Gebeliğin, 20. haftaya (yani tahmini 5 ayına) kadar herhangi bir sebepten sonlanması durumuna düşük -tıbbi adıyla abort denir.
Sıklıkla hamileliğin ilk 3 ayında rastlanır ve her 4 gebeden birinde yaşanabilir.
Düşük nedenleri çoğu zaman maalesef tespit edilemeyebiliyor. Ama ilk 3 ay düşüklerin çoğu embriyonun genetik bozukluğu sebebiyle oluşur ve tekrarlamayabilir. Anne adayına bağlı sebepler ise yaş (20 yaş altı veya 35 yaş üstü daha fazla düşük rastlanır), bağışıklık sistemi sorunları (otoimmun hastalıklar, tiroid, diabet ves), enfeksiyonlar (cinsel, viral veya bakteriyel), rahimde doğuştan anomaliler veya myom/polip gibi yer kaplayan lezyonlar, ayrıca zararlı alışkanlıklar (sigara, alkol) ve birtakım ilaçlar, sağlıksız beslenme ve kilo problemleri olabiliyor.
35 yaş üstü kadınlar, tüp bebek yoluyla gebe kalanlar, daha önce özellikle ardışık olarak 3 ve daha fazla düşükle sonuçlanan gebeliği olanlar, bağışıklık sistemini etkileyen hastalıkları olanlar (diabet, tiroid sorunları ves), aşırı kilolu veya aşırı zayıf kadınlarda düşük riski göreceli olarak daha fazladır.
Rahimden kanama ve kramp tarzı kasık ağrıları anne adayı için uyarıcı belirtilerdir ve mutlaka doktor kontrolü yapılmalıdır. Ancak bazen hissedilen bir belirti olmadan özellikle daha büyük haftalarda rahim ağzında erken açılma olabilir ve bu da düzenli kontrollerde ultrasonla saptanabilir.
Gebelik öncesi hazırlık önemlidir. Folik asit takviyesi gebelik planlayan kadınlara 3 ay önceden öneriliyor. Bu takviye direkt düşük riskini azaltmasa da sağlıksız embriyo gelişimini önleyebilir. Pıhtılaşma sorunları olan veya ek hastalıkları olanlar gebelik öncesi ilaç düzenlenmesi yapılmalıdır. Rahimde şekil bozukluğu veya başka sorunları olanlar önceden tedavi edilmelidir. Gebe kaldıktan sonra yapılacaklar ise daha fazladır. Geçmişinde düşük öyküsü olan hastalar özellikle daha bilinçli davranmalı, doktor kontrollerini aksatmamalılar. Bu kontrollerde muayene bulgularına göre öneriler ve gerekirse hormon içerikli ilaçlar verilebiliyor. Yatak istirahati veya belirli yatış pozisyonları tam kanıtlanmayan önerilerdir. Hatta bazen gebelerin fizyolojik olarak artan pıhtılaşma eğilimine hareketsizliğin eklenmesi düşük riskini daha da arttırabilir veya farklı istenmeyen bulgulara yol açabilir. Düşük sonrası korunma süresinin de tekrar gebe kalınması durumunda düşük riskine etkisi kanıtlanmamıştır. Yani özellikle bir düşük sonrası birkaç ay korunmanın düşük önlemede bir faydası olmamakla beraber aksine yeni bir gebelik kadın psikolojisini daha da rahatlatabilir. Son olarak tabi ki sigara, alkol, aşırı kafein tüketimi gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durmak ve sağlıklı beslenerek stabil kiloda kalmak önemlidir. Ayrıca ağır iş koşulları, stres ve radyasyon maruziyeti de düşük riskini arttırabileceği için uzak durulması gereken ortamlardır. Unutmayalım ki sağlıklı gebeliğin sağlıklı ve huzurlu bir anne adayında gerçekleşmesi daha olası bir süreçtir.
Başarılı bir şekilde güncellendi
Başarılı bir şekilde silindi
İşleminiz gerçekleştirilirken hata oluştu.