Kendine zarar veren gençler ve genç yetişkinler, genellikle bunu üzücü duygularla başa çıkmak, uyuşukluklarında bir şeyler hissetmek ve/veya acılarını ifade etmek için yaptıklarını bildirmektedir.
Kendine zarar vermek uzun vadede mutlu edici ve bir başa çıkma becerisi olmasa bile, kendine zarar vermenin beyinde endorfin salgıladığına ve kısa vadede iyi hissedilmesini sağladığını gösteren araştırmalar vardır. Bazı kişiler bu durumun bir dikkat çekme yöntemi olduğunu düşünebilir ancak kendilerine zarar veren kişiler genellikle yaralarını gizler ve ön plana çıkmak istemezler.
Kendine zarar verme davranışları ortalama 15 yaşında başlar ve en yaygın olarak ergenlerde ve genç yetişkinlerde bulunur. Olumsuz durum ve duyguları ile başa çıkmakta veya bu durumlar ile ilgili konuşmakta zorlanan gençlerin kendine zarar verme riski daha yüksektir. Diğer risk faktörleri şunları içerir: sağlıklı baş etme becerilerine sahip olamamak, zihinsel bir sağlık sorununa sahip olmak, akranları tarafından dışlanmak veya ayrımcılığa uğramak ve kendine zarar veren birini tanımak.
Gençler, sosyal medyayı genellikle sıkıntıyı yönetmenin bir yolu olarak kendine zarar vermeyi teşvik edebilecek başkalarıyla iletişimde olmak için kullanabilir. Büyük sosyal medya sitelerinin kendine zarar vermeyle ilgili veya bunu gösteren gönderileri kısıtlayan politikaları olsa da bazı uygulamalarda veya televizyon programlarında bu tarz içerikler gösterilmeye devam ediliyor.
Gençler bu durumlarda kendilerini, yaralarını gizlemeyi tercih edebilirler. Bu nedenle, gençlerin içinde bulundukları durumu fark etmek çok kolay olmaz ancak aşağıda belirtilen durumlar dikkat edilmesi gereken konular hakkında uyarıcı olabilir:
Kendine zarar veren birçok genç kendini diğerlerinden soyutlasa da bazıları arkadaşları ve ailesiyle zaman geçirmeye ve mutlu görünmeye devam ediyor.
Kendine zarar verme kendisi başlı başına bir teşhis değildir. Kendine zarar veren kişilere genellikle duygu durum bozuklukları görülmektedir. Kendine zarar veren kişilerin net olarak teşhis edilebilir bir hastalığı yoktur. Toplumdaki gençlerin ve genç yetişkinlerin yüzde 14 ila yüzde 24′ü hayatlarında en az bir kez kendine zarar verdiğine dair araştırmalar mevcuttur.
Çocuğunun kendine zarar verdiğini öğrenen ebeveynler çok çeşitli geçerli duygular hissedebilirler: öfke, üzüntü, şok, endişe veya suçluluk. Duygularınız yükseliyorsa, konuşmak için doğru zaman değil. Sakin olduğunuz zaman çocuğunuza farkında olduğunuz şeyi ve bunun sizi endişelendirdiğini söyleyin. Çocuğunuzun duygularını doğrulayın. Bu, çocuğunuzun davranışını doğrulamaktan farklıdır. Duygusal olarak destekleyici olmak, kendisine zarar vermesini kabul etmeniz demek değildir. Ön yargısız dinleyin ve özgürce konuşmasına izin verin. Sonra düşüncelerinizi sunun. Sakin ve rahatlatıcı bir tonda konuşun. Bunu birlikte atlatacağınıza dair güvence verin.
Karmaşık durumlar ve riskler nedeniyle deneyimli bir terapist tarafından tedavi edilmesi önerilir. Bazı durumlarda, altta yatan bir psikiyatrik durumun tedavisine yardımcı olmak için bir doktor veya psikiyatrist ile görüşülebilir. Kendine zarar verme, kişinin içinden çıkabileceği bir “aşama” veya “şevk” olarak görülmemeli ve fark edildiğinde mutlaka ciddiye alınmalıdır.
Kendine zarar verme genellikle stresle başa çıkma girişimidir ve kişinin hayatına son vermeye yönelik gerçek girişimlerden farklıdır. Altta yatan kısıtlamalar yeterince ele alınmazsa kendine zarar verme davranışları uzayabilir ve bazı durumlarda aktif intihar düşünceleri bile üretebilir.
Kendine zarar verme intihar davranışından farklıdır ancak intihar riskini arttırabileceği için korku ve endişe vericidir. Zaman içinde utanç ve değersizlik duygularına yol açabilir ve bu durumda intihar riskini arttırabilir.
Başarılı bir şekilde güncellendi
Başarılı bir şekilde silindi
İşleminiz gerçekleştirilirken hata oluştu.