Bireyin özellikle yabancı ortamlarda kendini geride tutması, dikkat çekmekten kaçınması ve mesafeli olması çekingenlik olarak tanımlanabilir. Çocukların yabancı bir ortamda veya yabancıların yanında bakım verenlerine sokulması, yeni karşılaştıkları çocuklarla tanışıp oyun kurmakta zorlanması ve yabancı kişilerle iletişim kurmayı zor bulması da çekingenlik davranışları arasındadır.
Çocuğun çekingenliği ağırlıklı olarak mizaç özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Mizaç çocuğun doğuştan sahip olduğu ve yetişkinlik döneminde kişiliğini oluşturacak özellikleri şeklinde özetlenebilir. Çocuğun mizacı dünyayı nasıl algıladığını ve nasıl tepki verdiğini belirlemektedir. Çocuğun hareketlilik düzeyi, yeni durumlara adapte olabilme becerisi, sosyalleşme düzeyi, duyu eşiği ve duygusal yoğunluk gibi birçok özelliği mizacını belirlemektedir. Daha az hareketli, sakin, yeni bulunduğu ortamda önce gözlemleyip tanımayı seçen çocuklar çekingen olarak adlandırılmaktadır.
Ebeveyn tutumları ise mizaçtan sonra çocuğun çekingenliğini etkileyen en önemli ikinci faktördür. Çocuğu ‘‘utangaç’’, ‘‘çekingen’’ , ‘‘içine kapanık’’ ve ‘‘asosyal’’ gibi ifadelerle etiketlemek, başkalarının çocuğu bu şekilde tanımlamasına fırsat vermek çocuğun bu özelliğinin pekişmesine neden olur. Çocuğun çekingen tavrını eleştirmek ve bunun için çocuğa kızmak bir kısır döngü doğurabilir. Aşırı baskıcı ebeveyn tutumları çocuğun bağımsızlığını kazanmasına ve yabancı ortamlarda kendini ifade etmesine engel oluşturabilir.
Ebeveynlerin kesinlikle uzak durması gereken davranışlar;
Çocuğun çekingenliğini etkileyen önemli bir diğer faktör ise güven duygusudur. Kendini güvende hissetmediği ortamda çocuk aktif, girişken, sosyalleşmeye ve keşfetmeye açık olamayacaktır.
Çocuğun iletişim kurmak ve sosyalleşebilmek için ihtiyacı olan sosyal becerilere sahip olup olmadığı da çekingenliğini etkileyen bir diğer faktördür.
Yaşamın ilk yıllarında çocuk birincil bakım verenine, genellikle anneye, bir bağlılık geliştirir. Sesini duyduğunda, dokunuşunu ve kokusunu hissettiğinde sakinleşir. Bunun yanında ilk altı ayda bebeğin henüz bir yabancı algısı gelişmemiştir bu nedenle kendisini rahatlatan ve bakım veren herhangi birisi ile birlikte olmaktan keyif alır. Bunun yanında tanıdık simalara ve seslere daha coşkulu tepkiler verir. Yabancı ayrımı yapmama durumu 7. ay ile birlikte değişmeye başlar ve bebek tek bir kişi ile özel bağlılık geliştirerek yabancı kişilerden çekinmeye başlar. Birincil bakım veren ile kurulan bağ güvenli ve kuvvetli olduktan sonra bebek 9. aydan itibaren farklı tanıdık kişilerle de bağ kurmaya başlar.
Çocukların belirli ortamlarda çekingen davranması ve güvendikleri bir yetişkine sığınması oldukça normaldir. Çocuk yeni bir ortama girdiğinde, yabancı biri ile karşılaştığında bu yeni durumun ve kişilerin güvenilir olup olmadığını anlamak için zamana ihtiyaç duyar ve bu süre içinde içine kapanık olabilir veya güvendiği bir yetişkinin desteğine ihtiyaç duyabilir.
Çekingenlik çocuğun mizaç özellikleri ile bağlantılı ve çoğunlukla çocuğun yeni durum ve ortamlarla karşılaştığında gösterdiği tepkidir ve çocuk bu yeni duruma alışıp güvendiğinde ortadan kalkar. Profesyonel destek, çekingenliğin çocuğun arkadaşlık ilişkilerini, okul performansını ve sosyal ilişkilerini olumsuz etkilenmeye başladığı durumlarda gereklidir.
Bazı durumlarda ebeveynler çocuğun çekingenliğinin sosyal kaygı bozukluğunun işareti olduğundan endişelenmektedir Çekingen çocuğun aynı zamanda sosyal kaygı bozukluğu da olmak zorunda değildir ve bu iki durumun birbirinden ayrılması gerekir. Sosyal kaygı bozukluğu ciddi bir durumdur ve yardım almak oldukça önemlidir.
Çekingenlik bir mizaç özelliği iken sosyal kaygı kişide negatif duyum ve duygulara sebep olan bir durumdur. Sosyal kaygıya fiziksel semptomlar eşlik etmektedir. Sosyal kaygısı olan çocuğun belirli alanlarda değil çoğu sosyal alanda zorluk yaşadığı görülmekte ve bu durumlarda çocuk korku, stres ve yüksek düzeyde kaygı hissetmektedir. Bu hislere çoğu zaman yüksek düzeyde utanç duygusu eşlik etmektedir. Bu ortamlarda terleme, yükselen nabız, baş dönmesi ve mide bulantısı gibi fiziksel semptomlar görülebilmektedir. Çocuk bu duyguları yaşayacağı sosyal ortamlarda bulunmayı reddedecektir. Semptomların en az 6 ay sürmesi ve her sosyal ortamda deneyimleniyor olması gerekmektedir. Sosyal kaygı tanısını yalnızca bir uzman koyabilir.
Başarılı bir şekilde güncellendi
Başarılı bir şekilde silindi
İşleminiz gerçekleştirilirken hata oluştu.