Ergenlik dönemi, kişilerin kendilerinin ve akranlarının en doğruyu bildiklerine inandıkları bir süreçtir. Ergenler genellikle ebeveynlerinin kendilerini anlamadıklarına dair bir inanca hakim oldukları ve söylenen şeyler kendi yüksek çıkarlarına uygun gelmediği için, ebeveynden gelen tavsiyelere fazla itibar etmezler. İşte tam da bu noktada ebeveynin kendi doğrularını eğitici ve tekrarlayıcı bir şekilde anlatması durumunda, ergenler ani gelişen bir kısa devre reaksiyonuyla, ebeveynin dediklerini anlamak ve yorumlamak yerine, söylenenin tam zıddını yapma eğilimi sergilerler.
Bu üslupla yapılan ebeveyn müdahalelerinin en başında; ders çalışma, okula devam, vakitli yatma, cep telefonunu kısıtlı kullanma, bilgisayar oyunlarını sınırlı kullanma, arkadaş uygunsuzluğu, hafta sonu izinleri, sportif veya sanatkârane aktivitelere katılımın devamı gibi konuları sıkça görmekteyiz.
Ders çalışma ve okula devam konusunda yapılan aşırı ebeveyn müdahaleleri sonucunda, ergenler kendileri için okudukları gerçeğini çoğu zaman atlayabilmekteler. Bazı ergenler bilinçdışı bir öfkeyle sadece ebeveyni cezalandırmak için okula gitmeme eğilimi sergilerken, bazısı da derslere gereken önemi vermeyebilir. Çocuk eğitimi için özellikle böyle konularda ebeveynin aşırı ısrarcı olması kendi zayıf karnını belli etmesi açısından çok hatalı bir tutum olmaktadır. Zira öfkeli bir ergen bilinçdışı süreçlerle, ebeveynin çok hassas olduğu bir beklentiyi yerine getirmeyerek onu cezalandırma girişiminde bulunabilir.
Çocuk gelişimi için telefon ve bilgisayar kısıtlaması ve vakitli yatma konularında küçük yaşlardan itibaren bir disiplin getirilmesi çok önemlidir. Ani bir şekilde, verilmiş olan imtiyazın elden alınması zorlu bir iştir. Genellikle bu konularda ebeveynin empati cümlesiyle söze girerek siyah ve beyaz arasında ortak bir gri tonun yakalanması ve uzlaşmaya varılması son derece önemlidir.
Arkadaş ilişkilerine olumsuz bakılması durumunda ebeveynin söz konusu olan arkadaşı direkt kötülemek, görüşme yasağı gibi radikal engeller koymak yerine, arkadaşıyla ilgili olarak dikkatli olması gerektiğini hissettiği özellikleri konuşması, bu noktaları gözden geçirmesini ve sonra tekrar konuşmak istediğini rica etmesi daha uygun olacaktır. Bu noktada çocuk kendi kişisel deneyimini yaşadıktan sonra, yüksek ihtimalle haklı olduğu gerekçesiyle ebeveynine yaklaşacak ve söz konusu özellikleri kendi bakış açısından açık yüreklilikle dile getirecektir. Bu noktaya eriştikten sonra ergenin ikna edilmesi çok daha kolay olacaktır.
Sportif aktiviteler veya enstrüman çalmak gibi faaliyetlere devam konusunda ebeveynden gelen aşırı müdahale, ergeni yine söz konusu aktiviteden uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Bu konuda yapılması gereken şey, yönlendirici olup baskı yapmamaktır. Söz konusu olan aktivite ergenin hem istediği hem de yeteneğinin olduğu bir aktivite olmalıdır. Zaman temposu bunu yürütmeye uygun olmalıdır.
Sonuç olarak; ergen-ebeveyn ilişkisinde tatlı sert ve dostane ebeveyn tutumunu tavsiye ediyoruz. Ergenle konuşurken önce onun duygularının anlaşıldığına dair bir empati cümlesiyle devreye girilmeli, sonrasında ebeveyn kendi kanaatini ifade edip, sonuçta ergenin kendi görüşünü sormalıdır. Belki birkaç tur, “ak” ve “kara” arasında fikir alışverişleri yapıldıktan sonra, ergenin kendisinin bir “gri” noktayı bulması sağlanarak bu noktada bir uzlaşma sağlanmalıdır.
Çocuk gelişimi için gereksiz ve uzun polemikten uzak durulmalı, az ve öz konuşarak ergenin söz konusu şeyleri ebeveyni için değil kendisi için gerçekleştirdiğini görmesi sağlanmalıdır.
Başarılı bir şekilde güncellendi
Başarılı bir şekilde silindi
İşleminiz gerçekleştirilirken hata oluştu.