3) Yaygın Anksiyete Bozukluğu
(gelecek olaylara yönelik aşırı kaygı beklentisi)
4) Özgül Fobi
(köpek veya yükseklik gibi bir spesifik uyarandan aşırı korku)
Tanı koyarken en önemli durum yaşa özgü korkulardaki eşik düzey farkını değerlendirebilmektir. Normatif korkular yaşa özgü değerlendirildiğinde örneğin 9. ayda beklediğimiz yabancı anksiyetesinin olmaması bir sorun olarak değerlendirilir. 3-6 yaş aralığında yaşa özgü doğal korkular tabii ki vardır ancak kaygı bozukluğu için hem işlevsel bozulmalar hem de korku ve kaygı belirtilerinin şiddetli olması beklenir. Bu yaş grubunda kaygı- korku belirtileri; aşırı ağlama, kaçınma, donup kalma, öfke nöbetleri veya yapışma şeklinde kendini gösterebilir. İşlevselliğin kaybı ise kreş ya da anaokuluna gitmek istememe, yaşıtlarıyla ilişkide huzursuzluk ve isteksizlik, aşırı sıkıntılı duygulanım olabilir. Böyle durumlarda örneğin dışarıda yemek yerken veya alışveriş yaparken eylemin yarım bırakılmasına sebep verebilecek düzeydeki sıkıntı aile fonksiyonelliğini ve keyfini bozucu seviyeye gelebilir.
Kaygı Bozukluğu görülme sıklığı 3-6 yaş döneminde %10-20 aralığındadır. Bu yaş grubunda cinsiyetler arası fark anlamlı düzeyde değildir. Kaygı Bozukluğu olan çocuklarda diğer ruhsal hastalılara göre eş zamanlı Depresyon, Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bzk, Karşıt Olma Karşıt Gelme Bozukluğu tanılarına daha sık rastlanır.
Kaygı Bozukluğunda ailesel kalıtım oranı %40-65 aralığında bulunmuş olup, diğer ruhsal hastalıklara (Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu, Bipolar Bozukluğu, Otizm, Şizofreniye) göre oldukça yüksektir. Bu yüksek sonuç genetik aktarımın yanında çevresel etkilerinde Kaygı Bozukluğu’nda önemli rol oynadığına işaret eder. Bebeklik döneminden itibaren kişiye özgü açığa çıkan Mizacın içinde ifade edilen yeni bir uyarana verilen duygusal, dikkatle ilişkili fonksiyonlar ve motor aktivite yanıt stilleri Kaygı Bozukluğu için 3-6 yaş aralığında en önemli risk faktörüdür. Davranışsal inhibisyon bebeklik döneminde; mizacın bir özelliği olarak yabancılara ve yeni oyuncaklara yönelik oluşan negatif duygusal veya şiddetli kaçınmalı reaktif yanıtlar olarak tanımlanabilir. Bebeklik ve erken çocukluk dönemlerinde Davranışsal inhibisyon, pozitif duygulanım ve çabalama uğraşlarının zayıf olması Kaygı Bozukluğu için risk faktörleri olarak sayılabilir.
Ailedeki ve özellikle anne babadaki kaygı bozukluğu, hem genetik aktarım hem de bebeğin gelişimi sırasında etkileyici önemli bir diğer faktördür. Özellikle kontrolcü otoriter tutum ve aşırı koruyucu aile tutum örnekleri 3-6 yaş aralığında kaygı bozukluğunun oluşumuna çanak tutabilir. Bu nedenle ebeveynlerin psikoeğitimi ve davranış terapileri de okul öncesi dönemdeki çocukların kaygı bozukluğu tedavisinin bir parçası olarak uygulanmaktadır.
ÇocukluDünya Editörünün mesajı: Kaygı bozuklukları genç ve yetişkin insan grubunda sıklıkla görülmektedir. Aynı şekilde çocuklarda ve okul öncesi dönemde olan çocuklarda dahi görülebilen kaygı bozuklukları mevcuttur. Kaygı bozukluklarının çeşitleri ve sebepleri değişkenlik göstermektedir. Uzmanlara göre kaygı bozukluklarının sebepleri çevresel ve kalıtımsal olarak ayrılmaktadır.
Kaygı bozuklukları ile başa çıkmanın yolları vardır. Uzmanlar, çocukların ebeveynlerinden çokça etkilendiğini vurgular ve ebeveynin alacağı terapinin çocuğu da etkileyeceğini belirtir. Bu sebeple anne ve babaların kendilerinin terapi alması, çocuklarında gözlemledikleri kaygılı davranışlar varsa uzmanlara başvurmaları önemlidir.
Başarılı bir şekilde güncellendi
Başarılı bir şekilde silindi
İşleminiz gerçekleştirilirken hata oluştu.