Geçmişimizin Hayatımızdaki Önemi | Çocuklu Dünya
 
Annelik-Babalık

Çocukken Yaşadıklarımızın Hayatımızdaki Önemi Nedir?

Tarih: 5 Nisan 2021 - Pazartesi
Uzman görüşü için konu öner.

Çocukken Yaşadıklarımızın Hayatımızdaki Önemi Nedir?

Sana Rehberlik Eden, Geçmişin ve Çocukken Yaşadıklarındır

Bahar geldi ve canlanmaya başladı doğa. Gökyüzü artık daha duru, daha az bulutlu ve güneş yüzünü daha çok gösteriyor, gülümseyerek. Hiç gülümser mi güneş? Evet, bir benzetme güneşin gülümsemesi; gökyüzünün parlaklığı, ışığın gücü aslında bizi gülümseten ve içimizi ısıtan. Oysa kış mevsimi öyle mi? Kara ve gri bulutlarla kaplı gökyüzü, öğlen vakti karanlık saatler, çamurlu ve kasvetli bir ruh hali ve kısa günlerin katili uzun geceler. Peki kış mevsimi hak ediyor mu bu kadar olumsuz benzetmeleri? Tabii ki hayır! Kış, görevini yapıyor ve gri geçiriyor günleri. Ancak o gri ve karanlık gökyüzü bizi psikolojik olarak olumsuz etkiliyor. Bunu, kış mevsiminde depresif duygu durumunun artmasından, depresyon belirtileri ile psikolojik tedavi alanlardan biliyoruz.

 

Bazı şeyler vardır ve bizi gökyüzü gibi takip eder. Mesela geçmişimiz, ailemiz, travmalarımız, kişiliğimiz, acılarımız, sevinçlerimiz, gururumuz vb. Gökyüzümüzü neyle doldurduğumuz, onun nasıl işlendiği ve bizim dışımızda ona kimlerin nasıl etkisinin olduğu çok önemlidir. Çünkü bizimle bir ömür geçiren gökyüzümüz bize bazen hüzün bazen de sevinç verebilir. Tıpkı kış ve bahar mevsimi gibi ancak bir farkla. Mevsimler geçicidir ve her kışın sonu bahardır. Kışın çekilen acılar baharda unutulabilir. Peki gri ve karanlık bulutlar gibi içimizi karartan geçmişteki acılarımızı ne yapacağız?

Geçmiş Acılar

Yetişkinlerle yaptığımız her psikoterapide, yaşanan acıların altından çocukluk çağı ve geçmişin travmatik anıları çıkıyor. Her insanın bir ömür taşıyacağı gökyüzü, çocukluk çağı ile birlikte çizilmeye başlıyor. Şimdi şöyle bir düşünün, sizin gökyüzünüzün içinde çocukluk yıllarınızdan neler var ve kimler çizdi onları? Muhtemelen korkularınızın, kaygılarınızın, takıntılarınızın, karanlık yanlarınızın bir ucu çocukluğunuza çıkacaktır. Kışın biteceğini baharın geleceğini bilmek insana umut verir. Aynı umudu acılarımızda ne kadar hissedebiliyoruz?

Üye olun çocuk gelişiminde size rehberlik edelim!
Doğumdan itibaren çocuğunuzun gelişimine göre günlük eğitim planı
Uzmanların hazırladığı 2.500’den fazla eğitici oyun
Uzmanlarla seminerler
Uzmanlara danışma

Birkaç örnek vereyim.

Kırmızı Ambalajlı Çikolatalı Gofret Hatırası:

Orta Anadolu’daki bir şehrin köyünde doğmuş, büyümüş ve sonraki yıllar yurt dışına çıkmış ve hala orada yaşayan, online görüştüğümüz kırklı yaşlarda bir kadın danışanımın seansta anlattığı çocukluk hatırası hala kendisini etkilemekte ve onun da izniyle (herhangi bir kimlik bilgisi vermeden) bu hatırasını onun anlatımıyla sizinle paylaşmak istiyorum.

‘‘Ekonomik durumumuz pekiyi değildi. Her istediğimiz alınamazdı ve her şeyi ailemizle paylaşamazdık. Kendi küçük dünyamızda eksiklerle dolu ama mutlu bir yaşantımız vardı. O zamanlar mutluyduk ya da mutlu olduğumuzu sanıyorduk. Oysa üzerinden yıllar geçti hala unutamadığım nice hatıralar var o yıllara ait. Gururlu bir çocuktum ve içimden geçen her isteği kimseyle paylaşamazdım. Köyümüzde tek bir bakkal vardı. Şimdi bildiğimiz bakkallar gibi değildi. Köy yerinde ihtiyaç hissedilen birçok şey satılırdı. Kırtasiye malzemeleri de vardı, gıda maddesi de hatta nalburiye ürünleri de bulunmaktaydı.

7 veya 8 yaşındaydım, sanırım ilkokula yeni başlamıştım. Bir gün komşumuzun kızı ile bakkala gittik. Onların da ekonomik durumu çok iyi değildi. Bakkala gidene kadar ne alacağını söylemedi. O da benim yaşlarımdaydı. Arkadaşım, küçük avucunda sıkıca sakladığı bozuk parayı bakkal amcaya uzattı ve kırmızı ambalajlı çikolatalı bir gofret aldı. Avucundaki para sadece bir çikolata alacak kadardı.

Bakkaldan çıktık ve hemen oracıkta kırmızı ambalajını açıp o çikolatalı gofreti yedi. Bana ikram etmediği gibi hiçbir açıklamada da bulunmadan hızlıca yedi. Gururumdan çikolatadan bir parça isteyemedim. Çikolatayı yerken çıkardığı ses hala kulaklarımda duruyor. Ben öylece, o sesleri işiterek, onun iştahla çikolata yemesini izledim. Hani çok üzülünce kalbiniz ezilir ya ben de öyle ezilerek izledim. Eve dönene kadar hiç konuşmadık ve eve gidip ağladım. Kimseye bir şey söyleyemedim. Söylesem belki annem, babam da bana o çikolatadan alırdı. Onu alacak kadar paraları vardı. Ancak bize zaman içinde öğretilen, her sorununuzu anne babayla paylaşmayın, mızıkçılık yapmayın gibi şeylerdi.

Oysa ben şimdi çocuklarıma, her sorunlarını benimle paylaşmalarını öğretiyorum. Çünkü o gün söyleyemediğim çikolatayı hala unutamadım. Kırklı yaşlara geldim ve maddi durumum da çok iyi ama hala kırmızı ambalajlı çikolatalı gofretin tadını hiçbir şeyden alamıyorum. Her markete gidişimde kırmızı ambalajlı çikolatalı gofret alıyorum. Onu herkesin içinde yemiyorum. Onu yerken yalnız olmaya ve keyfini çıkarmaya çalışıyorum. Yerken çıkan sesi dinliyorum. Yavaş yiyerek tadına odaklanıyorum. Çikolata bitince de ambalajını iyice açıp düzeltiyorum, düzeltirken de sanki sever gibi tüm kırışıkların üstünden geçiyorum. Hatta o kırmızı ambalajı çöpe atmaya kıyamıyorum.

Yılda bir kez vatanıma, köyüme gidiyorum. Köyümüzün o tek bakkalı artık yok ama o sokaktan geçtikçe ve o arkadaşımı gördükçe hala içim yanar. Yıllar geçti kimseye anlatmadım. Kocama da çocuklarıma da anlatmadım. Onlar benim kırmızı ambalajlı çikolatalı gofreti çok sevdiğimi bilirler. Sadece bu! Oysa sevmemin bir nedeni var ve onu kimse bilmez. Şimdi ilk kez sizinle paylaşıyorum.’’

Danışanımın anlattığı hatırayı eminim birçok kimse kendi çocukluğunu hatırlayarak okumuştur. Yukarıdaki satırlarda da yazdığım gibi çocukluk gökyüzü gibi bizi takip etmekte. Danışanlarımda gözlemlediğim birkaç örnek daha vermek istiyorum.

Evli İnsanlarda Görülebilen Bir Örnek:

Aile içi ilişkilerde yaşanan gerginlikler ve çatışmaların temelinde genellikle bazı kaygı temelli inançlar bulunmaktadır. Mesela çocukluğunda yeterince sevgi görmeyen, dışlanan, horlanan, kıyaslanan, yok sayılan, görmezden gelinen ve duyguları hırpalanan kişiler, bu açlığı doyurmak için yetişkinlik yıllarında sevileyim inancı ile hareket etmektedir. Evli insanlar sevileyim kaygısı ile eşinin tüm buyruklarına boyun eğmekte ya da onu memnun etmek için olağanüstü çabalamaktadır. Eşi ve çocukları merkezdedir ve kendi duygularının farkında değildir. Mümkünse sevileyim der ve bunun için herkesi memnun etmeye çalışır. Asla hayır diyemezler ve bu da başlarına bazen birçok dert açar. Çünkü çocukken yeterince görmediği sevgiyi, doyurma çabasındadır. Ne yazık ki, birçok evlilik benzer şekilde devam etmektedir.

Çalışma Hayatındaki Hırslı İnsanlarla Yaptığım Görüşmelerdeki Ortak Noktalarla İlgili Bir Örnek:

Çevrenizde çok hırslı ve iş kolik insanlar vardır. Eminim bu insanlar hayallerine ve hedeflerine ulaşmak için belli bir iş disiplini içinde çalışmaktadır. Ama içlerinde bazıları da vardır ki, herhangi bir ulaşılabilir hedef ve iş disiplini olmadan çırpınmaktadır. Sadece çalışır; dinlenme, durup düşünme, gelişme, gezme, okuma, istişare etme vs onların hayatında yoktur. Çünkü büyük bir hırsla çalışmalı ve daha çok büyümelidir. Tamam da bu büyümenin sınırı nedir? Bunun cevabını o da bilmiyordur. Hırsla çalışmak ve daha çok büyümek yaşam amacıdır. Dönün bakın, bu hırsın altından yine çocukluk çağı acıları çıkacaktır. Ekonomik ve duygusal şiddete maruz kalan çocuklar, duygusal açlıkla beraber, çocukken ulaşamadığı paranın tek güç olduğu düşüncesiyle büyür. Paranın tek güç olduğu inancıyla yetişkinlik yıllarına ulaşanlar ise muhtemelen daha hırslı ve sınırsız büyüme derdindedir.

Son olarak:

Şunu biliyoruz, psikolojik rahatsızlıkların nedenleri arasında, genetik alt yapı, kişilik özellikleri ve yaşam içindeki olaylar bulunmaktadır. Kişilik özelliğinin oluşumu ağırlıklı olarak çocukluk dönemine rast gelmektedir. Çocukların ilk temas kurduğu bireyler ise ailesidir. Yani kişilik oluşumunda ailenin tutumu, davranışı ve kültürü çok önemlidir. İşte gökyüzünü şekillendiren bir başka faktör, yani kişiliğimiz, yani ailemiz. Çocukluk dönemi ve ailenin tutumu o kadar önemlidir ki, bunu kendi yaşamınızda görmüşsünüzdür.

Sözün özü şu, sana rehberlik eden geçmişin ve çocukken yaşadıklarındır. Bu yüzden çocuklara yaşattıklarına dikkat et!


Üye olup, Haftalık Programımızı uyguladığınızda, 14 gün içinde çocuğunuzdaki değişimi fark edeceksiniz.
Çerez Kullanımı
Kişisel verileriniz, mevzuata uygun olarak toplanıp işlenir. Detaylı bilgi almak için Verilerin Korunmasını inceleyebilirsiniz.
X