Beynimiz uykudayken, uyanık olduğundaki kadar, hatta daha fazla çalışır. Vücut için onarım ve dinlenme olan uyku süresince beyin, uyanıkken (görme, duyma, koklamayla vb.) aldığı verileri, algıladıklarıyla düşündüklerini geçici bellekten kalıcı belleğe aktarır ve burada “dosyalar”. En önemlisi de, neyi, nereye sakladığını hatırlamak için bilgiyi eski bilgilerle ilintilendirir. Örnek olarak, bir insanın şekli, sesi, adı, nerede, nasıl, ne zaman görüldüğü beynin farklı yerlerinde ama sabit adreslerde depolanır. Gerektiğinde hepsi birden aklımıza gelir. Eğer “dosyalama” sırasında dikkatli değilsek, bu ilintiler kesin olmaz. Bazen bir insanın yüzünü hatırlayıp adını hatırlamamak, adını bilip soyadını anımsamamak, telefonunu unutmak “dilimin ucunda ama neydi?” durumları hep bu enformasyon karmaşasının sonuçlarıdır. Bu sıkıcı bilgiyi aktarmadan düzenli ve kaliteli uykunun neden “olmazsa olmaz” olduğunu kavramak kolay olmaz. Ama uykunun süre veya kalite olarak bozulmasının sonuçlarını birkaç uykusuz gece geçiren bütün insanlar takdir edebilir.
Çocuk beyni doğduktan kısa süre sonra iki kat, ilerleyen yaşlarda da yaklaşık iki kat büyür. Büyüme hormonunun çoğunlukla derin uykuda (kesintisiz ve yeterli derin uyku!) salgılandığını biliyoruz. Çeşitli nedenlerle çok kötü uyuyan çocukların yeterince gıda alsalar da zihinsel ve fiziksel olarak “güdük” kalma riskleri oldukça yüksektir. Bu nedenle öğrenmenin görece en yoğun olduğu kreş, yuva, ilk, orta öğrenim yıllarında çocukların ve gençlerin yeterli ve daha da önemlisi düzenli ve kaliteli uyku almaları şarttır.
Her çocuğun ve erişkinin “ideal” uyku süresi kendine özeldir ve genetik olarak belirlenir; bütün bilgisayarların işlemci hızının aynı olmaması gibi! Yine de çocukların gelişme süresi içinde gereksinim duydukları uyku süreleri sayısız bilimsel çalışmalarla saptanmıştır. Burada en önemli nokta, uyku saatlerinin olabildiğince sabit olmasıdır. Uyku/uyanıklık ritmi -ismi üstünde- eğer sabitse yerleşir, alışkanlık, sonra da huy olur. Bu ritmin önemi sadece uyku açısından değildir. Vücudunun hemen bütün işlevleri, biyolojik saatler dediğimiz iç düzenlere göre çalışır. Vücut ısısından hormonların salgılanmasına, kan basıncından sindirim sistemine kadar hemen bütün gerekli işler, dakik saatlerle çalışır ve beyin tarafından itinayla korunur. Düzensiz, yetersiz uyku vücutta tıpkı trafik karmaşası, uçak-tren-otobüs-vapur seferlerinin aksaması, elektrik, su, doğal gazın düzensiz olarak kesilip geri gelmesine benzetebileceğimiz kaosları tetikler. Bebeklerin ebeveynler arasındaki gerginliği bile algıladığını ve zaafları da daha çok temasta olabilmek için “istismar etmede” doğuştan yetenekli olduklarını unutmayın. Özellikle genç çocuklarda kısa ve düzensiz uykuyla dikkat dağınıklığı, hiperaktivite, öğrenme zorluğu, arkadaşlara uyum sağlama problemlerinin arttığı bildirilmiştir.
Genel kural olarak, çocukların karanlık, sessiz, makul ısı ve rutubette bir odada ebeveynden AYRI yatmaları önerilir. İlk 12 ayda 14-15 saat yataklarında yatmaları (ara sıra uyanıp kendiliğinden uyumaya alışarak) ve uyumaları önerilir. 3 yaşına kadar 12-14 saat, 6 yaşına kadar 10-12 saat, 12 yaşına kadar 10-11 saat, 12-18 yaş arası 8-9 saat uyumak gereklidir. Okul yaşında, çocuk odasının tam karanlık ve sessiz olup, bilgisayar, cep telefonu ve benzer akılçelenlerin olmamasına dikkat edin. Bunlar gerçekleşmiyorsa ve uyku ritüeli bir soruna dönüşürse, bir uzmana danışın.
Başarılı bir şekilde güncellendi
Başarılı bir şekilde silindi
İşleminiz gerçekleştirilirken hata oluştu.