Hal böyle olunca ailelerin en çok sorduğu sorulardan biri ‘çocuğuma hangi vitamini vermeliyim?’ sorusudur.
Gebelik öncesinde ve gebelikte annenin beslenmesi bebeklerin yeterli vitamin ve mineral düzeyi ile hayata gelmesini etkileyen en önemli faktördür. Bu nedenle dengeli ve sağlıklı beslenen bir annenin bebeği D ve K vitamini haricindeki vitamin ve mineral depoları dolu olarak doğar.
Doğumdan sonra da ilk altı ayda bebekler vitamin ve mineral ihtiyacını anne sütü aracılığı ile yeterli oranda alırlar. Bu dönemde herhangi bir sebeple anne sütü alamayan bebeklere verilen formül sütlerin de birçoğu vitamin ve mineralleri yeterli oranda içerir. Altı aydan sonra tamamlayıcı besinlerin de başlanması ile besin öğelerinin dengeli alınması günlük ihtiyaç duyulan vitamin ve mineral miktarını karşılar. Sağlıklı büyüme ve gelişmede önemli rolü olan vitamin ve mineraller; A, D, K, B12 ve C vitamini ile demir, kalsiyum, çinko, iyot ve flor mineralleridir.
Özellikle görme fonksiyonu, kemik büyümesi ve bağışıklık sisteminde rol oynar. Anne sütünde bol miktarda bulunur. Besinsel kaynakları ise yeşil sebzeler, sarı-turuncu renkli meyve ve sebzeler, yumurta sarısı, karaciğer, balık ve süt ürünleridir. Anne sütü ile beslenen ve tamamlayıcı beslenmeye geçtikten sonra ilk 2 yaşta günde yaklaşık 1.5 yemek kaşığı, 2-6 yaşta da 2.5 yemek kaşığı A vitamininden zengin besinlerden (örneğin havuç, ıspanak) yiyen bir bebekte rutin desteğine ihtiyaç yoktur.
Kemik gelişiminin olmazsa olmaz vitaminidir, bağışıklık sisteminde de önemli rol oynar. Güneş ışınlarının etkisi ile cildimizde sentezlenir ayrıca başta balık olmak üzere yumurta sarısı, süt ürünleri ve karaciğer de bulunur. Büyümenin en hızlı olduğu ilk 3 yaşta D vitamini ihtiyacı çok fazladır. D vitamini sentezinde en önemli faktör olan güneş ışınlarının zararlı etkilerinden korunmak amacıyla bu yaş gurubundaki çocukların doğrudan güneşe çıkması önerilmez. Bu nedenle anne sütü ve besinlerden alınan D vitamini günlük ihtiyacı karşılamada yetersiz kalır. Doğumdan itibaren 1 yaşa kadar günlük 400 ünite, 1 yaş sonrasında ise günlük 600 ünite D vitamini kullanılması rutin olarak önerilir. Formül süt ile beslenen bebeklerde ise kullanılan ürünün içeriğindeki D vitamini oranı kontrol edilerek takviye verilmelidir. Günümüzde kullanılan birçok formül süt D vitamini açısından zenginleştirilmiştir.
Kanın pıhtılaşmasında görev alır. Gebelikte anneden bebeğe K vitamini geçişi olmaz bu nedenle annenin beslenmesinden ve vitamin depolarından bağımsız olarak doğumdan hemen sonra bebeklere K vitamini yapılır. Dengeli beslenen sağlıklı bir çocukta bir kez K vitamini yapılması yeterli olur. Yeşil yapraklı sebzeler K vitamini açısından oldukça zengindir. Kurubaklagiller, karaciğer, yumurta, tereyağı, peynir ve balık ise diğer besinsel K vitamini kaynaklarıdır.
Bağışıklık sisteminde rol alır. Yara iyileşmesini hızlandırır ve demir emilimini arttırır. Aynı zamanda antioksidandır. Özellikle turuncu meyve ve sebzeler ile yeşil yapraklı sebzelerde bol miktarda bulunur. C vitamini ısıdan etkilendiği için sebzelerin taze tüketilmesi önemlidir. Gebelikte göbek kordonu, doğumdan sonra da anne sütü aracılığı ile bebeğe ihtiyacını karşılayacak oranda C vitamini geçer. Bu nedenle annenin C vitamini eksikliği yoksa, bebek anne sütü ile besleniyor ve sonrasında da dengeli besleniyorsa desteğe ihtiyacı yoktur.
Kan hücrelerinin üretiminde, sinir ve sindirim siteminin gelişiminde rol oynar. İlk 6 ay anne sütündeki B12 vitamini bebekler için yeterlidir. Sonrasında ise kırmızı et, balık, karaciğer, yumurta, süt ürünleri gibi hayvansal besinlerin yeterli miktarda tüketilmesi ile ihtiyacı olan B12 vitaminini karşılar.
Kırmızı kan hücrelerinin yapısında bulunur. Eksikliği anemiye (kansızlık) neden olur. Uzun süren anemi sonucunda ise solukluk, halsizlik, iştahsızlık, uyku sorunları, enfeksiyonlara yatkınlık, dikkatte azalma ve okul başarısında düşme gibi olumsuz sonuçlar ortaya çıkar. Anemi gelişmeden demir eksikliğinin giderilmesi gerekir. Bu nedenle ülkemizde gebelere demir takviyesi önerilir. Annenin demir depoları sadece anne sütü ile beslenen bebek için ilk 4 ay yeterlidir. Dördüncü aydan sonra ise koruyucu dozda demir takviyesinin başlanılması önerilir. Prematüre bebeklerde ise 2. Ay civarında koruyucu destek başlanır. Altıncı aydan sonra tamamlayıcı besinlere kırmızı etin hızlıca dahil edilmesi ve beraberinde demir emilimini arttıran C vitamininden zengin besinlerin de tüketilmesi demir eksikliği açısından en önemli koruyucu uygulamalardır. Kırmızı et ve balık demir açısından zengindir. Kurubaklagiller, tahıllar, üzüm, incir gibi meyveler ve yeşil sebzeler de bitkisel demir kaynaklarıdır. Ancak bitkisel besinlerdeki demirin emilimi hayvansal besinlerdekinden çok daha az olduğundan haftada en az 3 kez hayvansal ürünlerin tüketilmesi önerilir.
D vitamini aracılığı ile kemik yapısına katılır. Ayrıca hormon salgılanması, kasların kasılması ve kan şekerinin düzenlenmesinde de rol oynar. Anne sütü ile ilk 6 aydaki günlük kalsiyum ihtiyacı karşılanır. En büyük kalsiyum kaynağı besin ise süttür ancak sindiriminin zor olması, yüksek alerji riski ve fazla tüketildiğinde kabızlık, demir eksikliği gibi sorunlara yol açması nedeniyle çocuklarda süt tüketiminin kısıtlanması önerilir. Süt yerine yoğurt, kefir, peynir gibi fermente ürünler tercih edilmelidir. Günlük kalsiyum ihtiyacı 1-3 yaş arası çocuklarda 2 kase yoğurt (bir kase 200 ml) veya 2 dilim (bir dilim iki parmak boyutunda) peynir ile karşılanabilir. 4-8 yaşta ise bu miktarların iki katı kadar tüketilmesi önerilir.
Bağışıklık sisteminin önemli bir elemanıdır. Büyüme ve gelişmede de önemli rolleri vardır. Kırmızı et, balık, kuruyemişler, kurubaklagiller doğal çinko kaynaklarıdır. İlk 6 ayda sadece anne sütü ile beslenen ve sonrasında çinko içeren besinleri dengeli bir şekilde tüketen çocuklarda günlük çinko ihtiyacı karşılanmaktadır. Özellikle üst solunum yolu enfeksiyonları ve ishallerde enfeksiyonun şiddetini azalttığı ve hastalık süresini kısalttığı birçok bilimsel çalışmada gösterilmiştir. Bu nedenle enfeksiyon süresince yaşına uygun çinko takviyesi yapılabilir.
Özellikle diş ve kemik yapısında bulunur. En önemli flor kaynağı sudur. Besin dışı flor kaynakları ise diş macunları ve diş vernik uygulamalarıdır. İlk 6 ayda anne sütündeki flor oranı bebek için yeterlidir. Ciddi çürük riski olmayan çocuklarda ise ilk 3 yaşta florlu diş macunu kullanımı veya flor vernik uygulamalarına gerek yoktur. Çürük riski var ise 6 aydan itibaren diş hekiminin değerlendirmesi sonucunda çok az miktarda (fırçanın üzerinde ince bir sürüntü şeklinde) en az 1000 ppm flor içeren diş macunları önerilebilir. Üç yaş sonrasında ise flor vernik uygulaması yapılabilir ancak bu uygulamanın uzman bir diş hekimi tarafından yapılması önemlidir.
Tiroid hormonlarının yapısında yer alır. Eksikliğinde hipotiroidi ve guatr gelişebilir. Tuz önemli bir iyot kaynağıdır. Ancak ilk 1 yaşta böbrek fonksiyonlarının henüz tam gelişmemiş olması nedeniyle tuz kullanımı önerilmez. Bu dönemdeki iyot kaynakları ise anne sütü, deniz balıkları ve sudur. Bir yaştan sonra ise tuz tüketimi günlük 5 gr (bir çay kaşığı) ile sınırlanmalıdır. Kullanılacak tuzun iyotlu olmasına dikkat edilmelidir; kaya tuzu, deniz tuzu, Himalaya tuzu gibi tuzlar iyot içermez. Bu besinlerin düzenli tüketilmesi sonucunda iyot eksikliğinin önüne geçilebilir. Ayrıca bir desteğe ihtiyaç yoktur.
İster bebeklik döneminde olsun ister okul çağında olsun çocukların D ve K vitamini dışında rutin vitamin takviyesine ihtiyacı yoktur. Her çocuk kendi özelinde değerlendirilmelidir. Doktor tarafından herhangi bir eksiklik saptanması durumunda eksik olan vitamin veya mineral yaşına uygun dozda ve uygun süre kullanılmalıdır. Çoklu vitamin ve mineral takviyelerinin gereksiz kullanımının uzun vadede istenmeyen olumsuz sonuçlara neden olabileceği unutulmamalıdır.
Başarılı bir şekilde güncellendi
Başarılı bir şekilde silindi
İşleminiz gerçekleştirilirken hata oluştu.