Serebral palsi sıkılığı ülkemizde 1000 doğumda 4,4 olarak düşünülmektedir. Bu durum ya a) doğum öncesi, b) doğum sırası ya da c) doğum sonrası nedenlerle meydana gelebilir. Serebral palsi’ye yol açabilen doğum öncesi nedenlerin ülkemizde en sık görülenleri (sırasız olarak) rahim-içi enfeksiyonlar, anne-bebek kanı uyuşmazlıkları, plasenta hastalıkları ve gebenin yaşadığı travmalar olarak sıralanabilir. Doğum sırasında ise erken doğum ve bebekte düşük doğum tartısı, zor doğum, bebeğin yeterli oksijen soluyamaması, bebekte travmatik beyin hasarı sıkça rastlanan nedenlerdendir. Altı aylıktan küçük bebeklerde fizyolojik olmayan sarılık, infeksiyonlar, kan zehirlenmesi, beyin ve zarlarının iltihabi hastalıkları, çeşitli nedenlere bağlı dirençli nöbetler ve kafa travmaları doğum sonrası oluşan serebral palsi nedenleri arasındadırlar.
Klinik belirtileri; kol ve/veya bacakların biri, birkaçı ya da hepsinde hareket kısıtlılığı ve katılıkla seyreden ve en sık rastlanan tip olan a) spastik tip; birlikte farklı hareket sistemlerinin de tutulduğu ve kaçak hareketlerin belirgin olduğu b) diskinetik tip; denge ve beceri yetersizliğinin daha çok dikkati çektiği c) ataksik tip ve sistemlerin birkaçının ağırlıklı olarak tutulduğu d) karışık tip başlıca serebral palsi tipleridir. Hareket temelindeki bu tiplemeler özellikle fizyoterapi yaklaşımlarını seçmede yararlı olur. Ancak, hareket tutulumu dışında var olabilen zihinsel sorunlar (~%65), konuşma, yeme, yutma güçlükleri, görsel ve görsel-motor eksiklikler (%50-80), epilepsi (%30-50), uyku , işitme, sindirim problemleri; kronik akciğer hastalıkları, idrar yolları hastalıkları ve ortopedik tutulumlar da tedavi gereksinimi oluşturabilirler. Serebral palsi’li çocuklarda “dikkat dağınıklığı ve hiperaktivite” ve “yaygın gelişimsel bozukluk” gibi durumların da çok ender olmadığı gösterilmiştir. Bu nedenlerle serebral palsili çocuklara önce genel bir bakış açısıyla yaklaşmak ve sorunların çözümünde farklı disiplinlerden yardım almak gerekecektir. Bilinmesi gereken nokta, bu durumların çoğunluğunun erken tedaviden çok yarar görebileceğidir.
Serebral palsi’nin klinik belirtileri sıklıkla doğum sonrası birkaç ay içinde dikkati çekmeye başlar. Bebeği izleyen doktor gelişimin normal olduğundan kuşku duyarsa, ilgili uzmandan görüş isteyebilir. Doktorlar bu durumda gerekli kan tetkikleri, beyin görüntülemeleri (yapısal bozuklukları tanımak için), elektroensefalografi (en sık epilepsi varlığını ya da gidişini izlemek için) ve gerekli görürlerse, işitme, görme testleri, gelişim testleri, zekâ testleri isteyebilirler. En doğrusu, hastanın kendi aralarında iletişimi olan, farklı branşların uzmanlarından oluşan bir ekip tarafından düzenli aralarla izlenmesi ve tedavi edilmesidir. Gelişmiş merkezlerin uygulamaları bu şekildedir. Serebral palsi’nin tedavisi yaş temelinde, cihaz destekli ya da desteksiz fizyoterapi, davranış tedavisi, konuşma ve dil eğitimi, açık hava sporları ve eğlence yoluyla eğitim (yüzme, ata binme vb.) gibi yöntemlerle geliştirilebilir. Tıbbi tedavi hastanın gereksinimleri doğrultusunda uygulanır. Belli durumlarda ortopedik girişimler kas ve iskelet bozukluklarının iyileştirilmesinde yarar sağlar.
Serebral palsi uzun ömürlü ve zahmetli bakım ve eğitim gerektiren bir sağlık sorunu olmakla birlikte anne-babalara, göreceli de olsa, iyimser bir bakış açısını sağlayacak birkaç nokta şöyle yinelenebilir:
Başarılı bir şekilde güncellendi
Başarılı bir şekilde silindi
İşleminiz gerçekleştirilirken hata oluştu.