Oyun sırasında çocuğun ince ve kaba motor kasları gelişir. Henüz daha yeni doğmuş bir bebekken bile kollarını ve bacaklarını sürekli hareket ettirmesi, ellerini izlemesi ve ayaklarını yakalamaya çalışması bebek için bir oyundur ve kaslarını çalıştırıp kuvvetlendirmesine hizmet eder. İlerleyen yaşlarda bir topu karşılıklı atma oyunu gibi oyunlar, çocuğun el-göz/ayak-göz koordinasyonunu güçlendirir, topu yakalamak ve kavramak ince motor becerisini geliştirir ve topu tekrar karşıdakine fırlatmak da kaba motor kaslarını çalıştırır.
Oyun, çocuğun bilişsel becerilerinin de geliştiği bir alandır. Oyun oynarken çocuk düşünür, yeni şeyler yaratır, hayal kurar, hafızasını kullanır, problem çözer ve öğrenir. Çevreyi keşfetmek, dünyada işlerin nasıl yürüdüğünü kavramak ve deneyimlemek için oyunu kullanır. İki yaş itibari ile başlayan sembolik oyun, çocuğun bilişsel gelişimi için bir dönüm noktası niteliğindedir. Sembolik oyun, çocuğun etrafındaki eşya ve kişilere yepyeni anlamlar ve tanımlar yüklediği, -mış gibi yaptığı oyundur. Sembolik oyun, çocuğun soyut kavramları anlayabilmesine, kendini başka kişilerin yerine koyabilmesine, dil becerilerinin gelişmesine ve sosyal ipuçlarını anlamlandırabilmesine katkı sağlar.
Üç yaşına kadar bebekler yalnız oynamayı tercih etseler de akranları yanında vakit geçirmekten, farklı oyunlar oynasalar da bir arada bulunmaktan hoşlanırlar. Üç yaşından sonra da akranları ile ortak oyun kurabilmeye başlarlar. Bu noktada da oyunun sosyal gelişime ne kadar büyük bir katkı sağladığı görülür. Çocuk bir başkası ile oyun oynarken iletişim kurmayı, sırasını beklemeyi, başka insanların duygularını ve düşüncelerini anlamlandırabilmeyi öğrenir. Oyunlarda yaşadığı başarı ve başarısızlık, mutluluk, hayal kırıklığı, kızgınlık ve sabırsızlık gibi birçok duyguyu deneyimlemesine olanak sağlar. Çocuk oyun sırasında duygularını anlamlandırmayı, daha sonra ifade edip kontrol edebilmeyi öğrenir.
Oyun doğumla birlikte başlar. Bebek doğduğu anda etrafını deneyimlemeye, keşfetmeye ve öğrenmeye başlar. Keşfedeceği ilk şey de kendi bedeni olur. Kollarını ve bacaklarını hareket ettirmesi, ellerini izlemesi ve ağzına götürmesi dışarıdan bakıldığında rastgele hareketler gibi gözükse de bebeğin oyun ile kendi bedenini daha sonra da etrafını keşfetme ve öğrenme yoludur. Üçüncü aydan sonra anne-babanın ce--e oyunundan keyif almaya başlayan bebek takip eden aylarda oyuncaklara daha çok ilgi duymaya başlar, eline geçirdiği her oyuncağı hareket ettirir, ağzına götürür. Elindeki oyuncağı sürekli yere atması ve anne-babasının ona geri vermesini beklemesi de bebek için bir oyundur. Oyun çocuk büyüdükçe daha yapılandırılmış ve karmaşık bir hal alır.
Okul öncesi çocukların günde en az 5 ve ilkokul çocuklarının da günde en az 3 saat oyuna ihtiyaçları vardır. Özellikle ilkokul çocuklarının artan okul saatleri ve okuldan sonra gittikleri kurslar ve aktiviteler, oyuna ayrılan zamanı oldukça kısıtlamaktadır. Anne-babaların çocuklarına serbest bir şekilde oyun oynamaları için yeterli zamanı sağladıklarından emin olması gerekir. Oyun, geçirilen boş zaman ve eğlence gibi düşünmek yerine, çocuğun gelişimi için oldukça kritik becerileri kazandığı bir alan olarak görülürse, oyuna ayrılması gereken zamanın önemi de daha iyi anlaşılır.
Başarılı bir şekilde güncellendi
Başarılı bir şekilde silindi
İşleminiz gerçekleştirilirken hata oluştu.