Bu hizmetimiz Yıllık Premium üyelerimiz için geçerlidir. Hemen üye olun, çocuğunuz hakkında pedagojik veya psikolojik sorunuzu uzman@cocukludunya.com ‘a yollayın, Uzmanlarımız isimsiz olarak 2 iş günü içinde cevaplasınlar ve sitemizden yayınlasınlar.
Aşağıdaki yazılarımızı da okumak isteyebilirsiniz:
2,5 yaşındaki kızım korona sürecinde hep evde geçirdik, bahçeye dahi çıkmadık. Evde olduğumuz süreçte herhangi bir sıkıntısı olmadı. Mayıs ortası gibi bahçeye çıkabiliriz dememize rağmen bir hafta gibi bir süre dışarı çıkmak istemedi. Normalleşme surecinde Haziran ayı boyunca dışarıda hep tedirgindi, hayvanlardan paranoya halinde korkmaya başladı. Simdi (Ağustos ayında) daha rahat çıkabiliyor ve o donemi atlattık ancak simdi de benden ayrılmakta sıkıntı çekiyor. Korona öncesinde anneme bırakıp bir iş için dışarı çıkabiliyordum ancak simdi buna şiddetle karşı çıkıyor. Bu korkusunu nasıl yenebiliriz?
Eğitim Danışmanı, Pedagog Prof. Dr. Norma Razon: 2.5 yaşındaki çocuğunuz Korona virüsünün belirmesiyle belli bir süre evde kaldı, bahçeye çıkmadı, annesi ile keyifli vakit geçirdi, anneanne ve yabancılarla bir araya gelmedi, evde geçirdiği belli bir süreden sonra annesi ile bahçeye çıktı, çocuk evin dışında olmayı yadırgadı, haliyle tedirgin oldu. Evde kaldığı süre içinde, dikkatli davrandığınız halde o birtakım konuşmaları duymuş, birtakım endişelerinizi algılamış olabilir.
Evde annesi ile yakın ilişki içinde yaşamış olan, kimse ile görüşmemiş olan çocuğun, anneannesine bile gitmek istememesi, sokağa ilk çıktığında tedirgin olması doğaldır. Onu anneannesinde veya bir arkadaşının evinde annesiz bırakmak için acele etmeyin, bahçede bir arkadaşı ile oynamaya zorlamayın, bahçedeki kedi ve köpeklere sokulması için iteklemeyin, ona uzaktan gözlem yapması için fırsat verin. Korona sürecinden önce yaptığı faaliyetleri yapması, önceden tanıdığı insanlara yaklaşması için zaman tanıyın.
Örneğin: Eskiden evinde kaldığı anneannesine anne-çocuk gidin, orada kısa bir süre kalın sonra evinize beraberce dönün, bunu birkaç kez tekrarlayın. O anneannesi ile oynarken oyunlarına katılmayın, önce yakından sonra uzaktan izleyin. Anneanne-torun ilişkisi eski haline döndükten sonra çantanızı anneannede bırakarak yakındaki marketten bir alışveriş yapıp hemen dönün, tabii alışverişe gideceğinizi söylemeden çıkmayın. Ayrı kaldığınız süre başta çok kısa olsun, bu süreyi 5 er dakika, 5 er dakika artırarak uzatın. Anneanne size gelsin, birlikte eğlensinler, onları hemen baş başa bırakıp çıkmayın, ona evinizde anneannesi ile eğlenmeye alışması için zaman tanıyın. Evinizde anneanne-torun birlikte oynar, birlikte yer duruma gelmeden onları evde baş başa bırakıp çıkmayın.
Atacağınız her adımı temkinli atın, her faaliyet için alıştırma süresi planlayın. Çocuğun üzerine çok gitmeyin, “sen eskiden anneannende kalırdın, bahçedeki kedileri severdin” şeklinde konuşmayın; onu devamlı sorgulamayın, “sana ne oldu böyle, sen çok sosyal bir çocuktun, neden böyle çekingen davranıyorsun?” diye sormayın.
Kolay gelsin
Sebebini tam olarak anlayamamakla beraber, kendi yaşıtı bir arkadaşından bahçede yüzüne hafif bir yumruk yemesi ile ayni zamanlara denk geliyor. Oyunlarla iknada başarılı olamadık, konuyu konuşunca da net bir cevap vermedi. Parkta bir iki kez giydi ancak başka çocuklara kızdı yine çıkardı (salıncak paylaşamama vb. problemler)
Kıyafet konusunda da tepkiliydi ancak yavaş yavaş uzun kollu tshirt ve çorap giymeye başladı dışarı çıkarken. Paltosunu hala üstüne örtüyor ve pusette gezmeyi tercih ediyor.
Hepsi birbiriyle bağlantılı tam anlayamadım ancak bireylere tepki var gibi görünüyor. Duygusal olarak aşırı hassas ve tepkili bir mizacı var. Sevdiği birinden incitecek bir davranış olunca (örneğin teyzesini sen artık büyüdün kucağıma alamayacağım vb. dediğinde kırılgan davranış gösteriyor günlerce)
Ayakkabı giyme ve dışarıda yürüme konusunda görüşlerinizi öğrenebilirsem çok sevinirim.
Prof. Dr. Norma Razon’un cevabı:
Sevgili Danışanımız,
Bu anlattıklarınızdan çocuğunuzun çok duygusal olduğu, yaşadığı kırıklığı “ kucağına almamana üzüldüm, çocuğa kızdım “ diyerek anlatacağına farklı tepkiler vererek ifade ettiği anlaşılıyor. Büyümek istememe gibi bir sıkıntısı olabilir ( ayakkabı giymeme, pusette gezdirilmek isteme, kucağa alınmak isteme, parkta sallanma fırsatını başkasına kaptırmama, yetişkin tarafından korunmak için bebek kalmayı arzu etme)
Kıyafet konusunda da kısa kolludan uzun kolluya geçememe, çorap giyme-giymeme, paltosunu üstüne örtme, alışkanlıklarına bağlılık, esnek davranamama, bir durumdan başka bir duruma geçiş yapamama, davranış kalıplarına sahip olma: özgüven eksikliği/ endişe / huzursuzluk belirtisi olabilir.
Anne baba tutumlarınızı bilmemekle birlikte aile içinde ona bebek muamelesi yapmayın, her istediğini anında elde etmesin, beklemeyi öğretin, paylaşmayı ve sıra beklemeyi öğretin, evde belli kurallar koyun bu kurallara uymasını sağlayın, yumuşak bir disiplin uygulayın, ona bir iş yaptırmak için bağırmayın ama onu ikna etmek için uzun uzun ikna etmeye çalışmayın, kısa ve net komut verin, nedenini de kısaca açıklayın.
-Duygularınızı paylaşın, duygu kartları ile oynayın, neden niçin diye sorarak her davranışını ve duygusunu sorgulamak yerine duygusunu anladığınızı belirtin, davranışını uygun buluyorsanız onayladığınızı söyleyin onaylamıyorsanız nedenini kısaca açıklayın.
Kolay gelsin
Merhaba. Kızım 4 yaşında bazen sürekli tekrarlanan cümleleri unutabiliyor. Örn: soyadını öğrendiği halde bazen sorduğumda hatırlamıyor, bazen de kendi söylüyor koyduğu eşyayı kısa sürede unutabiliyor. Bahsettiğimiz herhangi bir konuyu kısa sürede unutabiliyor. Nasıl bir yol izlemeliyim? Cevap için şimdiden teşekkür
Çocuğunuzda unutkanlık olduğunu düşünüyorsanız, önce kulaklarında işitme sorunu olup olmadığını doktora kontrol ettirin, çocukta dalma oluyor mu izleyin, varsa çocuk doktorunuzla paylaşın. Eğer bir sağlık sorunu yoksa, dikkat ve hafıza oyunları oynayın.
Eğitim Danışmanı Pedagog Prof. Dr. Norma Razon: Kolaydan zora, basitten karmaşığa, somuttan soyuta sorular içeren oyunlar oynayın.
Oğlum 4 yaşında ve genel olarak heyecanlı bir çocuk. Yerinde duramayan, sevindiğinde aşırı heyecanlanan, eğer ilgisini çekmezse oyunlardan çabuk sıkılan coşkulu bir çocuk. Bu heyecanını kontrol edebilmesi için şimdiden yapmamı önerdiğiniz yardımcı olabilecek yöntemler/oyunlar var mı?
Eğitim Danışmanı Pedagog Prof. Dr. Norma Razon: Eğer heyecan, coşku, çabuk sıkılma durumlarını oyunla halledebiliyorsanız çok iyi, bu durumlar odaklanmasını, dikkatini sürdürmesini engelliyorsa, profesyonel yardım almak gerekir.
32 aylık bebeğim var. Bu aralar hiçbir etkinliği yapmak istemiyor ve sürekli köpek taklidi yapıyor. Yemek yerken, arkadaşları ile oynarken, su içerken, hiçbir şey yokken durduk yere aynı takliti yapıyor. Endişelenmem gereken bir konumu?
Eğitim Danışmanı, Pedagog Prof. Dr. Norma Razon: Bu yaş çocuğu için hiçbir şey yapmak istememesi şaşırtıcı, ne tür etkinliklerden keyif aldığını hatırlamaya çalışın. Hareketli, atlamalı-zıplamalı oyunları mı, danslı-müzikli oyunları mı, tek oynanan oyunları mı, başka çocukların olduğu etkinlikleri mi tercih ediyordu? Eski ilgi ve tercihlerini dikkate alarak onunla oyun oynayın, Su-hamur-çamur-kum-kil gibi malzemeleri teker teker önüne koyun, bahçeye-parka çıkarın, yaşıtı bir çocukla bir araya getirin, trampolin-kaydırak gibi araçlardan yararlanın. Kuklalarla, arabalarla-oyuncak hayvanlarla oyun kurun. Oyunda hayvanlardan aileler oluşturun, hayvan taklitleri yapın, hayvanları konuşturun. Bir oyunda hepiniz kedi, bir başka oyunda hepiniz köpek olun, oyun bitince “şimdi kedi/köpek olma bitti” deyin oyunu sonlandırın.
Bütün çabalarınıza rağmen hiçbir etkinlikten hoşlanmıyor, hiçbir etkinliğe katılmıyorsa bu aralar hayatında ne gibi değişiklikler olduğunu sorgulayın (kardeş mi doğdu, bakıcı mı gitti, onu büyüten aile büyüğünden uzak mı kaldı, taşındınız mı?....)
Sorularınıza cevap bulamıyorsanız çocuk doktorunuza veya onun önereceği bir çocuk psikiyatrisi uzmanına danışın.
Prof. Dr. Norma Razon: Çocuklar sorgulanmayı sevmezler. Akşam sofrasında anne, baba gününü anlatınca çocuk da onları taklit edebilir. Bugün okulda yedin mi, oynadın mı, ağladın mı veya okulda ne yaptın, ne öğrendin demek yerine "Bugün okulda yemek yemeyen arkadaşın oldu mu, oyuna katılmayan oldu mu, ağlayan oldu mu, resim dersi var mıydı, öğretmenin okula geldi mi” diye sormak daha iyi olabilir.
Kolay gelsin
Kızım 3 yaşında (39 aylık), arkadaşlık konusunda zorlanıyor. Yazın gördüğümüz ve sevdiği bir 4 yas arkadaşını uzun zaman sonra tekrar bu dönem görebildik. En son görüştüğümüzde bu arkadaşının başka çocuklar ile oynaması bir saate yakın bir ağlama krizine sebep oldu. Sonradan evde sakinleştiğinde kendisine sen de gruba katılabilirsin önerisi verdiğimizde ben hoplayıp zıplayamam ki cevabini verdi. Kendisine güveni nasıl destekleyebiliriz? Yabancı çocukların arasına katılmasını nasıl sağlayabiliriz, parkta da tanımadığı çocukların yanına yaklaşmayıp sert tepkiler de verebiliyor.
İkinci olarak, bir arkadaşını bu derece sahiplenmesi konusunda nasıl ilerlememiz gerekir? Duygusal hassasiyeti yoğun ve hayal kırıklıklarını son derece güçlü yaşadığı için arkadaşlık ilişkilerinde onu nasıl yönlendirebiliriz ya da nasıl rahatlatabiliriz danışmak istedik.
Eğitim Danışmanı - Pedagog Prof. Dr. Norma Razon:
33 aylık kızım gece uykusuz olduğu için huysuzdu. Çiş yapmak istemedi. Lazımlıktan kalktı yere geldi çişinin bir kısmı. Ben uykusuzluk kaynaklı bir duygusal yoksunluk yaşadığını düşündüğüm için sakinliğimi korudum. Ağlamasına yanında durarak eşlik ettim. Sorum şu: mesela ertesi gün vaktinde uyanmadığında insan huzursuz hissedebilir. Mesela sen çişimi yapmiycam dedin olur mu sence böyle birsey? boşaltım(kitaplarından biliyor konuyu) vücudumuz için çok önemli şeklinde bir konuşma yapmalı mıyım? Yoksa olumsuz davranışlar tekrar gündeme getirilmemeli mi?
Psikolog Fatma Hazal SARI’nın cevabı: Kriz anlarında uzun bir konuşmaya ve açıklama yapmaya çalışmamak gerekir. Çocuğun duygusunu yansıtmak (Çok uykun var o yüzden üzgünsün/kızgınsın vb. gibi) ve sakinleşmesini beklemek krizin daha kısa sürede geçmesine yardımcı olur. Çocuğunuzun sizi dinleyebileceği bir zamanda bazen küçük kazalar yaşanabileceğini, bahsettiğiniz gibi kitaplar üzerinden neden tuvaletini tutmaması gerektiğini anlatabilirsiniz. Uyumak istemediğinde, uykusunu alamadığında kendini nasıl iyi hissetmediğini ve hiç keyfi olmadığını hatırlatabilirsiniz. Bu gibi konuşmalarda suçlayıcı cümlelerden kaçınmak ve sizin de sorunuzda belirttiğiniz gibi olumsuz davranış üzerinde durmadan beklenen davranışı göstermek önemlidir.
34 aylık kızımız 1 hafta önce jimnastik kursuna başladı. Biz çok kısıtlamadan sadece gerçekten gerekli olduğunu düşündüğümüz konularda sınır çizerek yetiştirmeye çalışıyoruz. Kurs için öncesinde kitaplar okuduk, çok eğleneceği konusunda vs konuştuk. İlk ders çok eğlendi. 2.derste kurallara daha çok uyması konusunda öğretmenleri zaman zaman ikaz etti. Kızım da sorunsuzca uyarılara dikkate alıp derse devam etti. Sonrasında derste öğretmenleri dinlemesi konusunda biz de konuştuk. Sonrasında gitmek istemediğini söyledi. Biz tekrar dene dedik. İlk 2 derste 5-6 kişi vardı. Son derste 11 kişi vardı. Trambolin de sıkışık zıpladılar o da rahatsız etmiş olabilir. Zaten öncesinde de kalabalık ortamlara çok girmek istemediği için tavsiyenizle kursa getirmiştik.
3.kez gittiğimizde dersin ortasında ağladı ve girmedi tekrar. Biz 10 dk kadar ders alanında kızım kucağımızda izledik dersi, sonra aşağı inip ekrandan izlemeyi teklif ettik. Kızım “ben nefes alamıyorum burada Temiz havaya ihtiyacım var” dedi. Biz de “burada yeterince hava var. Ders saati burada kalacağız. Yukarıdan ya da aşağıdan dersi izleyebilirsin” dedik. Şuan derse devam etmek istemiyor. Nasıl bir tutum takınmalıyız? Kurallara uyması hkda biz evde konuşmalı miyiz?
Eğitim Danışmanı, Pedagog Prof. Dr. Norma Razon:
Kolay gelsin
Merhaba, kızım 5 yaşında. Her boş bulunduğunda genel olarak evde ve uykuya dalmadan önce ellerindeki ve ayak parmaklarındaki tırnakları koparıyor ve sorduğumda “anne koparıyorum çünkü onlarla kendimi kaşıyorum” diyor. Nasıl bir yol izlemeliyim?
Eğitim Danışmanı, Pedagog - Prof. Dr. Norma Razon: Merhabalar, Tırnaklarını kısa ve düzenli kesin törpüleyin. “Bak ne güzel kestim kaşısan da acımayacak” deyin ayrıca uykuya giderken veya boşta olduğunda “Ellerin çatlamış hemen krem süreyim” deyin parmaklarını iyice kremleyin.
Ellerini su, kum, kil, hamur, çamur, kesme yapıştırma oyunları ile meşgul edin.
Tırnaklarını koparma diye uyarmayın
Kolay gelsin
Kızım 5 yaşında. Anne ve baba harici biz yanındayken çocuk yada gittiğimiz restoranda herhangi bir şey istediği zaman “sen söyle” diyor. “Sen de sorabilirsin” dediğimizde çekindiği söylüyor. Bu konuda ne yapmalıyız?
Psikolog Sena AYHAN’ın cevabı: Çocuğunuz gerçekten bir şey istemeye çekiniyor olabilir ancak bu davranışını pekiştirmemek için ona fırsatlar yaratmanızda fayda vardır. Çekindiğini anlıyorum ancak yapabileceğine ve söyleyebileceğine inanıyorum gibi bir cümleyle çocuğunuzu konuşmaya teşvik edebilirsiniz. Söyleyemediğinde suçlamak yerine “evet, bu sefer biraz çekingen davrandın” diye konuşarak çekingenliğini davranışına bağlayıp
kişiliğiyle ilişkilendirmekten uzak durabilirsiniz. Her cesaret ettiğinde motive edici konuşmalar yapabilirsiniz. Ek olarak özgüveninin gelişmesi için spora yönlendirebilirsiniz.
Merhaba kızım 5 yaşında bir sorun yada birşey sormak istediğinde öğretmenlerine yada söylemesi gereken kişi söylemede çekiniyor. “Ben söylemek istemiyorum, sen söyle, ben çekiniyorum” diyor. Ne yapmam lazım?
Eğitim Danışmanı, Pedagog Prof. Dr. Norma Razon: Neden, niçin diye sormadan önce onu anlamaya çalışın ve kendisine söyleyin. "Öğretmeninden utandığın için ona soru sormak istemiyorsun veya çekindiğin için sorusunu yanıtlamak istemiyorsun" deyin. “Bu konuda ben sana nasıl yardımcı olabilirim?” diye sorun, düşünmesini ve çözüm üretmesini sağlayın.
Çözüm üretemezse "Acaba biz evde prova yapsak, ben öğretmen, sen öğrenci olsan, ben de sana soru sorsam ? sen de yanıtları yüksek sesle versen ve telefona kaydedip sonra dinlesek" veya "Bir arkadaşınla beraber ders çalışsan, soru-cevap yapsanız?" veya "Konuları çok iyi öğrensen, çok iyi bilsen, utangaçlığın azalır mı? Sence utangaçlığına yol açan yaşlık söylemek, alay edilmek olabilir mi?" “Çalışmak, bilgi sahibi olmak iyi gelebilir mi?” gibi sorular sormak, öğüt ve öneri vermek, onun adına çözüm üretmekten daha iyi sonuç verir.
Bu arada rahatlaması ve sosyalleşmesi için sınıf arkadaşları ile görüştürmek, öğretmeninden ona tek veya arkadaşları ile yapacağı ödev ve projeler vermesini istemek, değişik sosyal ortamlara girmek, bir hobi seçtirmek ve başarılı olmasını sağlamak, gelişmesini videoya çekmek ve ona izletmek yararlı olur.
Oğlum 5 yaşında. İki buçuk yaşına kadar evde birlikteydik, yardımcımızda vardı. İki buçuk yaşından sonra öğleden sonraları işe gitmeye başladım. Üç yaşında okula başladı, yardımcımız ayrıldı, okuldan sonra evimizde annemle vakit geçirdi. Pandemi dönemi hariç üç yaşından beri anaokuluna gidiyor.
1 Ekim - 7 Ekim tarihleri arasında eşimle birlikte İstanbul dışında olmamız gerekiyor. Bu süreçte okulu devam edecek ve evde annem, babam ve halam olacak. Hepsiyle birlikte vakit geçirmeye alışkın son altı aydır iş yoğunluğum arttığı ve annemin sağlığı bozulduğu için okul sonrası biz eve dönene kadar babamla birlikte parkta vakit geçiriyor.
Ancak ilk kez bizden ayrı geçireceği bir zaman dilimi olacak.
Bu sürece nasıl hazırlamamız gerektiği, biz yokken nasıl davranılması gerektiği konusunda yardımcı olabilir misiniz?
Eğitim Danışmanı, Pedagog Prof. Dr. Norma Razon: Bugünden itibaren seyahatinize kadar düzenli olarak okula yollayın.
· Anneanne (sağlığı elverdiği oranda) ve dede her gün okul çıkışı devrede olsun hatta ara ara akşamları siz eve geç gelin akşamı beraber geçirsinler.
· Seyahate kadar ara ara anneanne dede gece sizde kalsınlar, anne baba o uyuduktan sonra eve gelin sabah uyanınca sizi görsün.
· Sorun olmazsa 1-2 gece yattığında sizi görmesin, uyandığında sizi görmesin, okul çıkışı buluşun. Böylece seyahatinize kadar sizleri bazen akşam, bazen sabah, bazen akşam sabah görmemeye alışsın.
· Seyahate gitmeden ona 7 kutulu bir takvim yapın, 7 gün seyahatte olacağınızı söyleyin ve her gece yatmadan bir kutu boyamasını isteyin. Anneanne dede her akşam boyanmamış kutuları sayarak “ Annenle babanın gelmesine 5 gün, 4 gün....1 gün kaldı” desinler.
· Seyahate kadar olan süreçte dedelerle daha çok kalarak, sizi daha az görerek yokluğunuza alışacak, her seferinde size kavuşarak anne baba gider geri döner fikrine alışacaktır.
· Takvim de görsel olduğundan yokluğunuzda onu eğlendiren bir aktivite olacaktır.
· Seyahate gideceğinizi de çok önceden söylemeyin, gitmenize birkaç gün kala söylersiniz
Oğlum 2 yıl 9 aylık. Çocuğum sürekli düzeltmeme rağmen w şeklinde oturması, yaşına göre tırmanma, atlama, merdiven çıkma vb kaba motor becerilerinde temkinli davranışlar göstermesi. Nasıl ilerlemem gerekir?
Eğitim Danışmanı, Pedagog Prof. Dr. Norma Razon: Çocuğunuz w şeklinde oturuyorsa, sözlü uyarıda bulunmayın, yerde karşılıklı oturduğunuzda ikiniz de bacaklarınızı açın, ayak tabanlarınızı birbirinize değdirin, karşılıklı top atmaca oynayın, alçak bir masanın etrafında küçük sandalyelerde oturarak oynayın.
Temkinli olduğunu düşünüyorsanız, sürekli “Yavaş”, “ Dikkat et” diye uyarmayın, aşırı koruyucu davranmayın.
Kolay gelsin
Oğlum 2 yıl 9 aylık. Son zamanlarda da kafasına su gelmesini istemediği için banyo yapmak istememesi var. Nasıl ilerlemem gerekir?
Eğitim Danışmanı, Pedagog Prof. Dr. Norma Razon: Kafasına su gelmesinden hoşlanmıyorsa, başta her gün saçlarını yıkamayın, bir gün dizlerinden aşağısını, bir gün belinden aşağısını, bir gün başını yıkayın. Anne baba mayolu banyonuzu alırken başınızdan su dökebilir, birlikte bebek yıkayabilirsiniz. Farkına varmadığınızda gözüne sabun kaçmış olabilir, su sıcak gelmiş olabilir. Bir süre izleyin duyu hassasiyeti de olabilir, çocuk doktorunuza sorarak bir duyu bütünleme uzmanına başvurabilirsiniz. Temkinliliğine de iyi gelecektir.
Kolay gelsin
Merhaba, 35 aylık bir kızım var. Son zamanlarda parkta kayıyor, “ben önden kaydım” diyor, ya da önden koşuyor “ben kazandım” diyor. Ya da “benim scooter’ımın tekeri arkadaşım kinden büyük” diyor. Biz sen eğlenmeye odaklan. Önemli olan keyif almak. Ya da AA büyük mü dikkat etmedim gibi önemsizleştirmeye çalışıyoruz. Evde boğuşma ya da başka onun kazanmasına olanak veren oyunlar oynuyoruz. Burada doğru yaklaşım nedir? Kazandığını vurguladığı anlarda nasıl yaklaşmalıyız?
İyi çalışmalar
Eğitim Danışmanı, Pedagog Prof. Dr. Norma Razon: Merhabalar,
Yaptığınız gibi yarışmadığınızı, eğlendiğinizi vurgulamak doğru.
Önden kaydım dediğinde, “Bu kaydırak çok eğlenceli”, koştum kazandım dediğinde “Ne güzel parka koşarak geldik, parka çabucak vardık, şimdi oynayabilirsin” deyin. Scooter ımın tekerleği arkadaşımınkinden büyük dediğinde “Evet tekerlekler büyük olur” deyin.
Evde yarışmalar yapın, Yarışmadan önce oyunun koşullarını belirleyin. Ör: “Bu duvardan karşı duvara kim en yavaş giderse, kazanmış olacak” deyin.
Başka bir sefer “Kim ellerini en önce yıkarsa birinci sayılacak” deyin. Sonra 1. gelen tavşan taklidi yapacak, 2. gelen maymun taklidi yapacak, 3. gelen kuş taklidi yapacak” deyin. Böylece çocuk kazanmaya-kaybetmeye değil, sonda yapılacak aktiviteye odaklanmış olacak.
Oyunlarda bazen siz kazanın, bazen o kazansın, hep onun kazanmasını sağlamayın.
Oyunlarda kazanmayı- kaybetmeyi vurgulamak yerine eğlenmeyi, çaba harcamayı vurgulayın
Kolay gelsin.
Psikolog Fatma Hazal SARI: Koronavirüsün çocukları nasıl etkileyeceği büyük ölçüde ailenin ve çevredeki insanların bu süreci nasıl yönettiği ile bağlantılıdır. Sakin kalabilen, durumu çocuğun yaşına uygun açıklayan ve belirsizlikleri ortadan kaldırabilen ailelerde çocukların daha az etkilendiği söylenebilir. Bunun yanında salgın ailelerin de kontrolü dışında ekonomik, sosyal ve aile hayatı gibi birçok alanı doğrudan etkiledi. Çocuklara en önemli olumsuz etkisi okula gitmelerinin ve sosyalleşmelerinin önüne geçmesi oldu. Bunun yanında çocukların ailelerinin, sevdiklerinin ve kendilerinin sağlıkları ile ilgili kaygıları da oldukça yükseldi. Yapılan araştırmalar, salgın sürecinde çocuk ve gençlerin korku ve öfkelerinin arttığını ve gelecek ile ilgili kaygılarının yükseldiğini göstermekte.
Ebeveynler çocuklarını rahatlatmak için koronavirüs ile ilgili konuşmalı, sakinleşme ve rahatlama egzersizleri yapmalı, çocuklar için uygun koşullarda sosyalleşme alanı yaratmaları ve sevdikleri ile iletişimde kalmalarını sağlamaları salgın süreci ile başa çıkmayı kolaylaştıracak yöntemler arasındadır.
Psikolog Ayşe Sena AYHAN: Çocuklarda kekemeliği etkileyen birçok etken vardır. Bunlardan bir tanesi genetik faktörlerdir. Ailede kekemelik varsa çocukta da olabilir ancak her ailesinde kekemelik olan çocuğun kendisinde de olacağı anlamı çıkarılmamalıdır. Bunun yanında, nörolojik problemler, psikolojik travma veya normal gelişim görülürken de kekemelik çocuklarda görülebilir.
14 ay 20 günlük erkek bir bebeğim var. Bana aşırı düşkün ve son zamanlarda arttı. Bir odadan diğer odaya geçemiyorum sürekli “anne, anne” beni takip ediyor. Farklı bir ortama girdiğimizde benim kucağımda olmak istiyor. Geçen gün babası babaannesi herkes tansiyonu ölçüyordu. Onlarda bir sıkıntı yaratmadı. En son benim tansiyonum ölçülürken buna izin vermedi, ağladı. Babası süpürge çalıştırırken izin veriyor, ben süpürgeyi elime aldığımda ağlıyor gibi. Bu arada haftada 2 gün işe gidiyorum o sırada anneanne ilgileniyor ben olmadığım zamanlar beni aramıyormuş. Bu konuyla nasıl başa çıkarız?
Eğitim Danışmanı, Pedagog Prof. Dr. Norma Razon: Anneannenin sizde olduğu bir günden başlayarak "Ben şimdi tuvalete gidiyorum.....ben şimdi mutfağa gidiyorum" diyerek, onu 5 dakikadan uzayan sürelerle başbaşa bırakın, bir odadan diğerine gidip gelin. Daha sonra "Ben süt alıp geliyorum" diyerek anneanneye bırakın, çok çabuk geri dönün. Anneanne ile bu alıştırmaları yaptıktan bir süre sonra aynılarını baba ile tekrarlayın.
Sizin tansiyonunuz ölçülmeden önce "Herkesi tansiyonu ölçüldü, bak şimdi annenin tansiyonunu ölçecekler" deyin, o sırada anneanne veya babanın kucağında olsun, ağlasa da siz tansiyonunuzu ölçtürün. Bitince de "İşte bitti, benim de tansiyonum ölçüldü” deyin. Babası süpürgeyi çalıştırıp süpürdükten sonra, siz süpürgeyi başka bir odaya götürün, baba da onu kucağına alsın, "Şimdi sıra bende, ben de bu odayı vu vu yaparak süpüreceğim" deyin ve süpürün. Ağlıyor diye durmayın, onu teselli etmek için uzun uzun konuşmayın, kızmayın da.
İşe giderken hiç bir zaman kaçarak gitmeyin, daima veda ederek gidin.
Eğitim Danışmanı, Pedagog Prof. Dr. Norma Razon: Resim yaparken çocuğun el ve parmak becerisi, el-göz koordinasyonu, kalem hakimiyeti, görsel dikkati, görsel algısı, farkındalık durumu, yaratıcılık yeteneği, hayal gücü, doğa güzelliklerini algılama yetisi ve çaba harcama becerisi gelişir.
Resim yapan çocuk çevresine bakmayı, çevresindekileri görmeyi, gördüklerini kağıda, tahtaya, taşa yansıtmayı öğrenir, kara kalem, boya kalemi, fırça, pastel boya, sulu boya, parmak boya kullanmayı öğrenir. Çevresinde gözlemlediği şekil ve renklerle hayalinde canlandırdığı şekil ve renkleri kağıda dökmeyi dener. Matematiksel kavramları tanır, büyük-küçük, kalın- ince, uzun-kısa, yakın-uzak…
Nesneleri kıyaslamayı öğrenir, bu ağaç yakın, öbür ağaç uzak, yakındaki daha büyük, uzaktaki daha küçük…
Duyuları ve duyguları geliştirmenin yanı sıra, resim yapmak, çizmek, boyamak, karalamak, tedavi edici (terapötik) uğraşlardır, bu uğraşlar psikolojik olarak insanı rahatlatırlar. Yaşadığı sorunu dile getirmeyen bir çocuk, duygularını çizgilerle, renklerle, kalemi bastırarak çizim yapmakla veya silik şekiller yaratmakla dışa vurabilir. Arkadaşına kızgın olduğu için bir çocuk resmi çizip onu karalamak, korktuğu bir hayvanın resmini çizip sonra onu yırtmak çocuğa huzur verir.
Parmak boya ile hamuru boyamak, kağıda baskı yapmak çocuğun birşeyler yaratma ve başarıya ulaşma arzusunu tetikler. Bir işi tamamlamak, başarılı olmak, beğenilmek, yaptığını beğenmek, özgüveni arttırır.
Eğitim Danışmanı, Pedagog Prof. Dr. Norma Razon: Çocuklar renkli renkli dış fırçalarına sahip olmayı, değişik tat ve kokulu diş macunları satın almayı çok severler, nedense diş fırçalamaktan pek hoşlanmazlar. Sabahları diş fırçalamamak için binlerce mazeret uydururlar: "Kahvaltıdan önce dişlerimi fırçaladığımda yediğimin tadını alamıyorum. Naneli diş macunu ağzımı yakıyor. Dişlerimi kahvaltıdan sonra fırçalarım" gibi. Akşam yatmadan önce uydurdukları mazeretler farklıdır. "Sabah dişlerimi fırçaladım ya, bir daha fırçalamama ne gerek var? Sanki herkes dişlerini günde 2 kez fırçalıyor. Dişlerimi kim görecek ki, zaten yatmaya gidiyorum" gibi.
Diş fırçalama alışkanlığını kazandırmanın yolu çocuğa örnek olmaktır. Sabah- akşam anne-çocuk, baba-çocuk birlikte diş fırçalamak, diş fırçalarken eğlenmek, şarkı söylemek, ayna karşısında komik hareketler yapmak, bir şarkı veya tekerleme uydurmak, bu işlemi keyifli kılar.
Çocuğun günlük görevlerini, öz bakım becerilerini bir çizelge haline getirmek, sabah ve akşam dişlerini fırçaladıktan sonra bu çizelgeye işaret koymasını istemek, bu işaretleri denetlemek, her diş fırçalamadan sonra ağzını koklayıp mis koktuğunu söylemek, günlük görevlerini aksatmadığında bunu fark etmek, motivasyonunu arttırır.
Eğitim Danışmanı, Pedagog Prof. Dr. Norma Razon: Ninniler, çocuklar uykuya giderken söylenen, geleneklerimizin arasında yerini almış, kulaktan kulağa ağızdan ağıza gelmiş olan, insanı rahatlatan, huzur veren, uykuyu çağrıştıran şarkılardır. Uykuya dalmakta zorlanan bir bebeği, uyumayı reddeden bir çocuğu, annesinin söylediği bir ninni sakinleştirebilir, onun uykuya geçişini kolaylaştırabilir, direncini kırabilir, Annesinin söylediği ninni çocukta huzur ve güven yaratır, Huzur ve güven duygusu, çocuğun ağlamasını hafifletir, uykuya dalmasını sağlar. Güven kaynağı annesinin tatlı sesi, sevdiği bir aile büyüğünün yumuşak sesi, çocuğu gevşetir, uykuya hazır hale getirir. Sevildiğini, ilgilenildiğini, değer verildiğini hissetmek ve duymak, her yaş çocuğunu sevindirir, keyiflendirir, psikolojik olarak doyumlu kılar, mutlu ve güvenli yapar.
Başarılı bir şekilde güncellendi
Başarılı bir şekilde silindi
İşleminiz gerçekleştirilirken hata oluştu.