Peki acaba karşımızdaki düşman kimdir? Çocuk doktoru olarak bana sık sorulan soru “doktor hanım, üşütmüş mü? mikrop mu kapmış?” şeklinde gelmektedir. Soğuk algınlığı; burun, boğaz, gözler, yutak ve östaki borusunu etkileyebilen, önce sulu sonra irinli olabilecek akıntı ile ortaya çıkan, rino virüs, paranifluenza virüsler, adenovirüs gibi birçok virüsün neden olabileceği sık görülen bir hastalıktır. Bu virüs çeşitliliği içinde erişkinler gibi çocuklar ve bebekler de tekrar tekrar soğuk algınlığına yakalanabilir. Çünkü her defasında hastalığa neden olan farklı bir tür virüs olabilmektedir. Soğuk algınlığı, havaların soğuduğu, kişilerin içinde bulunduğu ortam havalandırmalarının daha seyrek yapılabildiği dönemlerde daha sık görülür. Çocuklar için özellikle okullarda sınıflar veya kreşler, erişkinler içinse alışveriş merkezleri gibi kapalı ve kalabalık ortamlar, hastalık için risk teşkil etmektedir.
Soğuk algınlığının tanısı, hastanın şikayetlerinin öyküsü ve hekim tarafından yapılan fizik muayeneyle konur. Nezleli bir kişiyle temas öyküsü, burun tıkanıklığı, burun akıntısı, boğaz ağrısı , ateş, boyun lenf nodlarında şişlik, ağız içi yutak ve burun mukozasında kızarıklık; anlamlı kabul edilecek öykü ve fizik muayene bulgularından başlıca olanlarıdır. Çocuklarda ve bebeklerde vücut sıcaklığının 39°C ve üstü olması, hasta ve düşkün görünüm, burun akıntısının, hapşırığın olmaması, hışıltı, akciğer bulguları, kanlı balgam tükürme gibi bulgular; soğuk algınlığından çok gelişebilecek başka bir hastalığı düşündürmelidir. Ayırıcı tanı için hekim gerekli gördüğü takdirde burun ve boğaz sürüntü testleri, boğaz kültürü veya biyokimyasal kan tetkiklerinden faydalanılabilir. Yine ayırıcı tanıda çocuklarda mevsimsel alerjik rinit, burun içi yabancı cisim, doktor tarafından uzun kullanımı önerilmeyen bazı burun spreylerinin yanlış kullanımı ile görülebilen tam tersi etki ile burun tıkanıklığının arttığı “rinitis medikamentoza” olarak adlandırılan durum atlanmamalıdır.
Tedavide bebeklerde; izotonik tuzlu suyla burun yıkaması ve burun aspirasyonu yapılır. Gerekli olan durumlarda soğuk buhar uygulanabilir. Ortam havası nemlendirilebilir. Çocuğa boğaz ağrısının azalması için ılık-sıcak içecekler içirilebilir. Bir yaşın üzerinde bal yemek; öksürük sıklığını ve şiddetini azaltır, uyku kalitesini arttırır. Yeterli istirahat ve dengeli beslenmenin devamı sağlanmaya çalışılmalıdır. C vitamini ve çinko, çocuğun yaş ve kilosuna göre, doktorunun önerdiği dozlarda verilebilir. Özellikle dört yaşın altındaki çocuklara nezle-grip ilaçları içeriklerindeki özellikle “pseudoefedrin” adlı maddenin yaratabileceği kalp ritim sorunlarından dolayı verilmemelidir. “Antipiretik” olarak adlandırılan ateş düşürücü ilaçlar; yalnızca çocuğun rahatını temin etmek için kullanılabilir. Ateş düşürücü ilaçların dönüşümlü kullanılmasından, ateş üzerine bir miktar daha etkili görünmelerine karşın, doz aşımı zehirlenme riskine karşı dikkat edilmelidir. Bu nedenle en doğru yol, çocuğun kilosuna göre çocuk hekiminin düzenleyeceği şekilde ateş düşürücü ilaçları belirli doz ve sürelerde kullanmaktır. Çocukluk çağında aspirinin soğuk algınlığında ateş düşürücü olarak kullanılması; “Reye sendromu” olarak adlandırılan hayati tehdit edici bir durum oluşturabildiği için artık tedavi olarak seçilmemektedir. Soğuk algınlığı tedavisinde, soğuk algınlığına ikincil bir durum veya komplikasyon gelişmediği sürece tedavide antibiyotiklerin yeri yoktur.
Başarılı bir şekilde güncellendi
Başarılı bir şekilde silindi
İşleminiz gerçekleştirilirken hata oluştu.