Duygudurum bozukluklarının nedenleri günümüzde henüz iyi anlaşılmamıştır. Beyin kimyasallarındaki dengesizlikler rol oynamakla birlikte, beklenmedik yaşam olayları, kronik stres gibi çevresel etkenler de duygudurum bozukluklarının ortaya çıkmasına katkıda bulunabilir.
Duygudurum bozuklukları genellikle ailesel olarak görülür, dolayısıyla genetik bir bileşen de vardır. Ailesinde depresyon tanısı olan gençler, depresyon için toplumun geri kalanına göre daha yüksek risk altındadır. Benzer şekilde, ailede bipolar bozukluk öyküsü olması, bir çocuğun bipolar bozukluğa veya başka bir duygudurum bozukluğuna sahip olmasına zemin hazırlayabilir.
Bazen aşırı stres veya bir yaşam olayı, var olan bir geni "tetikleyerek" duygudurum bozukluklarının ortaya çıkmasına neden olabilir. Başka bir deyişle, duygudurum bozuklukları için genetik yatkınlığı olan bazı gençlerde olumsuz yaşam olaylarının da eklenmesiyle duygudurum bozuklukları ortaya çıkabilir.
Ergenlikte depresyon, kalıcı bir çökkün duygudurum, yoğun ve süreğen üzüntü hissi ve yaşına uygun etkinliklere karşı ilgi kaybı ile ortaya çıkan ciddi bir ruh sağlığı sorunudur. Depresyon gencin sadece nasıl hissettiğini değil, nasıl düşündüğünü ve davrandığını da etkiler. Gencin hayatında duygusal, işlevsel ve fiziksel sorunlara neden olabilir.
Ergenlikte depresyonu tanımak ile ilgili temel güçlük depresyon ile ilişki olan belirtilerin ergenlik döneminin olağan özellikleri ile karışmasıdır. Akran baskısı, akademik beklentiler ve ergenliğe özgü bedensel değişimler gibi konular, gençlerin duygusal dünyasında normal olan iniş ve çıkışlara neden olabilir. Ancak bazı gençler de, bu inişler geçici duygulardan daha fazlası olabilir, gencin yaşadığı depresyonun belirtisi olabilir. Ayrıca olağan iniş ve çıkışlara neden olabilen bu etmenler aynı zamanda depresyon için de risk etkenidir. Ergenlerde depresyon çocuklara göre daha sık görülür; ek olarak ergenlik öncesinde kızlarda ve erkeklerde depresyon sıklığı benzer iken ergenlikle birlikte kızlarda erkeklere göre daha sık görülmeye başlar.
Depresyon belirtileri, gencin önceki hal ve davranışlarında yer almayan bir takım duygusal ve davranışsal değişikliği içerir. Bunlara ek olarak bu değişiklikler gencin okul, aile veya sosyal hayatında aksamalara neden olur.
Depresyon belirtilerinin şiddeti, sayısı ve süresi bireyden bireye değişebilir, ancak gencin duygu ve davranışlarındaki değişiklikler aşağıda sıralanmıştır. Depresyon tanımı yapmak için bu belirtilerin belli bir kısmının en az iki haftadır görülüyor olması gerekir.
Ergenlik döneminde ergenliğin normal duygusal değişiklikleri ile depresyonu ayırt etmek ebeveynler için zor olabilir. Bu durumda ebeveynlerin genci dinlemesi, onun ihtiyaçlarını dile getirmesine fırsat sağlaması çok önemlidir. Bu konuda yapılan çalışmalarda okul devamsızlığı önemli bir alarm bulgusu olarak öne çıkmaktadır. Depresyon dışarıdan ‘görülebilen’ bir rahatsızlık değildir, bazen gençler akran baskısı, sosyal olarak uyum sağlama çabası ve dışlanma korkusu ile depresyon belirtileri bilerek veya bilmeden maskeleyebilirler. Bireylerin olumlu ve olumsuz duyguları ile ilgili konuşmasının teşvik edildiği bir aile ortamı yaratmak bu sıkıntıların daha erken dile gelmesi açısından önemlidir.
Ergenlikte görülen depresyon bir zayıflık ya da iradeyle üstesinden gelinebilecek bir şey değildir- ciddi sonuçları olabilir ve uzun süreli tedavi gerektirir. İntihar düşünceleri, söylemleri, kendine zarar verme davranışı gibi durumlarda acilen bir ruh sağlığı uzmanına başvurmak gereklidir.
Bipolar bozukluk, iki uçlu bozukluk ya da eski tanımı ile manik depresif bozukluk kişinin ruh halinde, hareketliliğinde, düşünce ve davranışlarında aşırı değişikliklere neden olan bir ruh sağlığı sorunudur. Bipolar bozukluk dönemler/ataklar halinde ortaya çıkmakla birlikte sıklıkla yaşam boyu sürmektedir. Bipolar bozukluğu olan bireylerin çoğunluğu ergenlikte veya erken erişkinlikte tanı alırlar. Bipolar bozukluktaki duygudurum değişiklikleri ergenliğin olağan iniş çıkışlarına göre daha aşırıdır, genellikle sebepsiz yere olur ve bu değişikliklere uyku miktarı, enerji seviyesi ve doğru düşünme yeteneğindeki değişiklikler eşlik eder. Bipolar bozukluğun belirtileri, gencin okul başarısını veya arkadaşları ve aile üyeleriyle olumlu ilişkilerini sürdürmesini zorlaştırabilir.
Bipolar bozukluğu olan gençlerin mani ve depresyon dönemleri vardır. Bunlar gencin her zamanki haline göre çok farklı olduğu dönemlerdir. Bipolar bozukluk tanımı yapabilmek için bireyin en az bir mani dönemi geçirmesi gerekir.
Bipolar bozuklukta mani veya depresyon dönemlerinde gencin iç dünyası ile dış dünyadaki gerçekliği ayırt edemediği, gerçeklik algısının bozulduğu, şüphecilik gibi sanrıların veya işitsel ve görsel halüsinasyonların eşlik ettiği ‘psikotik’ belirtiler olabilir. Bipolar bozukluk belirtileri ergenlikte görülebilen Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu, majör depresyon, madde kötüye kullanımı ve şizofreni gibi diğer ruh sağlığı sorunları ile karışabilir. Bipolar bozukluğu olan gençler hem mani hem de depresyon dönemlerinde kendilerine zarar verici davranışlar açısından risk altındadır. Hem atak dönemlerinde hem de ara dönemlerde düzenli takip ve tedavileri önem taşır. İdame tedavisi denen, atakların olmadığı ara dönemlerde de devam eden tedaviler hem atak sıklığını ve şiddetini azaltabilir hem de gencin yaşam kalitesini ve işlevselliğini arttırır.
Yıkıcı Duygudurum Düzenleyememe Bozukluğu, eski tanımı ile Şiddetli Duygudurum Düzensizliği diğer duygudurum bozukluklarına göre daha yeni bir tanımdır ve esasen çocuk ve gençlerin hatalı şekilde bipolar bozukluk tanısı almasının önüne geçmek için yapılmıştır. Yıkıcı Duygudurum Düzenleyememe Bozukluğu olan gençler sık ve şiddetli öfke atakları geçirirler ve bu öfke atakları gencin aile, okul ve sosyal hayatını sürdürmesini zorlaştırır. Bipolar bozuklukta görülen bazı belirtileri göstermekle birlikte bu çocukların büyük çoğunluğu erişkin hayatlarında bipolar bozukluk tanısı almaz; ancak majör depresyon ve kaygı bozuklukları için artmış risk altındadırlar.
Bu bozuklukta görülen öfke atakları çok sık, şiddetli ve uzun sürelidir, gencin öfkesinin sönmesi uzun zaman alır. Normal olarak görülebilen öfke patlamaları için parlama, saman alevi gibi benzetmeler yapılabilirken bu öfke atakları yangına benzetilebilir. Olağan görülebilen öfke patlamalarından farklı olarak Yıkıcı Duygudurum Düzenleyememe Bozukluğu olan gençler öfke atakları arasında da genellikle huzursuzdur.
Yıkıcı Duygudurum Düzenleyememe Bozukluğu tanısı ergenlikte konulabilse de belirtilerin 10 yaşın altındayken başlamış olması gerekir, ayrıca altı yaşından küçük çocuklara bu tanı konulamaz. Bu bozuklukta gençler öfke patlamasında sonra sıklıkla pişmanlık tarif ederler.
Yıkıcı Duygudurum Düzenleyememe Bozukluğu belirtileri bipolar bozukluk, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, karşıt olma karşıt gelme bozukluğu ile karışabildiği gibi, dikkat eksikliği ve kaygı bozuklukları gibi başka ruh sağlığı sorunları ile beraber de görülebilir. Uygun bir tedavi ancak doğru tanı ve eş tanıların anlaşılması ile olabilir. Gencin kendisi için de oldukça zorlayıcı olan bu durumların tanımlanması gencin kendini anlaşılmış hissedebilmesi ve bir çözüm yolu planlanabileceğini görmesi açısından da önemlidir.
Gençlerde duygudurum bozukluğu tedavi seçenekleri arasında bireysel terapi, aile terapileri ve ilaç tedavileri yer almaktadır. Ayrıca gençlerin yaşamının büyük bir kısmını oluşturan ve sosyal ilişkilerinin merkezinde yer alan okul ruh sağlığı ile ilgili çalışmalar bu bozuklukların erken tanınması ve tedavinin desteklenmesi açısından çok önemlidir.
Duygudurum bozuklukları erken ve uygun tedavi ile önemli ölçüde iyileşebilir ve gençler devam eden destek ile iyi bir biçimde büyüyebilir, gelişebilir ve anlamlı yaşam deneyimleri yaşayabilirler.
Başarılı bir şekilde güncellendi
Başarılı bir şekilde silindi
İşleminiz gerçekleştirilirken hata oluştu.