Aile için de çocuk için de haberin alındığı andan itibaren teşhis, hayatlarını tepetaklak edici bir rol oynar. Bütün rutinler bozulur, duygusal çöküntüler yaşanır, yeni ve belirsiz bir süreç başlar.
Bu süreçte aileler kaygılarını doktorlara danışarak, farklı uzmanların fikirlerini alarak, daha önce bunu yaşamış veya yaşamakta olan ailelerle konuşarak sürecin belirsizliğini belirli ve açıklanabilir hale getirmeye çalışırlar. Aldıkları her bilgi onlar için değerli, umut verici ve aydınlatıcıdır. Doktorun ağzından çıkan her söz kaygının hâkim olduğu bu ortamı sakinleştirir. Tıpkı bilmediğimiz her durumda gösterdiğimiz tepkiler gibi. “Kanser”, “onkoloji” hastalıkları; isimleri tabu olan, adı söylendiğinde uğursuzluk olacağı düşünülen kelimeler olduğu gibi, bu tanının ismini duyan ebeveynler çocuklarına bu karmaşık durumu nasıl açıklayacaklarını bilemez. Ebeveynin bu ruh hali çok anlaşılır, sürece uygun ve doğaldır.
Çocuğun yaşadığı bu durumu geçici veya başka bir hastalık gibi (grip, kan hastalığı) mi söylemeli, yoksa yarın, öbür gün çıkacağız diye çocuğu oyalayarak günleri mi geçirmeli veya başka bir yolu var mı? Bu seçenekleri düşünürken çocuğun kaldıramayacağı bir yükü bindirmek istemez veya karşılaşacağı tepkiyle yüzleşmekten çekinir ebeveyn. Bu çekindiğiniz şeyler kendi duygu ve korkularınız olabilir mi? Bir ebeveyn olarak güçlü olmak gerektiği, duygularını çocuğuna göstermemesi gerektiği öğretilen nesle böylesi bir haber “kaldırılamayacak” kadar zor gelir. Ama süreçte bir bakmışsınız sırtlanmış koşuyorsunuz. İşte o zorluk belki de çocuklara projekte ettiğimiz kaygınızdır. Çocukta karşılaşacağımızı düşündüğümüz tepki belki kendi vermek istediğimiz tepkidir.” İsyandır, öfkedir, üzüntüdür.” Ve çok normaldir emin olun.
“Ben çocuğuma hastalığını söyleyemem o zamanla alışır, o biliyor her şeyi anlıyor zaten, o başka hastalık biliyor…” gibi defansif cümleler; çocuğu sizin de yaşadığınız bu süreçte tek başına bırakmak demektir bir yanda. Çocuk da sizinle aynı süreçler yaşar. Bir anda arkadaşlarından, evinden, rutininde kopup yeni bir rutin, üstelik acıtan ve beden sınırlarını ihlal edilen, bir rutine başlar. Tüm bu olanları anlamlandırmak, neler olduğunu bilmek ister. Bazen bunu öfkeyle; bazen içine kapanarak veya bazen haddinden fazla iyilik haliyle gösterir. Veya çok alakasız bir durumda yaşadığı öfke patlamasıyla… Çocukluk çağı kanserlerinde çocuk iyileştikten sonra hastalık dönemine dair süreci daha sağlıklı ve daha az travmatik geçirmesi için bilgilendirme çok elzemdir.
İnsan kendini bildiği, ön gördüğü yerde güvende hisseder. Bu yüzden çocuğun yaşına göre bu durumu birinci dereceden güvendiği birinin anlatması gerekir. Eğer küçük çocuksa hikaye, çizgi film gibi materyallerle destekleyerek. Büyük çocuksa yetişkinle konuşur gibi konuşup daha sonrasında doktoruyla konuşturarak onun benliğini, iradesini de sürece katmak; çocuğun tedavi sürecine uyumunu arttırmaktadır. Neyle karşılaşacağını bilen çocuk kendini bir sonraki adıma hazırlar. Elbette öfke, hüzün, vs. ebeveyni zorlayıcı duygular hissedip bunu davranışlarıyla yansıtacaktır. Amacımız hiçbir zaman bu duyguları engellemek değil, iç dünyasında bu süreci elden geldiğince sağlıklı geçirmesine yardımcı olmaktır. Yapılacak her müdahaleden önce bilgilendirme, hastalığı hakkında soruları doğru bir şekilde cevaplandırma, bu süreçte kendi duygularımızı da çocukla paylaşmak herkes için en sağlıklısı olacaktır.
Bu süreçte LÖSEV ve KAÇUV’un web sitelerinden kaynaklarını inceleyebilir, hastalığı anlatırken, hastalık sürecinde ve bitiminde bilgilendirici destek verici materyallerine ulaşabilirsiniz. Unutmayın ki yalnız değilsiniz.
Başarılı bir şekilde güncellendi
Başarılı bir şekilde silindi
İşleminiz gerçekleştirilirken hata oluştu.