Bebekler 2 yaşına gelene kadar boyları ve kiloları hakkında genel olarak bilgi verilebilir fakat bu genellemeler kesin bir bilgi niteliği taşımamaktadır. 8 aylık bebek boyu cinsiyete göre değişiklik göstermektedir. 8 aylık kız bebeklerin boyu yaklaşık olarak 69 cm iken kilosu 8 kg civarındadır. 8 aylık erkek bebeklerin boyu yaklaşık 71 cm ve kilosu 8600 gr’dır.
8 aylık bebek gelişimi dönemimde bebeklerin anne sütüyle beslenmeye devam etmesi gerekmektedir. Bebek beslenmesi gelişim için önemli noktadır. 8 aylık bebek ne yer sorusunun cevabı; önceki aylarda anne sütü ile beslenemeyen bebeklerin, formül mamalara devam etmesi önerilir. Anne sütünün yanında ek gıda alabilirler. 8 aylık bebek beslenmesinde bebeklerin aldıkları anne sütü miktarı yavaşça azalırken, aldıkları ek gıda miktarı artar.
Besinleri dokunarak, tadarak, koklayarak ve görerek onlar hakkında bilgi sahibi olur. Yemeğini kendinin yiyebilmesi, bazı ihtiyaçlarını karşılayabildiğini ona göstererek öz güven gelişimine yardımcı olur. Örneğin, yanında ona bakım veren bir kişi bulunduğu takdirde mama sandalyesinde otururken küçük boyutlardaki besinleri parmağıyla tutup yiyebilir. Çiğnemesi kolay, yumuşak ve küçük besinler tüketmelidir. Küçük boyutlu doğranmış olmak kaydıyla muz, şeftali, karpuz, kavun gibi meyveler; pişirilmiş brokoli, havuç gibi sebzeler; peynir, ekmek ve işlenmemiş et yiyebilir. Püre halinde meyve ve sebzeler tüketebilir. Ağızda kolay çözünmeyen, büyük boyutlu ve yapışkan gıdaların boğulmaya sebebiyet vereceğinden dolayı verilmemesi gerekir. Üzüm, pişmemiş havuç, yaban mersini, fındık, badem veya leblebi gibi boğulmaya sebebiyet verecek yiyecekler; sosis, salam gibi işlenmiş etler ve kafeinli içecekler, gazlı içecekler, hazır meyve suları verilmemelidir.
8. ayına gelen bebekler, yardımsız bir şekilde oturabilecek kuvvete sahiptir. Bazıları önceki aylarda bunu başarmışken bazıları bu ay desteksiz bir şekilde oturabilir. Tam tur dönebilirler. Yatar pozisyondayken tek başına oturma pozisyona geçebilirler. Oturur pozisyondayken mobilyadan destek alıp ayağa kalkabilirler. Mobilyaya yaslanarak bir süre ayakta durabilirler. Bazıları mobilyadan tutunarak yürümeyi başarabilir bazıları emeklemeye başlayabilir.
Yakınındaki oyuncakları tutup onlarla oynayabilirler. 7-8 ay civarlarındayken iki eliyle başka nesneler tutabilir ve bir elindeki nesneyi diğer eline geçirebilir. El-göz uyumu önceki aylara göre daha gelişmiş olan 8 aylık bebekler, baş ve işaret parmağıyla bazı nesneleri tutabilir. Bu parmaklarıyla tuttuğu yiyecekleri ağzına götürmeyi başarabilir. Kasları gelişiyor olduğundan dolayı önceki aylarla kıyaslandığında bu ay daha güçlüdür ve elleriyle bazı nesneleri sıkıca tutarlar.
Yumuşak büyük renkli bloklarla oynayabilir. Daha küçük olan ve kutudan geçirilen bloklarla oynamayı sevebilir. Bu oyuncaklar; renkleri, şekilleri ve boyutları öğrenmesini sağlarken problem çözme becerilerine yardımcı olur. Dokunulduğunda veya tekme atıldığında ses çıkaran oyuncaklar neden-sonuç ilişkisini kurmasını sağlar. Toplarla oynayabilir ve el-göz koordinasyonunu bu şekilde geliştirebilir. Hareket eden müzikli, çıngıraklı oyuncaklarla ve banyo yaparken de oyuncak teknelerle oynamaktan keyif alabilir. Bir plastik sopaya geçirilen farklı boyutlardaki halkaların olduğu oyuncakla oynayabilir. Tüm bu oyuncaklar aynı zamanda motor ve zihin gelişiminin desteklenmesine katkı sağlar.
8 aylık bebekler, önceki aylarda çıkardığı anlamsız kelimeleri çıkarmaya devam eder fakat bu kelimeler bu ayda biraz daha anlamlı hale gelmeye başlar. Bebeklerden ga-ga, da-da gibi kelimelerin yanında ba-ba, ma-ma gibi anlamlı kelimeler duyulabilir. Bay-bay, güle-güle, atta gibi bazı kısa ve basit kelimeleri anlar ve duyduğunda tepki gösterebilir.
Aileler, bebeklerinin dil gelişimine katkıda bulunmak için onunla basit ve kısa kelimelerle konuşmaya gayret göstermelidir. Nesnelerin resimlerinin ve isimlerinin yazılı olduğu kitapları ona da göstererek okuyabilirler.
Çevresinde olan biteni merakla izleyen bebekler, yeni şeyler keşfetmeye isteklidirler. Kendi yaşıtı olan veya biraz daha büyük çocuklar gördüğünde heyecanlanır ve bunu belli eder. Yeni oyuncaklar görünce sevinir. Bu oyuncaklarla oynarken neden-sonuç ilişkisi kurar. Neden-sonuç ilişkisi kurabildiğinden dolayı günlük rutinlerini daha kolay anlar. Örneğin mama sandalyesine oturduğunda yemek yiyeceğini bilir.
Bir nesnenin veya kişinin görme alanından çıktıktan sonra da var olduğunu anlamaya nesne devamlılığı denir. Bundan önceki aylarda nesne devamlılığı kavramını geliştirmemiş olan bebekler, bu ayda bu kavramı geliştirirler. Örneğin, önündeki oyuncak o görürken bir örtünün altına saklandığında onun örtünün altında olduğunu bilir. Oyuncağını orada arar ve örtüyü çekip altından almak ister.
Kendilerine bakım veren kişiyi tanıyan bebekler, 7-8 ay civarında bu kişilerden ayrıldığında ayrılık kaygısı geliştirebilir. Yabancıların yanında olmak istemeyebilir. Bu davranış, bu dönemdeki bebeklerden beklenen normal bir tepkidir.
Yüz ifadesinden duyguları anlaşılan bebeklerin mutlu veya mutsuz olduğu kolayca anlaşılır. Bu ayda bebekler, karşısındaki kişinin yüz ifadesindeki değişikliği anlar ve ne anlama geldiğini bilir. Karşısındakinin yüz ifadesine göre onlar da tepki verir.
Bebeklerde nesne kalıcılığı ve ayrılık kaygısının gelişimi birbiriyle örtüşmektedir. Psikolojik açıdan gelişimi normal olarak görülen bu kavramlar, bebek ile anne/bakım veren arasındaki bağlanmanın bir göstergesidir. Annesi yanında olmadığında huysuzlanır ve ağlamaya başlar. Bu ağlamalar bazı zamanlarda bir çığlık kadar şiddetli olabilir.
Bebeğinin yanından sıklıkla ayrılmak zorunda kalan annelerin bu ağlamalara katlanma toleransları düşebilir. Bu geçişler bazı yollarla hafifletilebilir. Aç, uykusuz, hasta ve yorgun bebekler daha hassas olduklarından dolayı tok, enerjik ve uykusunu almış olduğu zamanlarda yanından ayrılabilirsiniz. Endişesini fark ettiğinizi söylemek, anlaşıldığını hissetmesini sağlayacağından bu durumla baş etmesini kolaylaştırabilir. Yanından ayrılma süresini uzatmak yerine hızlı bir şekilde gidebilirsiniz. Evde ayrılmayı pratik ettiğinizde, annesinin gittikten bir süre sonra geleceğini daha kolay anlayabilir. Güvenli olan başka bir odaya tek başına emekleyerek gittiğinde onun peşinden hemen gitmek yerine birkaç dakika orada tek başına durmasına imkan verebilirsiniz. Böylelikle tek kaldığı zamanlarda da güvende olduğunu anlayabilir.
8 aylık bebek gelişimi değerlendirilirken birçok alana bakılır. Dil gelişimi, motor becerileri ve kişisel-sosyal gelişimi gibi alanlar değerlendirilir. Her bebeğin gelişimi özgündür fakat gelişimle ilgili genellemeler yapılabilir. Bu genellemeye uymayan her bebekte gelişim geriliği vardır demek doğru değildir ancak aileler şüpheli bir durum gördükleri takdirde bir uzmana başvurmalıdır. 7-9 aylık bebeklerden yapması beklenilen bazı durumlar şu şekilde sıralanmıştır: kollarıyla kendini yukarı doğru itip kafasını ve omuzlarını kaldırır, desteksiz oturur, aile üyelerini tanır, önden arkaya veya arkadan öne döner, bir nesneyi tutar, bir nesneyi bir elinden diğer eline geçirir, hareket eden nesneleri gözüyle takip eder, adı söylendiğinde tepki verir, “hayır” kelimesine tepki vermeye başlar, karşısındakinin ses tonundan duygusunu anlamaya başlar, ba-ba veya ma-ma gibi kelimeler söyleyip agular, saklanan nesneleri arar, aynadaki görüntülere bakar, oyun oynamaktan zevk alır, yabancılardan korkar, parmaklarıyla işaret eder, ce-e oynar ve bazı şeyleri ağzına götürür. 8 aylık olan ba-ba, ma-ma gibi kelimeler söyleyememe veya ce-e oyunlarına tepki vermeme gibi bahsedilen durumları göstermeyen bebekler için bir uzmana danışılmalıdır.
* * * * * * * * * * * *
Uzmanlarımız ÇocukluDünya Yıllık Premium üyelerinden gelen soruları cevaplıyor. Hemen üye olun, sizin sorularınızı da cevaplayalım. Sadece eposta atmanız yeterli. Üye avantajlarını burada görebilirsiniz.
Eğitim Danışmanı – Pedagog Prof. Dr. Norma Razon:Şöyle bir gerçek var çocuk istediğini elde edemediğin zaman o kadar üzülüyor ki bu üzüntü ağlamayla kendini gösterebiliyor ya da anneden babadan bir hayır cevabı alıyor ve o kadar kızıyor o kadar öfkeleniyor ki gözyaşlarını tutamıyor. Yani her zaman böyle matematiksel bir hesap yaparak mantıksal bir muhakemeyle ben şimdi ağlayayım da şunu elde edeyim diye yapmıyor çocuk. Bazen gerçekten kendini kontrol edemiyor, hani zıvanadan çıkmak diye bir tabir var ya hakikaten zıvanadan çıkıyor çocuk ve ağlamalarını durduramıyor. Yüzü kıpkırmızı oluyor, gözleri kan çanağına dönüyor ve sinirden ağlıyor çocuk. Hayır dendiği için, o istediğini o anda elde edemediği için ağlıyor. Yani bunu da çok iyi düşünmek lazım, evet denebilir bir şeyse çocuğu gereksiz yere anlatmanın bir anlamı yok ama olmayacak bir şeyse sırf ağlıyor diye de yapmamak lazım.
Okula gitmek istemiyorum diye ağlıyor, aslında oradaki ağlama anneden babadan kopamamak. Okula gittikten sonra çok da güzel bir gün geçiriyor katılımcı da oluyor güle eğlene de okuldan çıkıyor. Demek ki bu ağlamaya sabırla yaklaşıp düzenli olarak bu çocuğu okula götürmek lazım veya tam kapıdan çıkacak işte montumu giymeyeceğim diyor, tamam yukarda giyme aşağıda giyersin ya da tam sokak kapısında giyersin deyip bir orta yol bulunabilir. Yok efendim yeşil ayakkabımı girmeyeceğim mora ayakkabımı giyeceğim yani bunun için çocuğu ağlatmaya değmez. Ama dışarıda şakır şakır yağmur yağıyor, hayır ben bez ayakkabıyla çıkacağım ve mont giymeyeceğim. Yani öyle sokağa çıkarmak zaten mümkün olmadığı için orada kararlı ve tutarlı davranmak şart.
Yani hep çocuktan kaynaklı olmayabiliyor. Biraz da biz ne yapıyoruz, nerede duruyoruz, ne yapmamalıyız dediğim şey mesela aslında bunun gibi bir şey. Olabilecek bir şeyse evet diyelim çünkü her dediğine de hayır denildiğini insan olarak biz kendimizi onun yerine koyalım. Her istediğiniz şeye hayır denirse ne yaparız, olabileceklere hiç olmazsa evet denir. Tamam zaten böyle olan bir şeye evet diyor annem babam dolayısıyla da demek ki olabilecek bir şey olsaydı evet derlerdi diye düşünür ve aradaki iletişim zedelenmemiş olur. “Hayır”larda da tutarlı davrandığımız zaman çocuk ağlasa da kızsa da o hayırın evete dönüşmeyeceğini biliyor.
Bazı zamanlarda anne baba çok yorgun, asabi olabiliyor, üzücü bir olay yaşamış olabiliyor kızgın gelmiş olabiliyor eve. O gün de annenin babanın sabrı olmayabiliyor, aniden parlayabiliyor ya da çocuğun ağlamasına tahammül edemeyebiliyor. Onun için bazen bu ağlamaların kökeninde bizim davranışımız da var. Sabırsızlığımız, sinirliğimiz, kızgınlığımız, kaygımız, öfkemiz yani bizim de tutum ve davranışlarımız bazen çocukta ağlamaya neden olabiliyor kıskançlığı çocuklar anlamaya neden olabiliyor haksızlık çocukta anlamaya neden olabiliyor.
Okulda, yuvada, kreşte yaşadığı bir olay bir ağlama ile şekil bulabiliyor. Bunu çocuk evde anlatamayabiliyor. X çocuk elimdekini aldı, Y çocuk benimle oynamadı, arkadaşım bana vurdu… bunları net olarak ifade edemeyebilir. Gün içinde yaşadığı birikim evde patlak verebilir ya da okulda bu kadar mükemmel davranmıştır ki o kadar örnek çocuk olmuştur ki yine bunun patlaması evde olmuştur. Yani böyle birçok olayla karşılaşabiliyoruz. Aslında sağ gösterip sol vurmak gibi, orada çocuk belki oyuncağı yere düştüğü için ağlıyor ve çok saçma bir ağlama sebebi olarak geliyor bize ama aslında arkasında dediğimiz sebeplerden biri olabilir. Yine konu sabıra geliyor, sabredip belki onu biraz rahatlattıktan sonra sohbet edelim ve o zaman belki dökülür ve ağlamsının altındaki gerçek sebebi görebiliriz. Çok kullanılan tabir “aynalama” tam da orada kullanılabilir “Seni şu anda çok üzgün görüyorum, kızgın görüyorum. Üzüntüden veya kızgınlıktan ağlıyorsun, sakinleşince benden yardım istersen buradayım, seni dinlemeye hazırım”. Ne oldu, niye ağlıyorsun filan gibi üstüne gitmek yerine biraz ona zaman tanıyıp ondan sonra benimle paylaşmak istersen buradayım, birlikte çözüm üretebiliriz demek çocuğa da iyi geliyor çünkü sakinleşmesi için vakit tanınmış oluyor. Arada biz de sakinleşmiş oluyoruz, ikimizde de geliyor. Zaten biz yetişkinler de öyleyiz aslında. Yani ağlarken öfkeliyken siz ona doğruyu öğretmeye kalktığınızda zaten kapatıyor kendini, hiçbir şey öğretip anlatamayacaksınız. O esnada nasihat etmek ya da bir şey öğretmeye çalışmak çok şey yaramıyor. Tamamen kapanıyorlar zaten sizi duymuyorlar o anda, kendi derdiyle o kadar meşgul ki. Öfkesi, üzüntüsü o kadar büyük ki ne deseniz ona ulaşamıyorsunuz. Zaman tanımak iyi oluyor, hem o çocuk yükselmemiş oluyor hem de anne baba yükselmiyor çünkü her ikisi yükseldiğinde sonu bir çatışmayla bitiyor.
Ay ay bebek gelişim özelliklerini aşağıdaki yazılarımızla öğrenebilirsiniz:
● 9 Aylık Bebek Gelişim Özellikleri
● 10 Aylık Bebek Gelişim Özellikleri
Başarılı bir şekilde güncellendi
Başarılı bir şekilde silindi
İşleminiz gerçekleştirilirken hata oluştu.